Hayırlı Onur'lu olsun

410 16 3
                                    

Dünkü sinirli ve saçma halimden eser yok şimdii. Bugün yine pır pır polyanna görevini üstlendim. Sabah 8'de evden çıktım. Annemden inanılmaz bir soru "Çıkıyor musun?" Tabii ki de şok cevabımı vermeyip kafa sallamakla ve ona gözlerimi devirmekle yetindim. "İki gündür erkencisin maşallah." lafını da atlamamak lazım. Süper yağmur yağıyor, ben okul hırkasıyla gidiyorum okula falan. Minibüsçü öğrenci dememe rağmen tam parası aldı Nahlet herif. O kadar kişinin içinde bir şey demedim tabii. Zaten müzik dinliyordum, kimse müzik dinlememi engelleyemezdi. 50 kuruşuma ufak bir küçük emrah bakışı atıp dışarıyı izlemeye başladık. Başladık yazdım çünkü nerdeyse birleşip tek parça olacağımız kadar dibinde olan kadınla, birbirimizi izlememek için, dışarıya bakıyorduk. Neyse, okula geldiiim, 4 katı çıkıp sınıfıma girdim ve DADADARAM!!! Ahsen gelmemiş. Çantamı sıranın üstüne fırlatıp aşağı inerken Atıf da daha yeni merdivenleri çıkıyordu. "Günaydın Atıf çocuk, Ahsen'le biz ona öyle diyoruz, dedim "Günaydııın" dedi falan. Neyse biraz sonra geldi hanımefendiler.- Ezgi'yle birlikte geliyorlar- Ahsen örtüsünü açarken Ezgi'den acılı haberimi aldım. Kitap fuarında açlık oyunları ayraçları bulamamışlar. (Serenay sarıkaya ağlaması) Ben Ahsen'ioturarak beklediğim için ayağa kalkıp o 4 katı tekrar çıkmaya, ve tabii ki Onur belki gelir ümidiyle, yerinden kalkmadım, onları biraz oyaladım. O arada Fatmanur geldi. Dudağının üstünde yara çıktığı için silikon yapmış gibi duruyordu, adeta bir banu alkandı anlayacağınız.Onunla konuşurken kapıya doğru bir bakayım deyip kapıya döndüm vee sevdiceğim kapıdan girdi.Ben de hiç umursamıyormuş gibi önüme döndüm tabii. Biraz daha aşağıda oyalanıp öyle çıktık yukarı peşinden gitmiş gibi olmamak için. Dün 11'e kadar yaptığım tarih slaytıyla beraber heyecanla 3.saat olan tarih dersini bekledik. Sürpriz!! Hoca diğer sınıflardan geride olduğumuzu, konuyu kendisinin anlatacağını söyledi. İşime geldi tabii ki çünkü ben sınıfın önünde heyecanlanıp eli ayağı birbirine dolaşıp sesi titreyen o salaklardanım. Ben de biliyorum onlardan utanmamam, heycanlanmamam gerektiğini ve çok saçma olduğunu. Ama elimden bir şey işte ne yapalım?

Vee 2 saat de tarih dersinden sonraa bir öğle tenefüsü dahaa. Ve tabii ki kantinci ağbimizin orada sıra olduk. Onurlar da, dirsekçi jojukla birlikte, geldiler . Dirsekçi jojuk yanıma geldi. Sıradayız, çocuk yanıma geliyor, arkaya geçsene be çocuk. Bu arada Ahsen diğer tarafımda. Onur gelmedi arkadaşının yanına, daha doğrusu geliyordu vazgeçti mi ne öyle bir şey oldu anladığım kadarıyla. Kapıdan çıkarken baktı, dışarıya çıkınca baktı sonra giderken saçını düzeltip her zamanki gibi yanağını da okşadı falan. Ayy. Evet sonunda sıra bize geldiğinde, her gün aynı şeyi aynı ağbiden aldığımız için abiğcik bizi tanıdı, içine ne koydurucağımızı benim mayonez kattırmadığımı da biliyor falan. Adamsın ağbi!! Bizim köftelerimiz hazırlanırken arkadakiler Ahsen'in üzerinden paralarını uzattılar, yandan bir kız Ahsen'in üzerine çıktı. Ben ve ağbi gülüyoruz, Ahsen de baskılarla şekilden şekile giriyor. Şuan bile bunu yazarken o anı düşünüp gülüyorum, o derece. Sonunda sağ salim sıradan çıkıp hergün olduğu gibi bahçe turumuza başladık. Sevdiceğim de tek başına oturuyor falan. Yazıklı diye düşünüyordum ama sonra filede voleybol oynadıklarını görünce ben de rahatladım. Topları kaçınca kuul kuul koşuşunu görünce benim kaloriferin sol tarafını kapmak için koşuşum aklıma geldi. Sonuç: O benim diğer yarım, bulunmaz hint kumaşım.

Sonraki dersi öğrenmek ister misiniz? MATEMATİK. Fonksiyonları sınavda çıkacak diye alıştırma amaçlı tekrar sordu ama BU FONKSİYONLARI BULAN ADAMIN KAFASI¿¿?? Her konuya bir mantık uydururuz ama fonksiyon ne ulam. Araba parçası gibi.(direksiyona benzetti.) İki ders matematikten sonra da edebiyat ve biyoloji derslerinden bahsetmiyorum bile. Çıkışta Ahsen'in örtüsünü tuvaletin kapısının önünde beklerken Onur inmedi arkadaşlar. Dedim "Ne yaptınız ulam çocuğa? İlayda bizim sınıfa doğru giderken görmüş galiba, neyse Ahsen çıkınca bu sefer de Edanur'un çıkmasını bekledik. "Edanur çıkmayı düşünüyor musun acaba?" diye bağrınıp tuvaletten çıkarken sevdiceğim arkadaşlarıyla bizim bulunduğumuz kata doğru iniyordu. Ne güzel de rezil olurum böyle. Okuldan çıkıp bayırı tırmanırken Onur'un her zaman gittiği yol yerine bizim yoldan gittiğini o görünce- biraz daha önümüzdelerdi, sonradan arayı açtılar ama olsun- içimdeki ramazan davulcusu yine çıktı ortaya tabii. Sonuçta ilk defa aynı duraktan otobüse binecektik ve o nihayet bu yoldan gelmişti falan filan. Giderken dönüp dönüp baktı falan. Ben size diyorum garipli diye. Arkadaşları mı gaz veriyor nedir? Nihayet durağa gittiğimizde orada olmadığını görünce Yı-QIL-DIM. Bizim otobüs de geçmemişti üstelik. Ve bir tez yürüttüm hemen; bence arkadaşlarıyla karşı duraktan bindiler,s2nin geçtiğini görmüştüm, o yüzden bu yoldan onlarla birlikte yürüdü.

Eve geldiğimde evde kimsenin olmadığını görmemle son ses müzik açmak bir oldu. Yemek hazırladım, yerken Alican (Abi!) geldi. Sonradan ben masamı toplayıp odama çekildim, bunları yazacaktım kii annem yine araya dalıp "Güzide Kur'an kursunda Çanakkale Savaşı ile ilgili gösteri yapılacak tek gitmeyeyim, erkekler de gelmiyor" falan deyip duygu sömürüsüyle beni de götürdü. Ben dar pantolon giyip gitmiştim, tek açık bendim orada. Zaten hep yanlış giyinirim. Bir keresinde camiiyle havuza gitmiştir benim dışımdakiler uzun paçalı don, uzun kollu t-shirt giyerken ben şort, atlet giymiştim. Küçüğüz orada bir şey demiyecekleri yerde bir de bön bön bakıyorlardı. Şimdi hatırlayıp hatırlayıp gülüyorum hihihi. Neyse, izledik tamam sorun değil de yanımdaki kadın kendi sandalyesinin tamamında benimkinin de 4'te 3'ünde oturup benim 4'te 1'lik kısımda 1-1.5 saat öyle oturmak zorunda kalmama ne demeli?  Daha fazla dayanamı....

Hayat YolumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin