7.Bölüm

102 23 1
                                    


Çakıl

Telaşla Aras'ın yanına vardığımda, şaşkınlıktan dudaklarım aralanmış bir şekilde ona bakakaldım.

"Noldu sana? Kim yaptı bunu?"

"Sokak serserileri işte boşver. Sen ne yapıyorsun burada?" deyip gülümsemeye çalıştı.

"Ceketini getirdim..." dedim, elimdeki ceketi göstererek. "Polise haber vermedin mi?"

"Hiç uğraşacak halim yoktu."

"Oğlum sen dövüş kurslarına falan gitmemiş miydin? Nasıl dayak yedin bu kadar?"

Bakışlarını bana çevirdi ve yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti.

"Sen bir de karşı tarafı gör."

"Düşünmek bile istemiyorum." dedim yüzümü buruşturarak. Aras bu haldeyse, karşı taraf ölmeye epey yaklaşmış olmalıydı.

...

Ofiste yaklaşık beş saat boyunca, hocamın bana söylediği konuyla ilgili araştırma yapmıştım. Nanorobotların, ilaçların yan etkisini yok etme konusu üzerinde çalışıyorduk ve bunu gerçekleştirebilirsek sağlıklı hücrelerin zarar görmesini engelleyebilecektik.

Bu projenin gerçekleşmesi demek bana yurtdışı kapısının açılması demekti.

Yurtdışı kapısının açılması demek de bu evden kurtulmam demekti.

Buradan kaçma planlarımı bölen ise telefon sesi olmuştu.

"Eve gel." dedi annem. İnsan bir merhaba der, nasılsın der.

"Çalışıyorum."

"Misafir gelecek. O yüzden sen de geliyorsun."

"Banane misafirden."

"Çakıl! Eve geliyorsun, yoksa işyerine gelir, seni bizzat alırım." deyip telefonu suratıma kapattı.

Teşekkürler evren.

Bana bir yurtdışı hayali kurdurmayıp, tüm hevesimi kursağımda bıraktığın için sonsuz teşekkürler.

...

Eve vardığımda büyük bir yorgunlukla salondaki koltuklardan birine oturup televizyonu açtım. Hala tam olarak uykumu alamamıştım ve başım ağrıyordu.

Televizyonda iklim sorunlarından bahseden bir kanalda durdum. Dünyadaki kullanılabilir su kaynaklarının hızla tükendiğini, biz insanları çok zor günler beklediğini söylüyordu. Ayrıca değişen iklim de dünyanın düzenini bir hayli bozmuştu.

Zaten tüm bunların etkisi gözle görülür bir şekilde yaşantımızdaydı. Kasım ayındaydık ama hava yirmi beş derecenin üzerindeydi ve en son yağmur geçen kış yağmıştı.

"Kapat şunu. İçim kararıyor."

Başımda dikilen anneme öyle ifadesiz baktım ki, sanırım ona karşı buzdan bir maskem vardı.

"Ciddi misin sen?"

Beni takmayıp, kumandaya uzandı ve televizyonu kapattı. Yaşadığı dünyaya bu kadar duyarsız biri olmayı nasıl başarıyordu Allah aşkına?

"Git de sana geçen gün aldığım elbiseyi giy." dedi düz bir sesle.

"Sebep?"

"Misafir geliyor dedim ya."

BİR SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin