Müşrik sevdiceğim

340 14 0
                                    

Vee biyoloji sınavı girer...

Sabah evden çıkıp minibüse bindiğimde sağolsun insancıklar baya bir sıkıştırdı. Sıkış tepiş, dönüşlerde bütün gücümü kullanıp sabit kalırken bir yandan da dudağımı yalıyordum. Ta kiii bir adamın beni izlediğini farkedene kadar... Haklı adam, ben de sürekli dudaklarını yalayan, dilini dudağının üstünde gezdiren birini görsem bakarım. Hayal aleminde salak salak dolaşırken, bir yandan da birilerinin saçını falan inceleyip imreniyordum bi de hihih. Minibüsten indiğimde bir de baktııım, verinaysım karşıdan karşıya geçmek üzere. Gözlerimi dikerek bakıp nihayet beni görmesini sağladıktan sonra konuşarak yürürken, biraz önümüzde Ahsen, Edanur ve Ezgi üçlüsünü gördük.-onlar sabahları birlikte geliyorlar- Ahsen de, gökten haber mi indi nedir, arkasına döndü o anda. Hadi bi de onlarla sınavla ve fuarla ilgili konuşmaya başladık. Okula geldiğimizde sevdiceğimin henüz gelmemiş olmasının verdiği hayal kırıklığıyla sıranın en arkasına geçtim hemen.-benim daimi yerim- Arzu da Vildan'la konuşup öyle geldi yanıma. Arkamıza başka sınıftan bir çocuk geçti ve bizim sınıftan bir başkası. Bekledim, bekledim, müdür saçma sapan bir şeyler söyledi, beden öğretmeni rahat komutunu verdi, bu çocuk hâla yok ortalıkta. Neyse ki yok YGS yok bilmem ne diyerek müdür yine eline mikrofonu alıp gevelemeye başladı. Önümdeki Selçuk oynak balina gibi oradan oraya hareket edip durmasaydı ben de giriş kapısına daha rahat bakabilirdim ama neys. Şuan isim vermek istemiorm, başkalarının sevdicekleri geldi bir Onur gelmedi ulam!! Neyse ki sonunda koşarak geldi de ben de rahata kavuşabildim. Ooo deri montunu giymemiş bugün.

Kızları sağ erkekleri sol taraftan sıralı bir şekilde geçirdiler yine, kıyafet kontrolü için. Vee DADADADANN!!!! Beyza'yı kenara çektiler. Bizim sınıfın en çalışkanı Beyza. Bendeki şok 4 kat çıkana kadar geçmedi tabii. İlk ders müzik, sonra din, sonra matematik ve 4. ders de sınavdı. Sevgili öğretmenciklerimiz çalışmamıza izin verdi de 3 ders çalışabildik. Hani böyle bildiğinizi sanarsınız da bir soru gelince mal gibi kalırsınız ya, bana da aynısı oldu işte.Her neyse, 3. dersteyken hangi sınıflara, sıralara oturmamız gerektiğini yazan kağıdı (adını bilmiyor.) getirdi bir nöbetçi öğrenci arkadaşımız.(?) 9\B, 20. "Hmm iyiymiş merdiven inmeme de gerek kalmayacak." düşüncesiyle sırıtırken bir yandan da Ahsen'e "Acaba o hangi sınıfta girecek?" dediğimde hay ona da diye sövecekti ama her zamanki gibi küfürünü yarıda bırakıp tövbeee dedi. Çünkü o bir sevaplı görl. Aynı sınıfta olsaydık kopya isterdim falan diyorum kızlara ama onlar da biliyor ben de biliyorum ki hayatta öyle bir şey yapmam. Herkes gibi.

Arzu'yla aynı sınıftalarmışş hatta Arzu'nun arkasında oturuyormuş ama iki 9. sınıf yan yana olduğu için hoca onu başka bir yere otutturmuş, gerçi Arzu bana bunu sınav bitince değil bir iki ders sonra söyledi ama neys.

