Chanyeol hala Abygail'in nasıl Orman Cadısı olduğunu anlayamıyordu. Manevi annesinin bir cadı olduğunu bilmek ürkütücüydü. Üstelik normal bir cadı bile değildi. Az çok efsanelerden bildiği kadarıyla Orman Cadısı ünvanını almak için ancak diğer cadıların kontrolünü ele geçirmek gerekiyordu. Yani Abygail diğer cadıların kraliçesi oluyordu. (Y.N:Hayır cadıların kraliçesi benim , Aby sadece bir dublör hndsjksd)
Hala olayın etkisindeydi. Düğün törenlerini gerçekleştiren oydu. Bundan zerre haberi yoktu. Baekhyun ona bu konu hakkında bir şey söylememişti. Şimdi ise Alfa olan gelen konukların tebriklerini kabul ederken o Orman Cadısıyla birbirlerine bakıyorlardı.
Chanyeol rahatsızca yerinde kıpırdandı. ''Bana neden bundan bahsetmedin hiç?'' Diye sordu. Sesi oldukça rahatsız olmuş gibiydi. Orman Cadısı gülümsedi ve onun yumuşak saçlarını okşadı. ''Söyleseydim benden korkardın diye düşündüm. Üstelik seninle birlikteyken gerçek bir insan, bir anne gibi hissettim ve bunun bozulmasını istemedim.'' Şefkatli sesi duyduğunda Chanyeol omuz silkti. ''Seni yargılamazdım ve olduğu gibi sevmeye, annem gibi görmeye devam ederdim.''
''Biliyorum. Sen çok güzel bir kalpli bir çocuksun. Tüm bunlardan uzak durmanı istedim.''
Chanyeol kıkırdadı. Sinirleri bozulmuş gibiydi. ''Uzak durmak mı? Ben şu an da bir Alfayla evliyim. En uzak kalmış halim bu sanırım.'' Gerçekten uzaktan bakıldığında komik bir durum olmalıydı ki Abygail' de ona katıldı. ''Senin kaderin de vardı oğlum. Ben olmasaydım hatta anne ve baban hala hayatta olmuş olsaydı bile sen yine de onun eşi olurdun.
Ben bir cadıyım. Kimine göre olağan üstü, kimine göre şeytanın uşağı, kimine göre ise kötülüğün temsilcisi, ben bir cadıyım ama her şeyden önce yaramaz bir çocuğun annesiyim. Onu ben doğurmadım belki ama eğer benim doğurduğum bir çocuk olsaydı bile onu ancak bu kadar sevebilirdim.
O çocuğun her şeyini bilirim, nasıl yemek yediğini, nasıl uyuduğunu, hasta olduğunda ne kadar mızmız olduğunu, her şeyi bilirim. Ama en çok onun kalbini bilirim. Onun kalbi çok güzel ve tertemiz. Benim de iyi olmamı sağlayan bu olsa gerek. Beni insan gibi hissettiren bu olsa gerek.''
Yaşlı kadın bu sefer onun yüzünü avucunun içine aldı. Chanyeol'un yumuşak cildine karşın onun avuçları sert ve nasırlıydı. ''Sen benim oğlumsun Chanyeol, bunu aklından çıkarma ve ileride başına ne gelirse gelsin kalbini karartma. Biliyorum ki yaşadıkların çok zor olacak. Çünkü bir Alfayla evli olmak kurtlar için bile zor iken insan olan sen buna mecbur bırakıldın. Umutsuzluğa kapılma çünkü o sana değer veriyor. Senin sevgin kadar derin değil belki ama unutma Chanyeol bir Alfa bir kere sever ve onun için ölür. O seni sevecek. Çok sevecek.
Her şeye hazırlıklı ol benim güzel oğlum.''
Chanyeol bir saniye daha düşünmeden yaşlı kadına sarıldı. Onun ne olduğu önemli değildi. Evet ona kızmıştı çünkü ne olduğunu saklaması onu kırmıştı. Ama şimdi iyiydi Chanyeol. Dünyada en sevdiği insan hala yanında nefes alıyordu. Bu onun için diğer her şeyden daha önemliydi. Üstelik o evlilik törenine bile katılabilmişti.
''Bunları sana daha önce anlatmadığım ve seni ruhsuz bir şekilde yolcu ettiğim için üzgünüm. Sanırım yaşlı kadın olmak gün geçtikçe daha da zor oluyor. Yine de sana bunları söyleyebildiğim için mutluyum.''
''Ben de mutluyum, bunca zaman beni bir kurbağaya çevirmediğin için.'' Chanyeol kıkırdayarak söyledi. Keyfi yerine gelmişti.
Yaşlı kadın gür bir kahkaha attı ve ''Seni bundan sonra kurbağaya çevirmeyeceğimin bir garantisi yok.'' dedi.