2002
Betty'nin küçük ellerini tutarken hissettiğim tek şey korku ve sevgiydi. Onu yalnız bırakmak istemiyordum. Ama tek çarem buydu. Zaten babası ortalıklarda değildi. Büyük ihtimalle kulübeye geldiği zaman Betty'i yalnız görünce benim avlandığımı anlayacaktı. Bu çok tehlikeliydi ama beklemek istemiyordum.
Uzunca süredir izlediğim bu kurtadam grubunu artık yakalamıştım. Babamın günlüğünden bulduğum kadarıyla ilk başta, yani 1950 yılında topluca katliamlar ortaya çıkmıştı. Bulunan bu bedenlerde yarım ay şeklinde ısırık izleri oluyordu ve ağızdan ve burundan kan geliyordu. Bunu babamın günlüğünde, daha doğrusu onun da babasının günlüğü olan bu defterde görmüştüm. Katliamlar çok fazla olduğu için yine topluca bir göç olmuştu. Bu ise 1978 yılındaydı. Babamın eğik yazısını gördüğümde buruk bir şekilde gülümsedim. Onu özlüyordum. Bu kurtadam grubunu bulup öldürmeliydim. Çünkü onlar yanlış kişiye bulaşmışlardı. Bilmeleri gerekiyordu ki, o çok bilinen bir avcıydı ve benim babamdı. Onları haklayacak kişi muhakkak bir gün ortaya çıkacaktı. O kişi de ben olmalıydım. Bunu Betty'e bulaştıramazdım. Yapamazdım. Bu çok..Haksızlık olurdu. Derin bir nefes alarak düşüncelerimden sıyrıldım. İlk katliamlar, Westcity adlı bir kasabada gerçekleşmişti. Katliamlara ilk başlarda Pagan Tanrılarına kurban ediliş süsü verilmişti ama -tahminimce- yeni dönüşen bir kurtadam kendini dizginleyemeyip aynı yıl içerisinde dört kişiyi daha öldürmüştü. Daha sonra katliamlar Westcity'den kuzeybatıdaki kasabalara doğru kaymıştı. Bu sefer katliamlar dikkat çekecek kadar çok olmuyordu ve genelde kasabada yaşayan yaşlı kişiler öldürülüyordu. Bu olaylar çok dikkat çekilmemişti çünkü artık ısırık izi yoktu. Nasıl oluyor anlayamamıştım ama ölüm çok doğalmış gibi gösteriliyordu. Yavaşça çenemi kaşıdım. İşin içinde bir iş vardı ama bir türlü çözememiştim. Zaten babam da soru işareti koymuştu. 1978 yılında ise düzen bozulup kuzeybatıya gidilmemiş, tam tersi güneye doğru gidilmişti. Tam tersi yön, ama yolları biraz daha sapıyordu. Artık katliamlar çok azalmıştı. Ama babam hala peşlerini bırakmamıştı. İki yılda bir, sadece bir kişi ölüyordu. Ve, 1985 yılında yine Westcity'e gelmişlerdi. Gittikleri yol yine sapmıştı, ve yıllar düzensiz bir şekilde artıyordu. Belki de, hala kendilerini takip eden bir avcının olduğunu farketmişlerdi, ve onlar Westcity'e giderek avcısını şaşırtabileceklerini zannetmişti. Ama babam, en iyi avcıydı. O böyle akıl oyunlarında hep galip gelirdi. Gelmişti de. 1992 yılında kurtadam grubu bulunduğu yerden ayrılıp doğuya doğru gidecekken babam ve arkadaşı Oliver onlara saldırmıştı. Babam başarmıştı. Patronlarını ağır yaralamıştı ama Oliver. O ısırılmıştı. Babamın bir karar vermesi gerekiyordu. Ya Oliver kurtadam olacaktı, ya da öldürecekti. Oliver'ı öldürdüğü an kurtadamların patronu son gücünü de kullanarak babama bir pençe savurmuştu. Babam orada ölmüştü. Savaşmalıydı. Her ne olursa olsun. Ama o bırakıp gitmişti. Saçlarımı hafifçe karıştırdım ve yanımda sessiz bir şekilde oturan Betty'e baktım. Bana bakıyordu. Bu, onu son görüşüm olabilirdi. Kucağıma alıp sessizce saçlarını okşadım. Saçları elmalı şampuan kokuyordu. Kokusunu içime çektim.
"Nereye gideceksin anne?" dedi. Sesi kaygılıydı. Gözleri de öyle.
"Halletmem gereken işlerim var Betty. Ben evden gittikten sonra, her zaman yaptıklarını yapacaksın, tamam mı?"
"Tamam. Kapıyı kilitleyeceğim, birşey bana zarar vermeye kalkışırsa silahını söylediğin gibi kullanacağım, garip bir ses duyarsam sana haber vereceğim ve gürültü yapmayacağım." dedi yorgun bir sesle. Yeşil gözlerine baktım. Tıpkı, benim gibiydi. Onun gözlerine baktığımda kendimi görüyordum. Onu yalnız bırakmam hiç ama hiç doğru değildi ama. Yarım kalan işimi bitirmeliydim. Bu görev artık benimdi. Ya şimdi, ya da hiç. Sürü buradan ayrılmadan patronlarını öldürmeliydim. Betty'nin alnına öpücük kondurdum ve derin bir nefes aldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Kurt AdamTyler uzun zaman önce ortadan kaybolan, kasabanın gizemli çocuğudur. Birçok insan onun hakkında hikayeler uydurmuş, ve sonunda Tyler'ın bir ormanda ölü bulunduğunu anlatmıştır. Bir gün Tyler hiçbir şey olmamış gibi çıkıp geldiğinde ise tüm bu dayana...