24.Bölüm

60 5 0
                                    

Çakıl

Bugün evden çıkmayıp, bütün gün evde en sevdiğim filmleri izleyebilirdim. Ya da şu çalışmayı sürekli ertelediğim yaklaşan finallerim için ufak bir ders çalışma girişiminde bulunabilirdim.

Ya da en başa dönecek olursak Nil'le beraber o bara hiç gitmeyip sıcak yatağımda düşüncelerimle savaşmayı tercih edebilirdim. Ki, etmeliydim de...

Geçmişe takılı biri olarak yaşadığımın farkındaydım, hatta pişman olduğum anları hatırlayıp hatırlayıp kendime acı çektirmek gibi bir huyum olduğunu da biliyorum ama şu anda benim, bu şekilde, burada olmamı sağlayan tercihler dizisi en sağlam pişmanlıklarım arasına girerdi.

Bu Doğu denilen adamla neden tanıştım, hayatıma nasıl girdi ve ben ona yardım etmeyi hangi akla hizmet kabul ettim bilmiyordum ama bu herifin normal olmadığı her hareketinden belliydi.

Yine ne söylediğini anlamadığım bir diyalog yaşamaya başlamıştık ve ofiste bayıldığı günkü gibi teni kireç gibi bembeyaz olmuştu.

"Doğu? Neler oluyor?"

Ah, hayır... Yine mi o krizlerinden birini geçiriyordu? Bir doktora falan gitmesi gerektiğinin farkında değil miydi Allah aşkına?

Tam bakışlarımı Doğu'ya çevirmiştim ki araba çat diye durdu. Yavaşlamanın etkisiyle ikimiz de aniden öne savrulduk.

"Siktir! Noldu bu arabaya?"

Bir bu eksikti! Dağ başında, tuhaf tuhaf davranan bu herifle yalnız kalamazdım. Ona bir şey olsa ne bok yiyecektim Allah aşkına? Gördüğüm ilkyardım derslerini canlı birinin üzerinde uygulamamıştım ki hiç.

Çalış hadi... Lütfen çalış...

Lütfen...

Kontağı kaçıncı kere çevirdiğimi bilmiyordum. Tek hissettiğim ellerimin sakin kalmaya çalıştıkça daha fazla titremeye başlamasıydı.

"Nefes alamıyorum..." diye mırıldandı.

Doğu'nun sesi iyice paniklememe neden oldu. Vücudumu tarif edemediğim bir korku dalgası kapladı. Kendimi tam olarak bir dejavu anının ortasında gibi hissediyordum.

"Doğu?"

Ah... Bu işe hiç bulaşmamalıydım... Yoksa bu gidişle bu adam benim yanımda ölecekti.

Ve kendisini daha fazla taşıyamadı, bilinci kapandı ve kafasını hızla arabanın ön tarafına çarptı.

Panikle ağzımdan ufak bir çığlık koptu.

"Doğu!"

Titreyen parmaklarımı kontrol etmeye çalışarak telefonumu çıkardım. Aras'ı aramalıydım. Onu ararsam mutlaka gelip yardım ederdi.

Tam Aras'ı aramak için telefon ekranına basmıştım ki...

Şarjı bitmişti...

"Bir bu eksikti!" diye bağırdım direksiyona vurarak.

Hiçbir işe yaramayan telefonumu sinirle cebime sokuşturdum. Doğu'yla ilgilenmeliydim. Kafasını öyle sert bir şekilde çarpmıştı ki beni bile yerimden sıçratmıştı.

"Doğu?" dedim beni duymasını umut ederek. Ama böyle bir şey mümkün değildi sanırım.

Onu sarsmamaya çalışarak başını, çarptığı yerden hafifçe kaldırdım.

Başı kanıyordu!

Gerçekten, daha başıma gelmeyen ne kalmıştı merak ediyordum.

Başını koltuğa yavaşça yasladım ve cebimden çıkardığım peçeteyle alnındaki kanı silmeye çalıştım. Ama yara, dokundukça ince ince kanamaya devam ediyordu ve ben de bir yerden sonra pes etmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin