Yaz, yaz diyorlar. Oturuyorum bilgisayarın başına -tabletimin dokunmatik şeysi bozulduğu için bilgisayardan yazmak zorunda kalıyorum ve bilgisayardan yazmak tabletteki gibi zevkli diğıl arkdşlr. Bu arada tabletimin bozulduğunu daha önceki bölümlerde söylemiş olabilirim ama kafamın gidikliğini mazur görürsünüz bence. İyi insanlarsınız siz. Heh, ne diyecektim? Tablet gittiği için bilgisayarcıya götürüp verdim. Bugün ''Durumu nasıl Uğur -bilgisayarcının adı Uğur- bey?'' diye sorduğumda ''Burada bakılacak, olmadı garanti yerine gönderilecek. Ama kişisel falan olabilir mi? Düşürdün mü hiç? Öyle derlerse senin yaptırman gerekir.'' dedi. Ulan ne düşürmesi? Ben ona gözüm gibi bakıyordum. Dokunmatik şeysi gittiğinde birkaç kere yumruk atmış, bir yerlere ''hafifçe'' vurmuş olabilirim ama dokunmatik şeysi gittiğinde yaptım bunları sonuçta. Ben suçsuzum hakim bey! Neyse neyse ne uzun ara söz oldu olm.- o gün olanları düşünüyorum, bakıyorum kayda değer hiç bir halt yok. Okulda Ahsen'le malak malak gezip millete rezil olarak ''tatlı bir şekilde'' gülmemiz dışında hiçbir şey yapmıyoruz. Dün ve bugün dışında da baya uzun bir süredir aynı otobüse denk gelmiyorduk malum şahısla.
Aaa ben ona attığım mesajı yazmayı unuttum. O da görmeyi unuttu gerçi. Yani en son salı günü girmişti whatsappa, ben de perşembe günü atmıştım ve bugün yine salıııı yani 1 haftadır whatsappına girmiyor veee mesajımı da halaaa görmemiş oluyor. Neysem işte bizimkilerin ''Olcak bu iş valla bak. Bu onun için bir gelişme.'' ''Şimdi vazgeçersen o da hoşlanıyorsa boşuna üzülmüş olursun.'' gibi şeyler söylemesi yüzünden atmıştım zaten. Veeee muhteşem(!) mesaj geliyooor.
''Merhaba. Bu kaçıncı mesajımdır kim bilir ama bu son zaten. Valla. Aslında ben böyle bir mesaj yazmayı filam düşünmüyordum. Gel, olmasın, sessizce çekil felsefesi falan. Ama işte arkadaşlar... Neyse neyse onlara kızarsın artık :D Ne bileyim işte düşünceni öğrenmek istedim benim için kesin kötü onlar için belki iyi düşünceni. Çünkü paranoyaklığımdan hala kendi kendime yorumlamalar yapıyorum. Gerçeği bilsem şu anki saçma durumumdan çok daha iyi olacak. Tek bilen olaraktan senden öğrenmek istedim.''
Bu arada Selçuk'un -bizim sınıfta- ayağı çatlamış mı incinmiş mi nedir? O yüzden en alt katta olan 12-C'de işliyoruz dersleri pazartesiden beri. Ahsen'le bizim arka sıramızda oturan Mustafa'ya da ''Uyuyan Mustafa'' ''Mustafa harikalar diyarında'' ''Mustafa ve 7 Berkeler'' filam deyip kendi çapımızda eğleniyoruz Ahsen'le. -Berke, Mustafa'nın yanında oturuyor.- Bunların dışında da yine her gün tost ekmeğine köftemizi alıyoruz, neredeyse her tenefüs dışarı çıkıyoruz, matematik hocası herhangi birisini kaldırıp numara söylemesini o numaradaki kişinin soru cevaplamak için tahtaya kalkması ve bir sonrakini de tahtadakinin aklındaki sayı belirlediği için yusuf yusuf bir şekilde geçiriyoruz, -tıpkı benim biraz önce banyoda örümcek görüp ''Sen hareket etme, ben de su sıkmayayım.'' diye anlaşıp o hareket edince ''Hayıııırrrr!'' falan diyerek yusuf yusuf olmam gibi- Almanca derslerinde ise Ahsen o dersi hiç sevmeyip dinlemediği için, ben de aksi dersi sevip hocanın gözünde ''Best Student'' olduğum için Ahsen'e laf sokuyor falan fistan.
Hayatım o kadar tekdüze ki, iyi ki hayallerim var. Ayy yarın coğrafya vaaarrr!!!
Yine bir sözle bitirmek istiyorum.
''Evet bayım, siz de içime bir umut fidanı dikip sonra sulamayı unutarak beni çürümeye mahkum ettiniz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Yolum
SpiritualBu benim hayatım, benim bakış açım, benim düşüncelerim. Ergenlik de olsa, hayat yolum. Öğrenmek ister misiniz? Tren kalkıyooorr...