❄️0.5

148K 6.8K 269
                                    

Bakışları dudağımdaki yarayla yanağımdaki kızarıklık arasında gidip gelirken hemen arkamı dönüp hazırladığım kahvaltılıkları masaya taşımaya başladım. Bu kadar çabuk anlamış olamazdı.

"Ne oldu mu kim yaptı mı demeliyim?"

Beklemediğim soru ile donup kalmıştım. Uçuk yalanına annem bile inanmamışken onu inandıramazdım. Bir yere çarptım desem kendimi bu şekilde nasıl bir yere çarpabilirdim ki?

"Kişisel sorularla ilgili keskin çizgileriniz şu anda da geçerli olmalı."

"Kişisel sorunlarla ilgili keskin çizgim olabilir ama söz konusu bir kadına şiddet uygulanması ise bu kişisellikten çıkıyor. Abin falan olmadığına göre babanla mı bir sorun oldu? Ya da ne bileyim erkek arkadaşın?"

Söyledikleri ile şaşkınlığım gitgide artarken abimin olmadığını nereden bildiğini düşündüm.

"Siz nereden..."

"Seni araştırmamda bir sakınca olmadığını söylemiştin. Ben de ufak bir araştırma yaptım diyelim. Şimdi anlatır mısın yoksa onu da öğreneyim mi?"

"Bu kadar çabuk beklemiyordum açıkçası..."

"Seni rahatsız eden bir durum varsa en azından bunu benimle paylaşabilirsin. Çalışanımın başı dertte mi bilmeliyim sonuçta değil mi?"

"Aslında ben sizinle ma..."

Kendimde o cesareti bulup tam maaş konusunu açacakken konuşmamı tamamlayamadan kızlar "Baba!" diyerek odaya girmişlerdi. Gülümseyerek kızlarına kocaman sarılan bir baba karşımdaydı. İster istemez yanağıma giden elim ile gözlerim dolu dolu bu sahneyi gülümseyerek izledim.

"Akşama konuşuruz olur mu?" diyen Barlas Bey'e başımı sallamakla yetindim. Oysa olanlar hakkında tek kelime dahi etmek istemiyordum. Onlar babalarını işe gönderirken ben de dolan gözlerimi sildim ve durmadan ağlamayacağıma dair kendime söz verdim. Bugün kızlarla güzel bir şeyler yapmalıydım. Ben mutlu olmalıydım ki onları da mutlu etmeliydim. Kızlar kahvaltılarını bitirmelerine rağmen kimin daha çok yediğine dair kavga ederken pat diye konuşmaya başladım.

"Beni başta sevmemiş olabilirsiniz ama belki bana bir şans verirsiniz? Ben Doğa."

İkisi de bana biraz baktıktan sonra konuşmaya başlamaları ile gülümsedim.

"Ben Dolunay."

"Bende Duru."

"Sizi anlıyorum. Bakıcıları sevmiyor olabilirsiniz ya da babanızı paylaşmak istemiyor olabilirsiniz ama babanız çalışmak zorunda ve benimle günlerinizi geçireceğinize göre en azından eğlenceli geçmesine ne dersiniz?

"Eğlenceli?"

"Sizinle bir liste yapabiliriz herkes yapmak istediği şeyleri söyler ve her gün birlikte yaparız. Belki yazamayabilirsiniz o yüzden herkes yapmak istediklerini çizebilir."

"Tamam ben kâğıt ve boya kalemlerini getireyim."

İkisi de heyecanla masaya oturmuş resim çizerken ben de mutfağı toparladım ve dolaptaki olası durumlar için Barlas Bey'in yazdığı listeyi inceledim. Kızların resimlerinin bittiğini düşünerek yanlarına gittim. Önümde bir sürü kâğıt görünce öylece kalmıştım. Dolunay "Çok mu fazla olmuş Doğa?" diye sorarken hepimiz gülmeye başladık.

Şu ana kadar anladığım kadarıyla Duru'nun çabuk kabullenen sakin bir yapısı varken Dolunay daha açık sözlü ve istediğini söyleyen bir kızdı.

"Parka mı gitsek?"

"Hayır. Bahçede top oynayalım mı?"

İkisi bir yandan konuşurken ben de ortada kalmış sessizce izliyordum.

İkizlere Bakıcı Aranıyor! |KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin