11.Bölüm

77 18 1
                                    

1 ay sonra

Çakıl

Kahverengi, düz bir kapı... Anahtar deliğinin yanında uzanan, uzun metal parçası...

Kapının tam ortasında italik harflerle yazılmış olan yazı...

Şebnem & Ertan Eroğlu

Gene yaşadığım buraya ait olmama hissi...

"Ne kadar daha kapıyla bakışacaksın?"

Aras'ın sorusunu duymamla, düşüncelerimden hızlı bir kopuş yaşadım. Telaşla ona çevirdim başımı.

"Hı?"

"Zile basmaya düşünüyor musun?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Gözlerim istemsizce siyah takım elbisesine takıldı. Gömleği ve kravatı bile siyahken, bakışlarımı kendi üzerime çevirdim istemsizce. Siyah, düz bir elbise ve siyah topuklu ayakkabılar...

Bu şekilde olsa olsa cenazeye giderdik biz.

"Anahtarım var." dedim, siyah küçük çantamda anahtarı aramaya çalışırken.

"Çakıl?" dedi kolumdan tutarak. "Bak istemiyorsan hala gidebiliriz buradan."

Bir an 'hadi gidelim' demek istesem de kendimi tuttum.

"Kardeşini davet etmeyi unuttuk." dedim birden.

"Eminim, Nil bu aşk dolu nişanı kaçırdığı için çok üzülür." dedi gözlerini devirerek.

"Öyle deme. Gene de davet etmek gerekirdi."

"Ciddi misin Çakıl? Büyükanneni niye çağırmadın o zaman?"

"O başka." dedim kaşlarımı çatarak.

Ufak bir sessizlik oluştu aramızda. Anahtarı, kapı deliğine götürdüm. Ellerimin titremesine anlam veremesem de birkaç denemeden sonra kapıyı açmayı başarmıştım.

Kapı açılmıştı fakat gördüğüm manzara karşısında yerimde çakılı kalmıştım.

Annem gene abartmıştı.

Geniş salondaki tüm eşyalar kaldırılmış, yerine ufak tefek masalar konmuştu. Gelen misafirlere ikram yapan garsonlar etrafta dört dönüyordu. Ve her yer anlamsız süslerle donatılmıştı.

"Geçsene kızım içeri."

Salonu incelemem, odağıma giren annemin gösterişli kıyafeti yüzünden bozulmuştu.

"Gene mi siyah?" dedi, sitem dolu bir sesle.

"Sana da merhaba."

Annemin gözleri, yanımda dikilen Aras'ı buldu. Ankara'da gördüğü ilk günden beri sevmezdi zaten onu. Yapay bir şekilde gülümseyip salona, çok değerli misafirlerinin yanına geçti.

Önümden geçen garsonun tepsisinden, bir beyaz şarap kaptım kendime. İçersem sakinleşirdim sanırım biraz.

"Gece, içmeden geçmez diyorsun." deyip bir şarap da Aras aldı kendine.

"Öyle diyorum."

Kadehini benimkine yaklaştırdı.

"Neye içiyoruz?"

Söylediği şeye oldukça sesli bir kahkaha attım. Sanki içilecek güzel bir şey varmış gibi...

"Tabiki bu şahane nişana." dedim alayla. Kadehlerimizi tokuşturduktan sonra tüm şarabı kafama diktim.

BİR SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin