❄️2.1

121K 5.2K 577
                                    

Keyifli okumalar dilerimm!

                                           ***

"Doğa bundan daha sinirli hâlimi görmek istemezsin o yüzden konuş artık."

Yine sustum. Yanıma gelip kollarımı sıkıca tutunca şaşkınlıkla korku arasında karşımdaki yabancıya baktım.

"Çıldıracağım konuşsana artık!"

Kolumun acısından çok ondan böyle bir şey beklemediğim için gözlerim dolmuştu. Çıplak tenime soğuk hava çarparken kapı aralandı ama kimse gözükmüyordu. Şaşkın bakışlarımız kapıya dönerken boşluğundan yararlanıp kollarımı kurtardım. Anında yerdeki hırkayı üzerime geçirip koşmaya başladım.

Şimdi ne olacaktı?

Ya da neyden kaçıyordum?

Yüzüme çarpan ufak yağmur damlaları ve rüzgâr ile koşabildiğim kadar koştum. Eşofmanımın cebinden gelen bildirim sesi ile zar zor durmayı başarmıştım.

"Bana yemek sözün var unutma. Yarına ne dersin küçük?"

Gördüğüm mesajla elimdeki telefonu öyle bir fırlatmıştım ki dağılan parçalara baktıkça sonumun bundan farklı olmayacağını düşünüyordum. Önceden tek ve en büyük derdim babamken umursamayıp görmezden gelmeyi başarabiliyordum. Olabildiği kadar sıradan hayatımın böyle bir hâle dönüşeceğini ben de bilmiyordum. Ah be Doğa!

İlk defa sevmişsin birini bu kadar zor olanı sevmek neden?

Şu an yanımda olsaydı ve ağladığımı görseydi bana diyeceği eminim: "Sen de ne sulu göz çıktın, işimiz var seninle."

Ormanlık yol bitip caddeye çıkmışken ne yapacağımı bilemedim. Sessiz ve ışıksız yerden bir anda kendimi ışıklı ve gürültü bir yerde bulunca gözlerim kamaştı. Yağmur şiddetini arttırırken hangi akılla kaçtığımı ben de bilmiyordum. Kendimi bir anda arabaların önünde bulurken duyduğum korna sesleri ile titremeye başladım. Olduğum yerde durmaya devam ederken biri elimden tutup dönmemi sağladı ve kendine çekti. Peşimden mi gelmişti? Korkunun içine bir de şaşkınlık eklenince şu an ne hâlde olduğumu bilmiyordum. Gözlerimin içine bakan kahveler içime işliyordu. Benim gibi birini çalıştıracağına kovup kafa dinleyebilirdi ama neden yapmıyordu?

Soruma cevap olacak hareket saniyeler içinde gerçekleşti. Yağmurla birlikte gelen soğuk havada içimi ısıtan yumuşak dudakları olmuştu. Karşılık vermem şaşkınlığımdan dolayı geç olurken o da bunu anlamış olsa gerek geri çekildi ve belimden kavrayıp sıkıca sarıldı.

"Sen de ne sulu göz çıktın, seninle işim çok desene."

Tahmin ettiğim cümleyi duymamla gülümsedim. Titremem geçmemişken ondan güç almak istercesine kollarının arasına sığındım. Arabalar kornaya ısrarla basarken umursamayıp öylece kaldık.

"Bir anlaşma ile geldim. Sana her şeyi anlatacağım ama sen de bana her şeyi anlatacaksın. Gayet adil bence," diye kulağıma fısıldadı. Yağmur hızını dindirmezken tekrar sabah geldiğimiz dağ evine gelmiştik. Tabii bundan önce yolun ortasında durduğumuz için kimisinden övgü kimisinden hakaret işitince gülerek kenara çekilmiştik. Arabaya bindiğimizde buraya gelmeyi beklemiyordum.

Üzerimdekiler o kadar ıslaktı ki resmen kıyafetlerle tek beden olmuş geziyorduk. Barlas elimi tutup daha önce hasta olarak yattığım odaya götürürken dolabın önünde durdu. Elimi tutmasıyla şaşkınlıktan yalpalarken o da bu hâlime söylenip bir yandan da gülüyordu. İçinden bir kazak ve pijama altı bulup yatağa bıraktıktan sonra gözümün önüne gelen saçları kenara geçip konuşmaya başladı.

İkizlere Bakıcı Aranıyor! |KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin