Barlas
Kaç gündür hastanede olan Doğa'nın yanına her gece kimse yokken ve özellikle o uyurken gelmiştim. Onun dışında bu halde kızların beni görmesini istemediğimden en son evin önündeki çatışma günü onları alıp babamın yanına bırakmış onun dışında telefonla görüşmüştüm. Sonuçta orası daha güvenliydi ve onlarla ilgilenecek bir sürü çalışan vardı. Ne kadar özlesem de bu karmaşanın içine onları da çekmek istemiyordum.
Kerem'i bulmak için peşine düştüm ama işlerinin istediği gibi gitmediğini anlayınca topuklayıp yurt dışına falan kaçmış olmalıydı çünkü sormadığım adam, aramadığım delik kalmamıştı. Yorgunluktan gelip her gece Doğa'nın yanında uyuyordum ve sanırım onunla uyumaya alışmıştım. Ne hissettiğimi bilmiyordum bir yanım ona iyi davran her şey iyi olacak derken diğer yanım onu boş yere ümitlendirip yanlış anlamasını sağlama, kötülüğünü ona da bulaştırma diyordu. Altı üstü 2-3 hafta olmuştu tanışalı ama bu yaptığı fazla büyük bir şeydi. Kendini hiç düşünmüyor olmasından ve sürekli ağlamasından nefret ediyordum. Kızların bakıcısına karşı bir duygu besleyemezdim değil mi?
İyi bir kızdı ve kızlara da iyi bakıyordu benim de tek istediğim buydu. O zaman Ayaz ile konuşmasından birlikte gülmelerinden de rahatsız değilsin öyle mi?
Evet. Tek rahatsızlığım gönül işlerine dalıp kızlarımı ihmal etmesinden korkmamdı bu kadar.
Doğa dediğinde haklıydı kızın duygularını alt üst etmeye hakkım yoktu. Arabayı sürerken telefona gelen mesaja göz ucuyla baktım.
"Neredesiniz?"
"Sana diyorum ağabeyciğim..."
"Doğa'nın eşyalarını vermem lazım."
"Çevre yolu değil ormanlık yola sap."
Arabaların çok olduğu yollardan imkânsız da olsa elimden geldiğince uzak durmaya çalışıyordum. Sakin yollarda hem kafam rahat oluyordu hem de geçmişi bir nebze olsun hatırlamamamı sağlıyordu. Mesajın üzerinden 5 dakika geçe yanımızda beliren siyah motorla bunun Ayaz olduğunu anlamıştım ama havalı giriş yapmak istediğinden mi bilinmez motorunun önünü kaldırarak yanaştı ve gösterisi bitince sonunda sağa çekebilmişti. Bu sırada Doğa endişeli kırmızı gözleriyle dışarı bakıyordu. Arabayı durdurunca suratındaki şaşkın ifade korkulu gözlere dönerken onu arabada bırakıp Ayaz'ın yanına gittim. Kaskını çıkarttı ve cebindekileri çıkartıp uzattı.
"Çıkış işlemlerini ben hallerken siz o ara çıkmışsınız. Kızın kimliği falan bende kalmasın diye vereyim dedim."
Doğa arabadan inmiş yanımıza gelirken Ayaz'a "Ben de seninle gelebilir miyim?"diye sordu. Şaşkınlıkla "Ne saçmalıyorsun? Bu halde bir yere gidemezsin." dedim.
"Tabi ki evimde bir güzellik için yer açabilirim." diyen Ayaz'a kafa atmamak için kendimi zor tutarken bu sebepsiz öfkenin bir anda nereden geldiğini sorguluyordum. Son kozumu kullanarak "Kızlar kaç gündür seni soruyor biliyor musun?" dedim. Karşılığında "Emin olun böylesi daha iyi hem 1-2 güne yaram da iyileşmiş olur öyle dönerim." demesi ile kabullenip "Peki istediğinde dönersin. Dikkatli ol." dedim. Biraz daha burada durursam kötü şeyler olacağını biliyordum bu yüzden uzatmadan arabaya atlayıp onları orada bıraktım.
Çalmaya başlayan telefonumu açtığımda duyduğum ile korkudan arabayı nasıl sürdüğümü hatırlamıyordum.
"Barlas Bey, sakin olun sadece ufak bir çocukluk kazası diyelim ama..."
"Sadede gel."
"Dolunay'ı hastaneye getirdik."
Doğa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkizlere Bakıcı Aranıyor! |KİTAP OLDU
Lãng mạn"Bazen kendini bulmak için sevdiklerini kaybetmen gerekir." "Bazı günleri asla yaşamamış olmayı dilerken bazı günleri iyi ki de yaşamışım deriz ya işte güzelim o bahçe kapısından giren şaşkın bakışlı kızı gördüğüm anı her hatırladığımda iyi ki derke...