Benim Ol..

1K 81 33
                                    

Medya: Bu kapak gibi bir sürü daha kapak yapan minnoş okuyucuma çok teşekkür ediyorum. Gerçekten hepsi birbirinden güzel. Ellerine sağlık. Seni kocccccaaaaammmmaaaannnn seviyorum. Ve bu bölümü sana ithaf ediyorum..

      Öğle arasındaydık. Ve ben şimdiden Değişik'le Mırnav'ı özlemiştim. Şimdi onlar yanında değil miydi diye sorarsanız ki bana kalırsa sormayın. Okulda hocalar bırakmadığı için ben de abimi arayıp gelip götürmesini istemiştim. O da gelip aldı. Ama çok tatlılardı ya. Ben onları yeyyerem.

     Dışarıda çimenlerin üzerine oturmuştuk ve yanımızda ukala kertenkele Buğra'da vardı. Ulan Ayça bunun burada olmasının sebebi sensin sen. Nedir benim bu çektiğim sizden ya. Azıcıkta bize acıyın ya. Cıvık cıvık hareketler. Iyyk hiç de haz etmem öyle şeylerden.

     "Maviş babaanem bizi yaylaya çağırdı hep beraber gidelim mi?" Tabii ki de gideriz ya. O yayla çok güzel bir yer. Bir kere insanları her şeyden daha güzel ve sevimli. Geçen sene de gitmiştik ve çok eğlenmiştik. Bu sene de gitmeliyim. Tabi izin verirlerse.

     "Önce annemlere sormalıyım. Ne zaman gideceğiz?"

     "Hafta sonu. İki gün kalıp gelsek güzel olur." Kafamı olumlu anlamda salladım. Mert'le Ayça'da onayladıklarında gofik Buğra konuşmaya başladı.

     "Aşk olsun lan. Bizi çağırmadın." Yapmacıktan üzülme numarası yaptığında kafasına vurdum. "Sana ne oluyor be. Babaanne bizi çağırdı biz gideceğiz."

     "Ya kanka vurmasana öyle."

     "Ayça Allah aşkına şu kuyruklugillerden oluşan sevgilini al da git." Bu kadar cıvıklık beni aşktan soğutur ya. Hem daha Emre'ye kavuşamadan aşktan soğumakta olmaz.

     Ayça bana göz devirip ayağa kalktı. Buğra'da ayağa kalktığında tıpış tıpış ikisi de yanımızdan uzaklaştı.

     Mert yanımda telefonla uğraşırken kulağını çektim. "Okuldan Mert'e. Burada mısın?"

     Bana bakarak "Ya şu soruyu bir çözemedim. Onunla uğraşıyorum." dedi.

     "Sor abine. Gerisini dert etme." Mahmud elini kalbine doğru koyarken ona gülümsedim. Çok tatlı ya benim kankam.

     "Şelale tersden akarsa ne olur?" O nasıl soru lan. Hiç tersden akar mı? Ay akarsa çok güzel olur ha. Düşünsene altından geçiyorsun ve ıslanmıyorsun ne güzel.

       "Newton ağzının payını alır kardeşim."  Mahmud Newton beye laf sokarken benim gözüm karşı tarafta duran Emre'ye takılmıştı. Aslında ondan çok yanında ki sarı kafaya. Yan yana oturuyorlardı. Kızın yüzü Emre'ye dönüktü ve bir şeyler anlatıyordu. Artık ne anlatıyorsa Emre'de onu pür dikkat dinliyordu. Acaba ne konuşuyorlar ya.

      Kız ayağa kalkıp okulun içine doğru ilerlemeye başlayınca Emre kafasını bana çevirdi. Göz göze geldiğimizde alışkanlık haline getirdiğim hareketi yaptım. Yani dil çıkardım. Karşılık olarak sadece dünya tatlısı bir gülümseme aldım. Ya bence Emre hep gülsün ben de onu seyredeyim. Çünkü çok güzel gülüyor. Gülüşünü yediğim.

     Bize en yakın olan bankta Hazar'ı gördüm. Tek başına oturuyordu ve saf saf etrafına bakıyordu. Eee yeni okulunu tanımaya çalışıyordu garibim. Dur ben bir yanına gideyim eski sahte sevgilimin.

Kod Adı:HödükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin