''Doğruyu söyleyene kadar hiçbir yere gidemeyeceğinizi söylemiştim küçük hanım.''
Sırtı eskimiş ahşap kapıyla bir olmuş, gözleri Leon'un yüzü dışında görmek istediği neresi varsa orayı bulmaya çalışıyordu. Şayet yüzüne bakacak olursa, kalbine hücum eden o tahayyül edemediği hissiyatla başa çıkmak lazım gelirdi. Böyle bir vaziyette bunu yapabilecek kadar güçlü hissetmiyordu kendini Hilal. Bir boşluk kollayıp, hapsolduğu dar alandan çıkmaya yeltendi lakin tekrardan Teğmen'in kolları engel olmuştu ona. Anlaşılan o ki dediğinde son derece ciddiydi. Hilal ilk defa pes etmenin hayrına olacağını düşündü. Daha fazla bu şekilde kalırlarsa, birileri yanlış anlardı. Zaten aklından geçenlerin, kalbine etki eden hislerin hepsi büyük bir yanlıştan ibaretti. Teğmen Leon yanlıştan ibaretti. Onu alıkoyan adamın oğluydu o, kin duyması gereken bir insana böyle bakmamalı, ona minnet duymamalıydı. Doğru olan buydu. Ona kin duymalıydı. Oysa içinde kin haricinde her türden duygu kalbini, zihnini sarmalamaktaydı.
"Ben... ailemle ilgili bir ipucu, belki bir malumat bulurum diye düşünmüştüm. Şimdi çekilin Teğmen zira bu şekilde üzerime gelmeye hakkınız yok."
Leon'un yüzündeki ciddi tavır tüm açıklamalarına rağmen varlığını sürdürüyordu. Gerçeği söylemişti işte! Daha ne istiyordu? Birkaç kelam etmek üzere dudaklarını araladı Hilal fakat konuşmasına lüzum kalmadan Teğmen sakince kollarını indirmiş, birkaç adım gerileyerek müsaade etmişti ona.
"Bir daha zinhar babamın odasına adım atmayın küçük hanım. Ben değilde bir başkası olsa bu kadar ucuz kurtulamazdınız. Hala bir mahkum olduğunuzu unutmayın."
"Burada geçirdiğim her an bunu anımsıyorum Teğmen, yüzünüze baktığımda tutsak olduğumu ve sizin ne kadar zalim insanlar olduğunuzu aklımdan çıkarmamak için kendimi ikaz ediyorum."
Leon yüzüne tokat gibi çarpan laflar karşısında afallamıştı. Bir silahın açtığı kurşun yarasından daha çok acıtan bir şey olabileceğini daha önce hiç düşünmemişti. Oysa kelimelerinde can yakabildiğini idrak ediyordu. Hilal kelimelerini öyle özenle seçiyordu ki kızın dilinden bir kılıç kadar keskin çıkan sözler, sanki mümkünmüş gibi bir insanın kalbinin ve duygularının incinmesine yol açabiliyordu. Leon'da kızın sivri dilinin son zamanlardaki en büyük hedefiydi. Önceleri pek aldırış etmiyordu fakat yaptığı onca şeyden sonra biraz olsun yumuşamasını bekleyerek hata etmişti. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememişti Leon. Bugüne dek üzerindeki üniformaya, babasından kaynaklı konumuna güvenmişti. Çevresindeki herkesi böyle elinde tutmayı başarmıştı. Oysa Amazon savaşçısının ne üniforma gördüğü vardı, nede esir olmaktan korkusu. Leon'un ne yapacağını bilemez hale gelmesi de bu sebeptendi belki. Hilal farklıydı, başa çıkılamayacak kadar güçlüydü. İnsanın içine işliyordu, Leon onun yanındayken Teğmen olmak istemiyordu uzun zamandır, sadece Leonidas olmak istiyordu. Kitap okuyan, yazan, piyano çalan Leonidas. Derin bir nefes alıp, kasvetli odanın tozlu havasını içine çekti. Kapıyı sakin bir tavırla açıp, Hilal'in geçmesi için yol verirken söylemek istediği onca şeyin içinden sadece birkaç kelime sızabilmişti dudaklarının arasından.
''İyi günler, küçük hanım.''
''Hayırlı günler, Teğmen. Ne kadar hayırlı olabilirse tabii.''
Hilal sanki kurtuluşu o kapının ardındaymış gibi çıkıp gitmişti odadan. Söylediği sözlerin ne kadarında hakikat yatıyordu emin değildi. Esir olduğu, Yunanların zalim olduğu doğruydu lakin Leon'un zalim olduğu doğru muydu? bunu nasıl sual edebilirdi? ne cevap verirdi? ilk defa düşüncelerinden geçenin aksine kelimeler dökülmüştü dudaklarının arasından. Odasına doğru ilerledi, kapıyı açıp girdi tekrar sözde daha konforlu zindanının içine. Ne bu evin içinde bir adım fazla atmak istiyordu nede Kirya yada bir başkasını görmek. Bu evin her bir köşesinden iğreniyor, etrafına tiksintiyle bakıyordu. Başka bir yerde görse güzel olabileceğini, hatta bayılacağını düşündüğü bahçeyi bile sevmiyordu. Esirdi işte, kaldığı yer değişti diye bu hakikat değişmiyordu bir türlü. Elbet bir yolunu bulacaktı, sonsuza dek esir kalacak değildi ya? kurtulmak için elinden geleni yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı ve Sinek Valesi
FanficHilal o sabaha babasının ve annesinin yolunu gözleyerek uyanmıştı, evinden ve memleketinden koparılıp, hiç bilmediği bir şehre esir düşeceğini nereden bilebilirdi? Leon'un bugüne dek tek gayesi babasını gururlandırmak, onun gözüne girmekti. Fakat A...