12.Bölüm

60 16 0
                                    

Doğu

Kapı yavaşça açıldı ve içeriye beyaz önlüklü orta yaşlı biri girdi.

"Bir yere mi gidiyordunuz Doğu Bey?"

Odaya giren adama baktım kaşlarımı kaldırarak. Az önce koridorda konuşan o muydu?

"Hava almaya çıkıyordum." dedim alayla. "Malum, bir aydır yat yat, her yerim tutulmuş."

Doktor, gözündeki gözlüğü düzeltip güldü kendi kendine.

"Önce bir muayenenizi yapalım isterseniz."

"Çıkmak istiyorum." dedim telaşla.

Neden böyle hissettiğimi anlamıyordum. Yapmak istediğim tek bir şey vardı. Gitmem lazımdı. Ne yaparsam yapayım içimdeki bu hisse engel olamıyordum.

"İyi olduğuna karar verirsek çıkacaksınız zaten."

"İyiyim ben."

Kalbim ne diye bu kadar hızlı atıyordu anlam veremiyordum. Gitmeliydim.

O sırada kapı açıldı ve içeri genç bir hemşire girdi. Ve Eren ilk defa telefonundan kafasını kaldırdı.

"İşlemleri tamamlamadan çıkamazsınız Doğu Bey." dedi, doktor gülümsemeye çalışarak.

Bıkkınlıkla tuttuğum nefesi verdim.

"Şöyle oturun." dedi yatağı göstererek.

Semih, kaşlarını çatmış bir şekilde bizi izliyordu, Erense kilitlenmiş bir şekilde hemşireyi...

Doktorun gösterdiği yere oturdum istemsizce. Buradan çıkmam için şu aptal işlemlerin bitmesi gerekiyordu sanırsam.

Elindeki soğuk stetoskopla kalbimi dinledi önce. Ne olduğunu anlamadığım birkaç işlem daha yaptı.

"Hemşire hanım?" dedi yanımızdaki hemşireye dönerek. "Doğu Bey'den kan alır mısınız?"

"Tabi." dedi kadın gülümseyerek.

Özel hastanede çalışan herkes mutluydu herhalde. Sürekli gülümsemelerinin başka bir sebebi olamazdı.

"Kan almasak?" dedim çekinerek. İğnelerden pek hoşlanmazdım çocukluğumdan beri.

"Benden alabilirsiniz." diye atladı Eren. Hatta ayağa kalkıp, gömleğinin kolunu kıvırdı ve kolunu uzattı hemşireye.

Hemşire tip tip, Eren'e bakınca, Semih bir tane daha geçirdi Eren'in kafasına. Çocuk salak değilse bile bizim yüzümüzden olacaktı bu gidişle.

"Otur yerine." dedi Semih sinirle.

Eren de yaramaz bir çocuk edasıyla yüzünü astı ve yerine oturdu.

"Kan almak zorunlu mu?" dedim istemsizce.

Doktor başıyla onaylayınca kolumu uzattım çekinerek. Hemşire, bir bantla kolumun üst tarafını sıktı. Üstümde tişört olmadığını, hemşire bana sırıtana kadar fark etmemiştim sanırım.

Elinde iğneyle yaklaştığında, yanımda dikilen Semih'in koluna sarıldım birden. İğneyi görmemek için gözlerimi kapattım.

"Hay Allahım." dedi sinirle. Bana öfkeyle baksa da gram umurumda olmamıştı o an. İğnenin acısını hissetmemek için Semih'in kolunu daha da sıktım.

"Doğu." dedi dişlerinin arasından. "Dua et yeni uyandın. Mutluluktan ölmesem o iğneyi alır başka bir yerine saplardım."

"Terbiyesiz." dedim alayla. "Mutluluktan ölmüş halin bu mu cidden?"

BİR SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin