Doğu
Uyuyamıyordum.
Ama bunun sebebi yaşadığım inanması güç olaylar, iş yerimin tuzla buz olması, kaçırılmam ya da Çakıl'ın başkasıyla nişanlanması değildi.
Aslında düşününce, uyuyamamak için tonla sebebim varmış.
"Doğu?"
Ama tabiki, hayat bazen size daha basit nedenler sunardı. Eren gibi.
"Ne var Allah'ın cezası, ne var?" dedim sinirle. Kaç saattir saçma sapan konulardan konuşup beni uyutmamıştı. Başlarda onunla insan gibi sohbet etmeye çalışsam da bir yere kadardı. Sonuçta ben de insandım.
"Çok kabasın." dedi sitemle.
"Uyu artık Eren."
Odamı Semih'e veren aklıma sıçayım.
"Uykum yok."
"Peki, bundan bana ne?"
"Kırıcı oluyorsun ama."
Sinirle yatağımda dönüp gözlerimi karanlık odadaki tavana diktim.
"Kırılsan susardın belki." dedim dişlerimin arasından.
Kısa bir sessizlik olduğunda gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Öyle yorgundum ki... Üç gün uyusam yine de dinlenemezdim sanırım.
Tam bilincim kapanmak üzereydi ki şarkı söyleyen iğrenç bir ses yüzünden gözlerimi aniden açtım.
"Oğlum kapasana şu çeneni." dedim kafamın altındaki yastığı alıp ona fırlatarak. Gerçi yastık hafif kalırdı, koltuğu falan atmam gerekirdi.
"Yavaş be." diye inledi acıyla.
"Lan gerizekalı! Birazdan sabah olacak. Senin yüzünden gram uyuyamadım. Bilerek mi yapıyorsun?"
"Hakikaten sabah olduğunu nasıl anlıyorsun sen bu evde?" dedi şaşkınlıkla. Dediklerimden hiçbirini takmayıp böyle bir soru sorması tam Erenlik bir hareketti sanırım.
"Ne?"
"Evine diyorum gün ışığı girmiyor da. Karanlık mağara gibi yemin ediyorum. Elektrik faturası da çok geliyordur sana."
"Eren! Kapa çeneni ve yastığımı geri getir."
"Kalk kendin al Doğucum. Babanın uşağı var mı?" dedi alayla.
Sakinim.
İnsan arkadaşını dövmez değil mi? Yani, dövmemem gerekir sanırım.
"Daha bugün, senin yüzünden kaçırıldığım kısmını henüz unutmadım Eren. Bence şansını çok zorlama. Yoksa seni bir güzel dövüp aynı zamanda, ebenden başlayarak tüm sülalene küfür edecek kadar sinirliyim."
Eren yerinden kalkıp yastığı bana getirdi ve koşar adım koltuğuna döndü.
"Sakin ol şampiyon. Seni kurtardığım kısmını unutuyorsun ama."
"Sen olmasan kurtarılmama da gerek kalmazdı değil mi Eren?"
Eren hafifçe güldü.
"Ben olmasam hayatınız çok sıkıcı olurdu."
"Kapa çeneni Eren. Uyumak istiyorum. Yoksa yemin ediyorum seni kapıdan dışarı atarım. Ama emin ol pencerem olsa oradan atmayı tercih ederdim." dedim ve yastığı kafamın üzerine koydum. Tabi Eren'in sesine ne kadar yalıtım sağlardı o ayrı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR SIFIR
Science FictionBir ve sıfır... Tüm dünyayı kontrol eden iki sayı... Günümüzden 200 yıl sonra, İstanbul'da, tüm hayatları bu iki sayı yüzünden değişen iki genç insan... Doğu ve Çakıl...