Chanyeol yemek masasında dalgınca oturuyordu. Bir gece önce yaşadığı şeylerin etkisi hala üzerindeydi.
Düşünmeden duramıyordu. Bu dünyaya alışık değildi. Nasıl uyum sağlanırdı? Bilemiyordu. Baekhyun'a ayak uydurmak gerçekten zordu. Tüm bu olan şeyler onun için fazlasıyla fantastikti. Küçük iken merak ettiği hayat onu korkutmaya başlamıştı. Dün gece eşinin söyledikleri hala kulağında yankılanıyordu. O zetliyanı nasıl avlayacaktı? Bu onu korkutuyordu.
Zetliyan için üzülmüştü. O hale gelmesini istemiyordu. Onun avlanıp öldürülmesini de istemiyordu.
Yanağında küçük bir baskı hissedince sağ tarafına döndü. Ona kocaman gülümseyen Kyungsoo'nun siyah bilyeleri ile karşılaştı. ''Kyungsoo.'' deyip kocaman gülümsedi ve onu kucağına aldı.
''Ne düşünüyorsun Baekhyun amcamın karısı yeni arkadaşım Chanyeol?'' Kyungsoo sordu.
Chanyeol gülümsedikten sonra ''Önemli bir şey değil ama sence de bana verdiğin isim biraz uzun değil mi Kyunsoo?''
Kyungsoo biraz düşündükten sonra ''Aslında zor, her seferinde bunu söylemek beni biraz yoruyor.'' diye karşılık verdi.
''O zaman bana Chan demeye ne dersin?''
''Evet! Bu güzel Chan!''
Chanyeol dayanamayıp küçük olanın yanaklarını çekiştirmeye başladı. Kyungsoo ise buna tepki olarak sadece gülüyordu.
İkisinin kahkahaları koca yemek salonunda yankılanırken içeriye koşturarak Jongin girmişti. Kyungsoo'yu Chanyeol'un kucağında gördüğünde ise rahatladığını hissetti.
''Nini beni buldun!'' Kyungsoo uzun boylu gencin kucağından inip esmer olana doğru koştu. Jongin ise bir hayli sinirli ve gergin görünüyordu. ''Sana kaç defa oyun oynarken uzaklaşmamanı söyledim! Beni anlamıyor musun? Beni dinleyesiye kadar gözüme görünme!'' Esmer olan hızla yemek salonunu terk ederken arkasında ağlayan bir Kyungsoo ve şaşkınlıktan dili tutulan bir Chanyeol bırakmıştı.
Chanyeol kucağında uyuyan çocukla yavaşça odasına doğru yürüyordu. Zavallı Kyungsoo ne çok ağlamıştı. Jongin'in onu yeniden sevmeyeceğini düşünüyordu. O sadece saklambaç oynarken belirlenen alanı biraz geçmişti. Çünkü Chanyeol'un kokusunu duymuştu. Sadece ona bir bakmak istemişti. Arkadaşı dün üzgün görünüyordu.
Chanyeol küçük çocuğun saçlarına minik bir öpücük kondurdu. Bununla birlikte Kyungsoo derince iç çekti.
Sabahtan beri Baekhyun'u görmemişti genç olan. Şimdi ise Beyaz saçlı olan karşısında ona bakıyordu. Bir an için kucağında uyuyan Kyungsoo'yu unutup ona koşmak istedi. Bunun yerine yavaşça alfa olana yürüdü.
''Jongin'le kavga etmişler.'' Dedi mavi gözlü olan. Chanyeol olumlu anlamda kafasını salladı. ''Jongin oldukça sinirli görünüyordu. Kyungsoo çok üzüldü.''
''Aptal Jongin normalden fazla sevince bazen kontrolünü kaybedebiyor.''
''Normalden fazla sevmenin neresi yanlış?'' Chanyeol sordu.
''Sevgi sadece bir yük. Sana kambur olur ve seni başkaları için yaşamaya mecbur eder. Aldığın nefesi bile kendin için değil de başkası için aldığın zaman benliğin ne anlamı kalır.''
''Bunun adı yaşam. Sevgisiz aldığın nefesin ciğerlerinde fazlalık yaptığının hala farkında değilsin Baekhyun. Bu zamana kadar benliğin için yaşadın ama sen asla gerçekten yaşamadın.'' Chanyeol söyledikten sonra kendinden emin adımlarla odasına girdi. Baekhyun'un bu tutumuna sinir oluyordu. Kendisi sevgi nedir bilmiyor diye ne diye başkalarına dil uzatıyordu ki? ''Duygusuz pislik.'' Diye mırıldandı.
Baekhyun dumur olmuş şekilde giden çocuğun arkasından bakıyordu. Biraz sonra kulağına gelen kendisinin duygusuz bir pislik olduğu idi. Sinir olmuştu. Chanyeol'un ona bu şekilde tavırlı olması canını sıkıyordu.
Chanyeol ile kavga etmek ve onunla tartışmak istemiyordu. Tanrı biliyordu ya Baekkhyun şu sıralar sadece onunla yatakta çıplak bir şekilde yuvarlanmak istiyordu. Bunu ona söylediğinde olacak olanlar ise gözünde canlanıyordu. Chanyeol sevgi ve aşk istiyordu. Baekhyun onları ona vermek değil vaad bile edemezdi. Daha önce kimseye beslemediği hisleri şimdi aniden hissetmeye çalışması saçmaydı. Ya severdi ya da sevmezdi. Bu duygular kendiliğinden oluşan şeylerdi. Sırf genç olan onu eşi diye onunla nasıl aşk oyunu oynayabilirdi?
Bu genç olana zarar verirdi.
Kafası hala dün geceki zetliyandayken bir de Kyungsoo ve Jongin'le uğraşmak istemiyordu. Bölgesi tehlike altındaydı. Bir an evvel o yaratıktan kurtulmak zorundaydı. Bu yüzden oda gitmekten vazgeçti. Bir alt katta çalışma odasına inmeye kara verdi. Sehun ile birlikte bir arama ekibi oluşturmalıydı. Tek başına bulmak için zaman kaybetmek istemiyordu. Halkı da paniğe sürüklemek istemediği için Sehun'a güvenecekti. Onun bu gibi işler de ne kadar becerikli olduğunu biliyordu. Diğer asillerden daha çok ona güveniyordu. Sehun onu yarı yolda bırakmayacak ender kişilerden biriydi. Baekhyun herkese güvenilmeyeceğini çok iyi bilirdi.
Sehun bir ileri bir geri yürüyordu. Baekhyun'un anlattıkları onu rahatsız etmiş olmalıydı. Uzun ve şekilli çenesini ovuşturdu. ''Bunu hemen çözmemiz gerek. Sürüden birine bir zarar gelmesine engel olmalıyız.''
Baekhyun'un bir şey demesini beklemeden devam etti. ''Chanyeol onun bir zetliyan olduğundan emin değil mi?''
''Gördüklerini anlattığında anladım. Onun tam olarak ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. İlk defa duymuş olmalı.''
''Anlıyorum bunu hemen araştıracağım. Gerekirse sürüdekilerin sokağa çıkmasını yasaklayalım. Bu diğerleri içinde son derece tehlikeli bir durum. Hemen çözüm bulmamız gerekiyor. Ben çevreyi araştıracağım. Dış çevreye de bir bakılması gerek.''
Alfa olan kafasını sallayıp ''Ben bir ekip yolladım bakıyorlar. Kendini saklamayı gayet iyi başarıyor.'' dedi.
''Onu en kısa sürede yakalamak için elimizden geleni yapacağız merak etmeyin efendim.''
''Biliyorum Sehun sana bunun için minnettarım.''
Sehun'un yanından ayrılan beyaz saçlı alfa sakin adımlarla odasına doğru yürüyordu. Üzerini değiştirip etrafı kolaçan etmeye çıkacaktı.
Lakin odasına yaklaştıkça içini tuhaf bir endişe kapladı. Ters giden bir şeylerin farkındaydı. İçeriden Chanyeol'lun panikle atan kalp sesleri kulaklarını doldururken odaya daldı.
Chanyeol, eşini gördüğünde üzerine doğru telaşla koştu. ''Kyungsoo yok. Uyuyorduk birlikte ama sonra o gitmiş.''
''Sakin ol. Yine oyun yapıyor olmalı. Şimdi arar buluruz.'' Baekhyun onun yüzünü avuçları arasına alıp okşadı. Onu bu kadar korkmuş görmek hoşuna gitmiyordu. Kyungsoo'yu bulduklarında bir güzel paylamaya karar verdi. Küçük afacan hep yürekleri ağza getiriyordu.
''Tamam ben Jongin'e bir bakayım. Onun yanına gitmiş olmalı.'' Chanyeol, kendisini esir alan sıcak ellerden uzaklaşırken mırıldandı. Baekhyun etkisinden bir süre uzak kalmak istiyor olmalıydı.
Baekhyun birazcık bozulsa da sesini çıkarmadı. Yavaşça odadan çıkan eşinin peşine takıldı.
İkili tüm kurt yatağını aradılar ama küçük çocuğu bulamadılar. O gece Jongin sabaha kadar göz yaşı döktü. Kyungsoo'su gitmişti.
***
Uzun süre bekletip de böyle saçma ve kısa bir bölümü zor yazıyor olmam beni utandırıyor. Üzgünüm.
Neden yazamadığıma gelirsek Zaya'nız evlenme teklifi aldı ve nişanlandı. Bu tür telaşlardan yazmaya fırsat bulamadım. Bundan sonra daha sık yazmaya çalışacağım. İnşallah yani.
Sizleri bir sürü seviyorum. Muck falan...