Doğa
Dün gece otele geldiğimde telefonumun kapandığının farkında bile değildim. Dolayısıyla çalmayan alarmımı hesaba katarsak dün geceki bitik hâlimden sonra sabah uyuyakalmam beklenen bir şeydi. Sabah kapıda kızlar ve Barlas Bey'i görünce ufak çaplı bir şok geçirsem de sorgulamadan kendimi bir anda evde bulmuştum.
Burada olduğumu nereden öğrenmişti? Ayrıca resepsiyondaki kadın eşiniz ve çocuklarınız derken neyi kastediyordu?
Kafamda bir sürü cevapsız soru vardı ama bunları sormak için akşamı beklemem gerekiyordu. Kafamdaki düşünceleri bir kenara bırakmayı deneyerek kızların kahvaltılarını bitirmelerini
bekliyordum.
"Doğa neden kendin gelmedin?"
"Uyuyakalmışım kızlar."
"Seni aldığımız yerden önce başka bir yere daha gittik ama seni bulamadık."
"Nereye gittiniz?"
"Bilmiyorum. Babam seninle konuşup geleceğini söyledi ama seni bulamayınca geldi. Sonra zaten seni bulduk."
Eve gitmiş olabilecekleri ihtimali aklıma gelince babamla karşılaşmış olabilecekleri düşüncesi içimi kemirirken bozuntuya vermeden oturmaya devam ettim. Birazdan ilk iş olarak ablamı aramalıydım.
"Doğa senin çocuğun var mı?"
Dolunay'ın merakla sorduğu soru ile kendime gelirken cevap vermem çok uzun sürmedi.
"Hayır, kızlar ben evli değilim ki. Okuyorum."
"Peki, okula neden gitmiyorsun?" dediklerinde soruya nasıl cevap vereceğimi düşünürken arkamdan gelen ses ile kaşlarım ister istemez çatıldı.
"Selam millet! Beni özlediniz mi?"
"Amca!" diye koşturan kızların arkasından bakarken bu ukala adama beni bu durumdan kurtardığı için içimden teşekkür ettim.
"Nasılsınız güzeller?"
"İyiyiz, kahvaltı yapıyorduk. Babam her zamanki gibi erkenden işe gitti."
Barlas Bey'in kardeşi olduğunu öğrendiğim adam yanımıza gelince unuttuğum şeyi hatırlatmasıyla şaşırdım. Çapkınca sırıtan surat ifadesi ile "Pijama partisi benim bildiğim gece yapılıyordu," dedi.
"Kapı çalma gibi bir huyunuz yok sanırım!"
"Sesinizi duyunca geldim. Bahçeye gelirken de kapıyı çalmama gerek yoktur diye düşündüm. Bu arada resmî olarak tanışmadık, ben Ayaz. Pek benzerliğimiz olmasa da o huysuzun kardeşiyim."
Uzattığı eline göz ucuyla bakarken, "Doğa, kızların bakıcısı," dedim ve ayağa kalkıp masayı toparlamaya başladım.
"Fazla kabasın," dediğinde ona neden sürekli ters davrandığımı ben de bilmiyordum. Sanırım her şeyi dalgaya vurur gibi konuşması rahatsız ediciydi. Üstelik Barlas Bey'in imalı konuşması da bu adamla iletişim bile kurmamam gerekiyormuş gibi hissettiriyordu.
"Barlas Bey evde yok. Siz neden gelmiştiniz?"
"Kızları görmeye gelmiştim ama bak neyi unutmuşum... Senden izin almayı?"
Soru sorar gibi imalı olan cümlesinin ardından sıcak bastığını hissedebiliyordum. Biz konuşurken kızlar biraz ileride oynuyordu. Masadakileri toplayıp mutfağa götürdükten sonra üzerimi değiştim. Yapacak bir şeyim kalmayınca mecburen tekrar bahçeye doğru ilerledim. Kızlar koşarak yanıma gelirken ne olduğunu anlamamıştım.
"Amcam bizi lunaparka götürecekmiş gidebilir miyiz?"
"Lütfen!"
"Önce bir babanıza söyleyelim olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkizlere Bakıcı Aranıyor! |KİTAP OLDU
Romance"Bazen kendini bulmak için sevdiklerini kaybetmen gerekir." "Bazı günleri asla yaşamamış olmayı dilerken bazı günleri iyi ki de yaşamışım deriz ya işte güzelim o bahçe kapısından giren şaşkın bakışlı kızı gördüğüm anı her hatırladığımda iyi ki derke...