Medya: Kerem
İyi okumalar tatlışlarım....
"Hadi evcilik oynayalım." Emre halen bizim evdeydi. Kahve falan içirdik ama yok ayılmak bilmiyor ki. Ne sarhoşlukmuş arkadaş ya. Şimdi de tutturdu evcilik oynayalım diye. Ben oynarım oynamasına ama birazdan annem gil gelecek. Abim mesaj atmış on dakikaya evdeyiz diye. Emre'yi evde bu şekilde görürlerse ben bittim. Yeminle bittim. Dora desen o da Emre'nin bu halini keyifle izliyor. Allah'ım sen bana akıl fikir ver."Hadi Hazel evcilik oynayalım." Evcilik ne tür bir oyundur ya. Tamam küçükken çok oynardım ama şimdi çok saçma geliyor bana. Bir kere ismi çok değişik ve garip. Belki ben apartmancılık oynamak istiyorum. Değil mi ama?
Emre'nin kolundan tutup ayağa kaldırdım. "Hadi Emre sen evine git. Bak birazdan babamlar gelir. Vallahi bizi öldürürler. Hadi Emre. Hadi." Emre kafasını inatla sağa sola sallayıp sôylediklerimi kafaya takmıyordu. Eee sarhoş kafayla neyi takacak. İlahi Hazel sen de.
Zil çaldığında gözlerimi pörtletip Dora'ya baktım. "Aha vallaha da geldiler. Ne yapacağız şimdi biz ya."
"Bak kuzen. Sen Emre'yi bir yere sakla. Ben de kapıya bakayım. Sonra bir şeyler düşünürüz." Dora'nın fikri şu anlık güzeldi. Ama bunun sonrasında var. Ya kötüye giderse. Ay susayım en iyisi. Allah korusun ya bir de düşündüğüm gibi olursa. Tövbe tövbe.
"Saklambaç mı oynayacağız. Oley. Çok eğleneceğiz." Biz ne diyoruz Emre bey ne anlıyor. Ben diyorum Ankara o anlıyor popom kara. Bu hesap yani.
"Hı hı şimdi senle ben saklanacağız. Dora da bizi arayacak." Dora kapıyı açmaya gitti bende Emre'yi saklamaya gittim. Benim odam olmazdı eğer yakalanırsak mazallah yanlış falan anlarlardı bir de onunla uğraşamazdım. Lavabo da olmaz. Elbet giderler. En iyisi banyo. Kimse bu saatte girmez herhalde. Girmek istese bile bir yolunu bulur olmaz falan derim. Yeter ki görmesinler şu mızmız çocuğu.
Abimin sesini duyduğumda hızlanıp banyonun kapısını açtım ve Emre'yi içeri ittim. Emre şapşik bir kahkaha atıp "Beni banyoya mı attın kız? Ama baştan söyleyeyim oynaşmak yok. Evlenmeden olmaz. Gösteririm ama elletmem haberin olsun." dediğinde kafamı hafifçe yere eğip güldüm. Çok tatlı ama ya. Bu haliyle bile beni güldürmeyi başarıyor. Çok seviyorum ya.
"Aptal."
"Sın." Pis Emre. Vazgeçtim tatlı değilsin acısın.
Kapıyı kapatıp hızla salona geçtim. Babam annemin dizlerine uzanmıştı. Ay bu yaşta ne romantiklik böyle. Abim de Dora'yla konuşuyordu. Yanlarına gidip abimin yanağına öpücük kondurdum."Dora benim odamda kalmak istiyor. Üstelik benle ama ben izin vermiyorum ne yapacağız güzellik?" Şirince gülümsedim. "Kolayı var abi. Salonda yatsın. Kanepe ne güne duruyor." Abim bu fikrimi beğenmiş olacak ki saçlarıma bir öpücük kondurdu. Tatlış abim. Eee kimin abisi. Benim.
"Aynen ama önce benim bir duş almam lazım."
"Olmaz şey yani. Ben önce gireceğim. Sen yarın al duşunu." Olmaz ya olamaz yani. Emre var orada. Of ya of. Abimin de bugün duş alası tuttu. Ah abi ah. Ya da vazgeçtim. Ah Emre ah.
"Tamam sen git önce sonra ben girerim." Abim yerdeki puf yastıklardan birine oturup cebinden telefonunu çıkardı. Ben de daha fazla üstelememeye karar verdim. Belki kuşkulanabilirdi. Ne olur ne olmaz.
Banyoya ilerleyip kapıyı açtım. Allah'ım ya. Yaşadığım saçmalıktan da öte bir şey. Vallahi ben bunun hesabını Emre'ye sorarım. Başıma açtığı belalara bak ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:Hödük
Humor💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫 Tüm hakları Hazel ve Emre'ye, Mahmud ve Sara'ya, Buğra ve Ayça'ya Ahmet ve Anka'ya Mert'in ve Asya'nın saplığına, Ayşe ve Fatma'nın çılgınlıklarına aittir. 💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫💫 Adı üstünde bir hödük ve o hödükle uğraşmak zorun...