Sınavdan çıkınca sınavı konuştuk sonra da kantine yine her zamanki gibi konuşarak indik. Bu sefer sıra yoktu hemen gittik ağbimizin oraya. Ben sabah -1.tenefüste- yediğim için canım istemiyordu ben de halley aldım. Ahsen'in köfte ekmeğine tost demesinden sonra onun tost ekmeğine köftesini beklerken arkamıza Atıf geldi.

Atıf:Sınav nasıldı?

Ahsen: Berbat.

Atıf:-bana bakarak- Senin nasıldı?

Ahsen ve phen: Berbat. Senin? (Aslında ben 60-70lerde alırım diye düşünüyorum, geçen sene bir de bu notlara kötü derdim puahaha.)

Atıf: Berbat.

Bu doyumsuz ve zevkli sohbetimizden sonra halley ve köftemizi alıp her ne kadar Atıf duymasa da "Görüşürüz Atıf çocuk." dedim ve başladık yine bir bahçe turumuza. Gerçi bu sefer Ahsen çabuk sıkıldı ve arka mıdır yan mıdır tanımlayamadığım yerdeki banka oturduk. Çevresi ağaç olduğu için bahçedekiler bizi göremediler tabii. Hem konuşup hem yerken 2 kız geldi yanımıza. Kitap okuyacaklarmış. Kenara kayabilir miymişiz falan. Kaymadık hatta kavga çıkarıp bir güzel dövdük ama sonra o mini etekli kızların sevgilileri geldi ve hepsi birden bize saldırmaya başladılar. Neyse ki superman geldi ve bizi kurtardı. Tişikkirlir sipirmin. Şaka şaka kaydık tabii çömeziz olm biz. Hatta birazcık daha oturup kalktık oradan yine bahçede turlamaya başlayacaktık kii karşıda İpek ve onun sınıfından bir kaç kızın voleybol oynadığını gördük. Biz de daldık araya hemen. Nurcan ve benim topa abanmamız, topun sürekli kaçması, futbol oynayan çocukların bize atmaktan sıkılıp topu kafamızda patlatacağını sanmam, şuan adını hatırrayamadığım bir kızın omzuna küt diye topun inmesi, bizim anırmak suretiyle gülmemiz...

Bu arada İpek'ten öğrendim, bir tiyatroda oynayacakmış. Din hocası ayarlamış galiba kutlu doğum haftasında tüm okula sunacaklarmış- ben de onu izleyeceğim yani :))))- Hocaları ona müşrik rolünü vermiş. Hayırlı olsun artık o bir müşrik sevdiceeek!!

Diksiyoncuda bugün kesin bir şey vardı. 1.5 dönemdir her gün taktığı kolyesini takmamış ve ders işlemedi. Enteresanlı. Ve onun üstüne 2 ders biyoloji işledik be yet her zalım kader. Neyse ki girişimcilik dersinde dışarı çıkmak için Ahsen'le hocadan izin aldık da bahçede oturup sevdiceğimin basketbol oynayışını seyredebildim. Ayy o da baktı falaam. Ah bir konuşsak her şey rayına oturacak ama... Haa bir de biz voleybol oynuyorduk ama bizim sınıfın beyinsiz erkekleri gelip topumuzu çaldılar bey amca. Aynı otobüse binmemiz, onun hareketlerini görünce sırıtarak başka bir tarafa bakmam, ben inecekken kapının yanındaki koltuğa oturması falam ahh ah ne salak oldum böyle ama bir yandan memnunum da bu haimden. Bu da beyle bir günümdür arkadaşlar.

Kötüye gidiyorum galiba arkadaşlar. Birkaç bölümdür içime sinmemeye başladı. Beceriksizim glb. Belki bu sonuncu olur. Siz de benden kurtulmuş olursunuz falam. Hadi eyv.

Hayat YolumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin