Kyungsoo boncuk boncuk terlerken yaşlı kadın onun için şifalı otları karıştırıyordu. Bembeyaz teni kıpkırmızı olmuş ve vücut ısısı git gide yükseliyordu.
Kyungsoo büyümesin diye onu mühürlemişlerdi. O zayıftı vücudu bunu aşamazdı. Eğer mühür kırılırsa Jongin ile birlikte öleceklerdi.
Baekhyun kardeşinin vücut ısısını düşürmek için devamlı buz kovasından buzlar alıp onun vücuduna sürtüyordu. Bu aniden şoka girmesine neden olacak olsa bile şu anlık yapılacak en pratik ve ne hızlı işlem buydu.
"Ona çok fazla afyon vermedin mi?" Baekhyun yaşlı kadına sordu. Kardeşinin acı çekmemesi için onu bir çeşit uyuşturucuyla bayıltmışlardı. Küçük bir çocuk için biraz fazla olabilirdi ama Kyungsoo acı çekerken yapılacak en etkili yol buydu.
Yaşlı kadın derin nefes alıp mırıldandı. ''Onun için olan doz oydu. Birazdan bedeni parçalanmaya başlayacak. Bunu artık durdurmayız Baekhyun. Artık dönüşmek zorunda.''
Huzursuz hissediyordu. Üstelik yan odada uluyan ve acı çeken başka bir kurt vardı.
Jongin...
Onun dönüşüm vakti gelmiş olmalıydı. Kyungsoo'yu etkileyen bu olmalıydı. Son yaşanan olaylardan sonra ise mühür zaten oldukça zayıflamıştı. Kyungsoo ve Jongin birbirlerini her zaman etkiliyorlardı.
Acı dolu bir çığlık odayı doldurduğunda derin nefes aldı Abygail.
Kyungsoo'nun başına dikilip bir kaç büyü fısıldadı. Bu onun efsunlamasına ve rahatlamasına yardımcı olacaktı. Ama olmadı.
Küçük çocuğun nabzı git gide hızlanırken Baekhyun onu tutmakta zorlanıyordu.
Abygail koşup tüm camların perdelerini çekti. Kalın perdeler güneş ışıklarını engellerken artık odaya karanlık hakimdi.
"Hayır aç perdeleri. O dönüşemez! Işık engeller Abygail! Aç perdeleri!" Baekhyun bağırdı. Bu kardeşinin sonu olacaktı. Buna izin veremezdi.
Yaşlı kadın sesini yükseltip alfaya bağırdı. "Onun kaderinin önüne geçemezsin! Ona daha fazla acı çektirme! Çekil oradan Alfa! Bırak delta kurt şeklini bulsun!"
Baekhyun Kyungsoo'nun bedenini bırakıp kendini duvar kenarına bıraktı. Kulaklarını kapattı. Çok acı çekiyordu. Kardeşini kaybediyordu. Tek kan bağı olan kişiyide bu gün kendi elleriyle kaybedecek ve bir daha onun koridorda koşturduğunu göremeyecekti.
Zavallı çocuk artık muhafızlara ve soylulara tuhaf adlar takamayacak ve şen kahkahalarıyla ortalığı inletemeyecekti. Boyalarla resim yapamayacaktı.
Karanlık odada çığlıklar yükselirken gözlerini kapatıp tüm gerçeklerden kurtulmak istedi. Kardeşinin ölümünü izlemek istemiyordu.
Onu yaşatabilmek için her şeyi denemişti. Ama ölüm hep küçük olanın etrafında kol geziyordu.
Sıcak kollar etrafını sardığında orman cadısına sıkı sıkıya sarıldı. Hayatı buna bağlıymışçasına...
Tüm sesler kesildiğinde ikiside karanlık odada gözlerini açtı. Artık nefes alan sadece iki kişiydiler.
Sadece iki kalp atıyordu.
Şifa odasının kapısı açıldığında ikiside kapıya baktı. Şaşkın badem gözleriyle Chanyeol onlara bakıyordu.
Ardından gözleri dehşetle büyümüştü. ''Kyungsoo."
Baekhyun koşup ona sarılmak istedi ama yapamadı. Tüm gücü çekilmiş gibiydi. Olduğu yerden doğrulamıyor ve kardeşinin cansız bedenine bakamıyordu.
''Ona ne oldu?''
Chanyeol titrek nefesler eşliğinde sordu.
Tüm Kurt Yatağı panik haldeydi ve o zar zor buraya gelebilmişti. Daha erken gelmeyi dilerdi.
Ardından odaya rüzgardan bile daha hızlı başka biri girdi. Diğer delta dönüşümünü çok başarılı bir şekilde tamamlamıştı. Orada öylece durmuş eşine bakıyordu. Gülümsüyor ve gözlerinden bir kaç damla yaş firar ediyordu.
Genç çocuk ise tüm bunlara anlam veremiyordu. Neler olduğu hakkında bir fikri yoktu.
"Sen Kyungsoo musun?" Diye sordu.
Baekhyun soruyu duyduğunda baştan beri bakmaya korktuğu yere baktı.
Kardeşi oradaydı.
Simsiyah gözleri ile yirmili yaşlarda sağlam bir bedenle ona bakıyordu. Bembeyaz teni ve moraran dudakları onun ne kadar güzel olduğunu haykırıyordu adeta.
Baekhyun koşup onu kollarının arasına aldı. ''Kardeşim!'' Derken sesi titriyordu. Onun öldüğünü sanmıştı. Onun bunu sağlam atlatabileceğine inanmamıştı.
Oysa şu anda kollarındaki beden oldukça sağlıklı bir kurttu.
Onu serbest bıraktığında kardeşi siyah gözlerini dikmiş neler olduğunu anlamak için bakıyordu. Aklı karışmış gibi görünüyordu. Daha sonra gözleri ona sulu sulu bakan diğer siyah gözleri buldu. Mühürlü olduğu kişi... Eşi...
Kyungsoo kollarını ona uzattı.
İki çıplak beden birbirini kucakladı.
Mühür kırılmış dönüşüm tamamlanmıştı.
Kurt Diyarı'nın artık çok güçlü iki deltası vardı. Onlar için belki de en iyi zamandı. Tüm canlıları korkutabilecek bir güçtü bu. Kurtlar zamanın en güçlü ve en yıkılmaz klanları idi.
Chanyeol oturmuş hala olanları düşünüyordu. Çok şaşkındı. Kyungsoo, onun biricik küçük dostu neredeyse kendisi kadar olmuştu. Hatta kendisinden bile iri sayılırdı. Jongin'i tarif etmeye bile gerek duymuyordu.
İkiside odalarında dinleniyordu. Abygail herkese şifalı çay yapmış ve odalarında dinlenmelerini söylemişti.
Üst üste çok fazla şey yaşıyordu ve artık yetişmekte oldukça zorlanıyordu.
Kyungsoo ve Jongin'in iyi olması mutlu olmasına yetiyordu.
Çok fazla düşünmek istemiyordu. Kendini yorgun hissediyordu. Biraz uyumak istiyordu. Uyandığında Jongin ve Kyungsoo'yu görmeye gidecekti.
***
Kısa oldu ama devamı erken gelecek. Yani umarım.