Akşam yemeği oldukça eğlenceli geçmişti. Masada sadece Kyungsoo, Jongin,Baekhyun ve Chanyeol vardı. Oldukça az kişi olmalarına rağmen Kyungsoo bir ordu kadar gürültü çıkarabilme kapasitesine sahipti.
Bir dakika olsun susmadan sorular soruyor, ve tüm ilginin odağı olmayı başarıyordu. Chanyeol ise sık sık yerinden kalkıp onun tombul yanakları sıktırmak isterken buluyordu kendini.
''Ben Baekhyun amcamın gelini yeni arkaadaşım Chanyeol'un kucağında yemek yemek istiyorum!'' Kyungsoo birden söyleyince, Jongin ağzını açıp itiraz etmek istemişti lakin Kyungsoo'un bu fikri Chanyeol hoşuna gitmişti. Kendini ona çok yakın hissediyordu. İçinden onun gibi bir oğlunun olmasını diliyordu. Yaramaz olsa bile çok tatlıydı. Üstelik bıkmadan taktığı uzun lakabı söylemesi Chanyeol'u sevgi krizlerine sokuyordu.
''Koş bakalım!'' Chanyeol kollarını açıp onu çağırdı.
Kyungsoo kendisine göre çok daha büyük olan sandalyeden Jongin sayesinde inip, Chanyeol'un üzerine tırmandı. ''Sen biraz fazla uzunsun. Acaba bende büyünce bu kadar uzun olabilir miyim? O zaman Nini'yi kucağımda gezdirebilirim değil mi Baekhyun amcamın gelini yeni arkadaşım Chanyeol?''
Jongin öksürmeye başladığında Baekhyun ona su uzattı. Kyungsoo böyle şeyleri nereden öğreniyordu Tanrı aşkına?
Chanyeol ise kıkırkdamıştı. ''Neden Nini'yi kucağında gezdirmek istiyorsun bakalım?'' Diye sordu. Niyeti Yanakları kızaran esmer olanı birazcık daha utandırmak olmalıydı.
Kyungsoo şekilli dudaklarını büzüp ''Çünkü ben sık sık kendimi yaralıyorum, o da ben daha çok yorulmayayım diye beni kucağında taşıyor. Eğer bende büyür ve güçlü olursam Nini yorulmasın diye kucağımda gezdirebilirim. Nini uyurken denedim ama kollarım yetmedi.'' Küçük olan bunları söylerken kendi kısa ve tombul kollarını gösteriyordu.
Chanyeol, o anda Jongin'in küçük çocuğa nasıl baktığını görmüştü. Dünyada her şeyi oymuş gibiydi bu bakış. Onun için her şeyden vaz geçmeye hazır olduğunu gördü. Jongin'in gözlerinde gördüğü sevgi onun bir parça korkmasına neden olmuştu. Çünkü çok büyüktü. Her hangibi şeyle boy ölçüşemeyecek kadar büyüktü. Bunu onun gözlerine bakarak kolayca anlayabilirdiniz.
Kyungsoo tatlının sonuna doğru esnemeye başlayınca Jongin müsade isteyip onu odasına götürmüştü. Chanyeol ve Baekhyun ise masada tek kalmışlardı. Yanyana otururlarken, birbirlerinin ne düşündüklerinden bir haberdiler.
''Jongin ve Kyungsoo nasıl bir birlerine mühürlendi?'' Chanyeol aklında ki soruyu sorduğunda biraz olsun rahatlamıştı.
Baekhyun bunu bekliyor olmalıydı ki, rahatlığını hiç bozmadan şarabından bir yudum aldı ve konuşmaya başladı. ''Jongin bir delta kurt adam. Daha önce duymadığına eminim. O oldukça nadir bir türdür. Sadece 200 yılda bir dünya ya gelirler. Çok hızlıdırlar. Tahmin edebileceğinden çok daha hızlıdır. Tabi büyümesi de ona göre çok hızlı.
Kyungsoo doğduğunda Jongin sadece dört yaşındaydı. Fakat çoktan sekiz yaşında ki bir kurt bünyesine sahipti. Kyungsoo ailesini kaybettiğinde sadece bir günlüktü. Onu Jongin bulup getirdi. Onu nasıl bulduğunu bilmiyorum. Bana söylediği sadece onu yıkık dökük bir evde tek başına ağlarken bulduğu.
Zavallı çocuk ilk önce korkmuş onu kucağına almaktan. Ama daha sonra bana dediği şey neydi biliyor musun? '' Baekhyun gülümseyerek, Chanyeol'a baktı. Onun ne kadar çok etkilendiğini görebiliyordu.
''Bana dedi ki 'Onun gözlerinde kendisini ve geleceğini gördüğünü söyledi. Ona zarar vermeyeceğini bu şekilde anlamış. Kyungsoo bunu ona gözleriyle anlatmış.
Normalde Kurtlar on beş yaşına kadar kimseyle eş olamaz ve mühürlenemez. Jongin bir delta olduğu için bu önemli değil. Fakat önemli olan Kyungsoo'nun da bir delta olması.''
Chanyeol bu kadar bilgi yüzünden kafası karışmıştı. Anlamakta güçlü çekiyordu. Küçükken kurt adamlara ilgisi olduğu için onlar hakkında bir çok şey öğrenmek istiyordu. Şimdi ise onları çözemiyordu. Üstelik onlarla bir aradayken. ''Delta kurtlar hızlı büyüyor ise neden Kyungsoo, Jongin gibi hızlı büyemedi. O şuanda en fazla dört yaşında görünüyor.''
Baekhyun onun kafasının karıştığının farkındaydı. Ama Chanyeol'un sorduğu sorunun cevabını kendide merak ediyordu. Kyungsoo'nun bir delta olduğuna emindi. Lakin Küçük çocuk normal kurt yavruları gibi büyümeye devam ediyordu. Üstelik yaşıtlarından daha kısaydı. Kurt çocukları çok daha yapılı ve iri olurdu. Lakin Kyungsoo bir insan çocuğu kadar sıska ve çelimsizdi. ''Bunu bende bilmiyorum. Bu konuyu araştımaya devam ediyoruz. Onun bir delta olduğuna eminim çünkü mührü var. Onun dışında bir şey olmasa bile o mühür en güçlü kanıt. Öte yandan Kyungsoo'nun ailesinin avcılar tarafından öldürüldünü düşünüyoruz. Bununla bir bağlantısı olabilir. Yine de bu anlattıklarımı sadece sen bil. Bunlar öyle herkesin öğrenebileceği şeyler değil. Jongin ve Kyungsoo'nun delta olduğunu gizli tutmamız gerekiyor. '' Baekhyun onu uyardı. Aslında şu an da sadece Chanyeol'u deniyordu. Ona güvenip güvenmemesi gerektiğine karar vermeye çalışıyordu. Elbette Kyungsoo ve Jongin hakkında söyledikleri sonuna kadar doğruydu. O ikisi gizli kalmalıydı. Lakin açığa çıktıklarında da bununla başa çıkabilirdi alfa olan. Bu yüzden sadece Chanyeol'u denemek istemişti. Her ne kadar bunu istemese bile tebasına bir yabancı alıyordu. Üstelik eşi olarak. Bunun anlamı çok büyüktü.
Chanyeol duyduklarının ağırlığı altında ezilmişti. Bir yandan Kyungsoo için çok üzülmüştü. Küçücük bedenine rağmen kim bilir daha neler yaşamıştı. Yine de onunla ilgili eksik bir şeyler varmış gibi geliyordu. Baekhyun'un ona anlatmadığı birşeyler olduğundan şüpheleniyordu. Elbette bu kadarını bile anlattığına mutluydu lakin yine de hikayenin tamamını merak ediyordu. Şimdilik kurcalamamaya kara verdi. Beyaz saçlı olanın günün birinde ona her şeyi anlatacağına inancı vardı.
***
Chanyeol odasından gökyüzünü izliyordu. Bu gece dolunay vardı. Ama uluyan kurtlar yoktu. Ne yani bu da mı şehir efsanesiydi? Okuduğu bir çok kitapta kurtların dolunay zamanlarında kendilerini kontrol edemediklerini ve etrafa zarar verdiklerini okumuştu. Ama saçma bir şekilde ortalık oldukça sakindi.
Aklında hala bu gün konuşulanlar vardı. Baekhyun'a güveniyordu ama bir şeylerin gizli tutulması hoşuna gitmiyordu bir türlü. Beyaz saçlı olanın ona her şeyi anlatmasını dilerdi. Ona güveniyordu ve ne yaparsa yapsın bu güvenin kırılacağını sanmıyordu. Zira Alfa olanın yaptığı her şeyin bir nedeni varmış gibi geliyordu. Chanyeol onu oldukça havalı bulduğunu itiraf etmeliydi. Yemek yerken, gülümserken, Kyungsoo'yla ilgilenirken ve ya yürürken. Aslında Chanyeol onu en çok yürürken beğeniyordu. Adımları bir birini zarif bir şekilde takip ediyor, geniş omuzları mağrur şekilde ileriye bakıyor, mavi gözleri ise keskin bakışlarını koruyordu. Chanyeol, aniden kalbinin hızlanmaya başladığını hissetti. Yine oluyordu. Bundan nasıl kurtulabileceği hakkında bir fikri yoktu. Kalbi kendisinin izni olmadan bu kadar çok çarpmamalıydı. Abygail'i gördüğü zaman bunu ona soracaktı. Ne olduğunu anlamadığı bu hissi soracaktı.
Biraz daha gökyüzünü izledikten sonra uyumaya karar verdi. Bu gün yorucu bir gündü. Hala yeni hayatına adapte olmaya çalışıyordu. Yeni hayatı eskisine göre o kadar çok farklıydı ki bir an da alışamayacağını biliyor ve bu yüzden bol bol dinlenmesi gerektiğine inanıyordu. Üstelik Baekhyun ile evlilik olayını hiç dile getirmemişlerdi. Chanyeol kurtların nasıl evlendiğini bilmiyordu. Bunu yarın onunla konuşmak için aklına not etti. Onunla evlilik hakkında konuşmayı düşünmek yine kalbinin rotasının şaşmasına neden oldu. Genç çocuk göğsünü sıkı sıkıya tuttu. Gözleri dalıp giderken yeni günün , bir öncekisinden çok daha iyi olması için dua etti.
Devam edecek...