Bölüm şarkısı; Birdy-Wings
Çakıl
Eve erken gitmemek için her gün, geç saatlere kadar çalıştığım ofiste bugün duramamış, kendimi dışarı atmıştım.
Aras'la oturup sohbet edebileceğimiz sessiz bir yer ararken, küçük barların olduğu sokağa yöneldim. Bu sokakta yürümek İstanbul'da sevdiğim nadir şeylerden biriydi. Şehrin tüm ışıltısına, hareketine inat, bu sokak, tarihin tozlu sayfalarından fırlamış gibiydi benim için.
Diğer yerlere göre daha sessiz görünen barlardan birine yöneldim istemsizce. Güzel bir melodi kulaklarıma dolduğunda gülümsedim ve loş ışığın aydınlattığı bara göz attım. Çalışanlardan biri yanıma gelip, beni, bara yakın bir masaya yönlendirdi.
Aras... Şu dünyadaki en yakın dostumdu. Ailemden habersiz ODTÜ Fizik bölümünü yazıp, kazandığımda Ankara'da yeni bir hayata başlamıştım. Annem benimle iki yıl konuşmamıştı. Babamsa beni açta açıkta bırakmayacak kadar para gönderip, iletişim kurma çabasına hiç girmemişti.
Ailem bile yanımda olmazken, daha üniversitenin ilk gününden Aras hayatıma girmişti ve beni o zamandan beri yalnız bırakmamıştı.
Kapıdan içeri girdiğini gördüğüm an yerimden kalktım ve boynuna atladım.
"Çakıl yavaş, kısmetimi kapatıyorsun." dedi bana sarılmaya devam ederek.
"Yesinler kısmetini."
İkimiz de bira isteyip havadan sudan konuşmaya başladık. Onunla sohbet etmeyi severdim. Hatta sohbet etmeyi sevdiğim tek insandı sanırım.
Ankara'dan, üniversiteden, fizikten ve Aras'ın beğendiği kızlardan konuştuktan sonra, masada sessizlik oldu. Yüzümü dikkatlice incelemeye başladığında gözlerimi kaçırdım ve biramdan büyük bir yudum aldım.
"Anlat." dedi kısaca.
"Ne?"
"Ne olduğunu anlat Çakıl."
"Ne olmuş ki?" dedim telaşla.
"Ne zamandan beri benden bir şey saklamaya başladın?" deyince o an tüm enerjim çekilmiş gibi hissettim.
"Yurtdışına doktoraya başvurdum." dedim bir anda.
"Sonunda." dedi gülümseyerek. "Peki sen niye bu kadar mutsuzsun?"
"Mutsuz değilim ki."
"Gözlerin öyle demiyor ama dokunsam ağlayacak gibisin."
Tamam, haklıydı. Gene beni iki dakikada çözmüştü.
"Yoruldum." dedim tüm kalkanlarımı indirerek. Gülümseme çabamı da bir kenara fırlattım.
"Neyden?"
"Evden, bu şehirden, her şeyden..."
"Gene naptı sizinkiler?"
"Her zamanki gibi işte. Kendi evimde, kendimi yabancı gibi hissediyorum. Ait olmadığım bir yerdeymişim gibi."
"O evde yaşamak zorunda değilsin, biliyorsun."
"Zorundayım. Labdan aldığım para bana anca yetiyor zaten ev kirası verecek durumda değilim."
"Doktora işine ne diyorlar?"
"Haberleri yok. Olmaması daha iyi."
Yükseğimin bitmesine bir sene kalmıştı. Bir sene daha dayanabilirsem beni güzel bir hayat bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SIFIR
Science FictionBir ve sıfır... Tüm dünyayı kontrol eden iki sayı... Günümüzden 200 yıl sonra, İstanbul'da, tüm hayatları bu iki sayı yüzünden değişen iki genç insan... Doğu ve Çakıl...