#SOMA

218 13 9
                                    

Arkadaşlar yeni bölüm yazacaktım fakat madendeki işçiler birer birer ölürken, aileleri o kadar acı çekerken, bu olaylara ''kader'' diyenleri görürken hiç yazasım, mutlu olasım, kendimi düşünesim gelmiyor açıkçası. Ya nasıl bir insan o insanlar yakını, yakınları için yas tutarken onları avutmak, yanlarında olmak yerine ''Onların işlerinin kaderinde var ölmek. Olağan şeyler bunlar.'' diyebilir? Hatta köpeklerini üstüne salıp, onu da az bularak kendisinin saldırmasıni hangi insan yapar? Hiçbir insan. Çünkü o insan değil. Beyin, vicdan yoksunu.... Ne sıfat ekleyebiliyorum, ne de küfürler yeterli kalıyor. İğreniyorum ya. Oradaki fotoğrafları görünce, Soma'yla ilgili yazıları okuyunca benim burada hiç tanımadığım insanlar için canım yanıyor. Tanıdıklarını, yakınlarını düşünmek bile istemiyorum. Allah sabır versin. Her ne kadar haberlerde 280'lerde deselerde 500'ü geçik ölü olduğu söyleniyor. Cesetlere yaralı süsü verip soğuk hava deposunu doldurdukları söyleniyor. Yakınlarını bulmak için bilgisayar ekranından cenazelere bakan yakınları düşünüyorum da... Düşünemiyorum. Allah sabır versin. Allah hepsine sabır versin.

''Beni bırakın Mahmut içeride. Mahmut'u kurtarın. Onun karısı hamile.'' 

''Çizmeleri mi çıkartayım mı? Sedye kirlenmesin.''

Siz ne güzel insanlarsınız. Siz ne iyilik, kardeşlik timsali insanlarsınız. 

Hata bizde. Üzeri kirli olduğu için lüks mekanlardan içeri alınmadı bu adamlar. Sokakta çalışan işçilere sanki kirleten kendisi değilmiş gibi iğrenerek baktılar. Küçük çocuklara gülümsediklerinde aileleri onlardan uzaklaştırmadılar mı çocuklarını? Üstü kapkara olduğu için sizin bakan dediğiniz adam bile uzaktan, sanki düğün izliyormuş gibi izlemedi mi? Biz onlara değersiz hissettirdik. Oysa en değerli onlardı. En fedakar onlardı. Biz bilemedik. Böyle olay olmadığı zaman hatırlamadık bile onları. Kendi hayatlarımızın o ''büyük'' sorunlarını düşünüp onları umursamadık bile.

''Yerin altında insanlar ölüyor, yerin üstünde insanlık.''

Madenden çıkarılan bir işçiye ''Tekrar çalışacak mısınız madende?'' diye sorduklarında gözünün yaşını silerek sessizce ''Mecburum. Çocuğum okuyor, kredi borçlarım var.'' demesi... İnsanlar çaresiz... Küçücük oğlunu okutmak için çalışıyor kimisi. Kimisi de okuyamadığı için daha 15'inde, daha bizim gibi okula gitmesi gereken yaşında, çalışıyor. 

Biz ne yapıyoruz? Kendi dertlerimize yakınıyoruz. İnsanlar bir avuç kömür için, evlatları, aileleri için ömürlerini verirken biz küçücük sorunlarımızla kendimizi üzüyoruz. Şanssız oldğumuzu düşünüyoruz. Meğer ne kadar da şanslı, ne kadar da tammışız. 

'S'essiz

'O'lun

'M'anisa

'A'ğlıyor

Hayat YolumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin