Sabah ilk ışıkları odasını aydınlatmaya başladığında Chanyeol hızlıca yerinden doğruldu. Tüm gece uyuduğu söylenemezdi zaten. Bu gün büyük gündü. Nihayet Mavi'yle tanışıp onunla konuşacaktı. Bunun heyecanından olsa gerek tüm gece uyuyamamıştı. Nasıl uyuyabilirdi ki. Kalbi gümbürdüyordu.
Yatağından her zaman olduğunun aksine dinç bir şekilde doğruldu. Kahvaltı bile yapmayı bile düşünmüyordu. Bir an evvel ormana koşmak istiyordu.
Lakin Chanyeol durdu. Küçük ve eski odasında başka biri vardı. Başka birine ait soluk seslerini duyuyordu. Sakin ve düzenli nefesleri ürkmesine neden oluyordu. Normal zamanlarda asla bu kadar tedirgin hissetmezdi. Abygail olduğunu bilirdi. Ama duyduğu nefes sesleri yabancıydı. Chanyeol bundan adı kadar emindi. Yabancı ve tehditkar bir havası vardı.
Havada ki ağır atmosferi solumaya daha fazla dayanamadan yavaşça arkasını döndü. Onu gördü. Belkide hayatında görüp göremeyeceği en güzel insanı gördü. Yutkunamıyordu. Şaşkınlıktan öylece kaldı. ''S-sende kimsin?'' Diye sordu. Karşısında duran çıplak bedene.
Aldığı tek yanıt ise hafif yan bir gülüştü. Chanyeol düşündü. 'Nasıl utanmadan vücudunu böyle sergileyebiliyor?' diye. Fazlasıyla güzel olduğu inkar edilemez bir gerçekti elbette.
''Benimle tanışmak istemiyor muydun çocuk?'' Soru geldiğinde kafasına dank etti Chanyeol'un. Mavi gözler elbette çok tanıdıktı lakin onu insan şekllinden görmeyi hiç mi beklemiyordu. ''Mavi.''
''Adım Mavi değil. Adım Baekhyun. Byun klanının alfasıyım. Byun Baekhyun. Unutmasan iyi olur çocuk.'' Kadife gibi olan sesi soğuktu. Chanyeol aynı sesle hem nasıl ısınıp hem nasıl üşüdüğünü merak etti. ''Ben de Chanyeol. Sadece Park Chanyeol.'' Yine de ona bir cevap vermesi gerektiğini biliyordu.
''Biliyorum.''
Genç çocuk hala karşısında oturan çıplak güzel adama bakıyordu. Gözü devamlı karşısında oturanın çıplak göğsüne kayıyordu. Yutkundu. O gerçekten beyaz ve pürüssüz görünüyordu. Bu aklının dağılmasına neden oluyordu. Kafasını toparlamakta ve bir şeyler söylemekte oldukça zorluk çekiyordu.
Ortamda ki gergin havayı dağıtmak istiyordu ama bunu nasıl yapacağını bilemiyordu. ''Şey acaba rica etsem üzerine bir şey giyebilir misin?'' Bunu hem konuşma başlatmak hemde onun gerçekten giyinmesini istediği için söylüyordu. Bu ilk karşılaşmaları değildi belki ama Chanyeol onu ilk defa insan şeklinde görmenin şokunu yaşıyordu ve çıplak bir beden ona hiç de yardımcı olmuyordu.
''Siz insanlar kusurlarınızı gizlemek için giyinmekten hoşlanıyorsunuz biz ise kusurlarımızla övünürüz. Çünkü kusurlarımız bizi biz yapar. Bu yüzden insan olan sana tüm kusurlarımla geldim beni en saf halimle görmen için. Neden biliyor musun?''
''Ben bilmiyorum.'' Chanyeol şaşkın halde mırıldandı. Gerçekten bilmiyordu. Onunla konuşurken kendini küçük bir çocuk gibi hissediyordu. Üstelik Baekhyun ancak ondan birkaç yaş büyük görünüyordu. Fakat kendine has olan havası o kadar ağır ve o kadar tehditkardı ki hissettiği yüzlerce yıllık bir yaşanmışlık vardı.
''Çünkü sen benim müstakbel eşimsin. Biliyor olmalısın, bir alfa eş seçtiği takdirde ona ebediyete kadar mühürlü kalır ve başka kimseyle birlikte olmaz. Başka kimseyi gözü görmez.'' Çıplak beden zarif bir şekilde bacak bacak üzerine attı. Ses tonu görüntüsünün aksine naiflik ve zariflikten oldukça uzaktı. Bu basık odada bunalmıştı. Bir an evvel sürüsünün başına geçmeyi diliyor olmalıydı.
''Yani bu senin bana sonsuza kadar aşık olacağın anlamına mı geliyor?'' Chanyeol kalbi hızla atarken sordu. Zavallı çocuk karşısındakinin hızlanan kalbinden haberder olduğunu bilmiyordu. Biliyor olsaydı kendini dizginlemeye çalışırdı. ''Aşk mı? Sence bir alfanın öylse basit insansı duygulara ihtiyacı var mı? Beni bu saçmalıklarla bir tutma çocuk. Senden istediğim tek şey sürümle birlikte benimle yaşaman. Sürünün yaşlılarına daha fazla katlanamıyorum. Bu sadece onlardan kurtulmam için bir bahane.''
Genç çocuk kalbinin kırıldığını hissediyordu. O bu şekilde hayal etmemişti. Mavi çok soğuktu. En güzel ton olan mavi gözleri onu donduracak kadar soğuk bakıyordu ve sözleri çok acımasızdı. Onunla görüşmek ve konuşmak için heyecanlıydı çünkü Mavi onun hayatını kurtarmıştı. Lakin Chanyeol ona teşekkür bile edemiyordu. Mavi buna izin vermiyordu. O tüm insanlığı küçük görüyor olmalıydı ve Chanyeol buna diyecek tek bir kelime dahi bulamıyordu. ''Yani, benden sürüne katılmamı mı istiyorsun?'' Sorabildiği tek şey buydu. Sesi oldukça kısık çıkmıştı.
Soğuk gözler gözlerini delip geçerken. O evrenin her hangi bir başka yerinde olmayı diledi. Heryer buradan daha iyi gibiydi. Şu an kalbinde çörekli kalmış bir kasvet vardı. Bunu nasıl dağıtacağını bilmiyordu.
''Evet beimle bilikte yaşamak zorundasın.''
''Peki ya bunu istemezsem. Senden ve süründen uzak durmak istersem ne olacak?'' Chanyeol istemiyordu. Hayranı olduğu kişiye yakınken onun her zaman bu kadar soğuk olmasına nasıl dayanabilirdi. Kalbi buna katlanabilir miydi emin değildi. Üstelik kendisi bir insanken, nasıl olurda kurtlarla dolu bir yerde yaşamını devam ettirebilirdi.
''O zaman ölürsün.''
Devam edecek...