Eveeet geçen dönem hep son iki derse gelen dil anlatım bilin bakalım artık ne zaman? Evet, tahmin ettiğiniz gibi ilk iki ders. Ve farkettim ki sorun son ders oluşu değilmiş, bu ders gerçekten aşırı sıkıcıymış. Neyse bir şekilde geçti dil anlatım, geldik 3.dersee; FİZİK büyük harflerle yazdım, hoca da büyük zaten.Tır lastiği göbeği ve dersin yarısında konuyu değiştirip, aklımızı karıştırıp, sonra da "Siz çok konuşuyorsunuz." demesi çok tatlı.(!)
Ayrıca bu çocuğun ne yaptığı belli değil ya, bir bakıyor, bir bakmıyor falan yet her ama benim de bir sabrım var, gidip atarlanıp göt gibi kalasım geliyor. Haa bide kültür sunumu programı için onların sınıfına sarışın mavi gözlü ve gerçekten güzel bir kız gitti, bizden büyük gerçi üniversiteye gidiyor ama olsun, vee benim sevdiceğim onu gördüğü halde bakmamış. İçeriden casuslarım söyledi ve Ahsen'e baktırdım hihihi.
Neyse o iki saat de sıkıcı ve mide bulandırıcı bir şekilde bittiğine göre uzun tenefüse çıkabiliriz artık. Bunu hakettik. Ahsen 1. ben de 2. tenefüste yemek yediğimiz için ikimizin de karnı toktu. Bahçenin çevresinde 1-2 tur attıktan sonra maça gittik. Bugün sağ taraftalarmış, o tarafa gittik kendi sınıflarından birkaç kişi vardı. Tribün nerdeyse boştu anlayacağınız. İpek'i de yanımıza alıp en arkaya oturduk sanki önler doluymuş gibi. 11\C ile maçları vardı. Bir tanesi çok güzel oynuyordu. Bir tanesi de, gerizekalı aptal maydanoz kafa, dalga geçer gibi oynuyordu, önlerine geçip yüz hareketleri yapma, durup dururken Onur'un önüne geçip sözde savunma yapıyormuş gibi yapmaları falan. Bi de Onur'a karışıyor bak bak bak. Benim bile gidip bir yumruk atasım geldi ama biliyorum ki o dana gibi çocuk beni tek tokatta yere serebilir.
Peki bizim Şemsettin dediğimiz çok sevgili müdür yardımcısı Necmettin hocanın alnıma vurup "Üfle yoksa kel kalırsın." demesi benim de ona "Siz üflememişsiniz o zaman hocam" demem ve onun bana hiç kızmaması falan felana ne demeli?
Sanki okuldan nefret etmiyorum ama kendimi buraya ait hissetmiyormuşum gibi. Yani her gün öyle aval aval gelip gidiyormuşum gibi. Eski okulunda kendimi oraya ait, oranın bir parçası gibi hissederdim. Galiba 8 sene orada okumamdan kaynaklanıyor. Sonuçta yağ sattık bal sattık ustamız öldüğü halde biz satmaya orda devam ettik ve dönüp arkamıza iyi baktık, bahçesinde tren yapıp salak salak koşturup rezil olduk, Derya ayısı beni orada kucağına alıp ben hıçkıra hıçkıra ağlasam da dinlemeyip bahçede gezdirdi,-öğretmenciğimiz güzel bir şamar yalattırmıştı ona (şeytanca sırıtış)- panodan iğne alıp bana batırdı orada, beslenmemi yiyip boya kalemlerimi çaldı, ders programımı yırtıp derste çantamı alıp karıştırdı. Hepsi eski okulumdayken oldu sonuçta. Yalnız benim ne kadar hazin bir çocukluğum varmış. Neden böyle olduğumu anlamışsınızdır artık :D İşkenceyle büyüdüysem demek ki eski okulumda.
Son iki ders bedendi zaten, ondan önceki iki ders İngilizce de boş olunca 4 ders beden yaptık. TAVSİYE ETMİYORUM. Boş dersler öyle salak saçma geçti, beden dersinde hentbolda paslaşma falan yaptık bazı sınıf arkadaşlarım kıtlıklarını hocaya göstermeye çok meraklı gibi davrandıkları için hoca bize artık 5 yaşındaymışız gibi davranacak büyük ihtimal. O derste Onur'un sınıfından birkaç kişiyi dışarıda gördüm, biz dikilip hocayı dinlerken beni izlediler gibime geldi ama açıkçası pek de umrumda değil, sırtıma onların oynadığı basketbol topu gelince hiçbir olmamış gibi davrandı çünkü köpekler. Onur mu nerede? Tabii ki sınıfında. Benim geçen seneki halimin aynısı. Ben de geçen sene sınıfımdan çıkmaz, arkadaşlarımın zorla dışarı sürüklemelerine karşı gelip onları da içeride tutar kucak dolusu küfürlere maruz kalırdım. Şimdi bu durumu öğrenince Can'ın deyişiyle iğnenin bel kemiği gibi gülüyorlardır. Artık ne beddualara uğradıysam. Neyse, belki ders programı bu hafta değiştiği için bedenin olduğunu bilmiyordur ve bu yüzden sınıfında tabletiyle oynuyordur diye düşündüm. Umarım doğru düşünmüşümdür. Durup durup aklıma şu soru takılıyor: Sen onu bu kadar önemserken ya o sana bakmaları sadece tesadüfse ve onun için bırak sevmeyi hiçbir şey ifade etmiyorsan?
"Geçmişi boşver geleceğe bak." ya da "Anı yaşa." diyorsunuz ya ben bunu nasıl yapacağını bilmiyorsam ne yapacağım? Pes mi edeceğim? Tabii ki hayır. Hayır da sadece hayır diyorum böyle başka bir şey yaptığım yok sürekli düşünüp kafam allak bullak olunca hayatıma ve kendime sövmek dışında. Bugün Ahsen'le konuşurken bana "Sen vazgeçemiyorsun, pes ettiğini sanıyorsun ama aslında ikisini de yapmıyorsun. Sadece ne yapacağını bilmiyorsun."dedi. Başka bir şey de söylemiş olabilir, ama ben böyle yorumladım. Neys. Diğer insanlara bu konuda yardım ediyorlar mı? İnsanlara nasıl düşünmesi, nasıl hissetmesi gerektiği hakkında konuşmalar yapılıyor mu? Düşüncelerimizi ve duygularımızı silecek, onları unutturacak silgi bulundu mu? Babam böyle pasta yapmayı..... İçine etmesem olmazdı.
Ağla rabia ağla, içine edilmiş kafana ağla, Onur'a ağla, ona rezil olmana, dinlenmemeye ağla, tınlanmamaya ağla, şarkıya ağla, sokaktaki geçen apaçiye bakıp ağla, marketteki çalan demet akalın şarkılarına ağla, dağların denize paralel olmasına ağla, ağla, zırla..
Oradan oraya çok atladım gibime geldi, ben pek beğenmedim, kafam gibi karmakarışık oldu bu bölüm. Ruh halim; temalı. Belki silerim belli olmaz bana. Görüşlerinizi bildirirseniz ona göre hareket ederim hadi eyv.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Yolum
SpiritualBu benim hayatım, benim bakış açım, benim düşüncelerim. Ergenlik de olsa, hayat yolum. Öğrenmek ister misiniz? Tren kalkıyooorr...