Beklenmeden Gelen

52.4K 1.2K 31
                                    

1700'lü yıllar, İngiltere



   Leydi Cordelia deniz manzarasını izlerken bir yandan da kusmamaya çalışıyordu. Leydiler kusmaz diye hatırlattı kendine. Sakin olmalı ve yolculuğunun bitmesine odaklanmalıydı. Masmavi denize bakarken aklına tekrar anne ve babası geldi. Gözlerini kırparak gözyaşlarını def etmeye çalıştı. Ailesi onu üzgün görmek istemezlerdi. Cordelia ailesine yakışır bir kız olacak ve öğütledikleri gibi ağlamayacaktı.


  Birkaç ay öncesine kadar Cordelia'nın hayatı muhteşemdi. Kendisini çok seven bir anne ve babası vardı. Annesi İngiliz soylularından biriydi. Fakat babasıyla evlendikten sonra ailesi tarafından reddedilmişti. Arada İngiltere'yi özlemle ansa da Tanrı'ya eşi Adam ile tanıştıkları için şükrederdi. Başlarda fakir olan babası sonraları akıllı yatırımlar yaparak Cordelia doğmadan önce zengin bir iş adamı haline gelmişti.

 

  Cordelia on yedi yaşına geldiğinde genç beyefendiler çoktan kapısını aşındırmaya başlamışlardı. Cordelie bu ilgiden memnun olsa da taliplerinin arasından ilgisini çeken kimseler yoktu.Gelip geçen iki sezonun ardından Cordelia kendine eş adayı olarak kimseleri seçmeyince annesi İlgintere'de de şanslarını denemeleri gerektiğini teklif etmişti. Cordelia karşısındaki kim olursa olsun aşık olamayacağına inansa ve babası Adam da buna pek yanaşmasa da eşi Elizabeth'in içindeki İngiltere özleminden dolayı bu teklifi kabul etmişti.

 

  İkinci sezonun bitiminde İngiltere'ye gideceklerini kararlaştırmışlardı.  Fakat daha kış mevsimi bile gelmeden korkunç bir olay meydana geldi . Elizabeth ve Adam Shaw çiftinin içinde bulunduğu at arabası bir kaza yapmış, Cordelia'yı sonsuza kadar yalnız bırakmışlardı. Cordelia ilk birkaç ay ne yapacağını bilmeden öylece yaşadığını hatırladı. Her ne kadar evinde kalmak istese de annesinin içindeki İngiltere özlemi aklına geliyor ve oraya gitmeden rahat etmeyeceğini düşünüyordu. Yas süresinin bitmesine yakın bir zamanda babasının en yakın ve güvenilir arkadaşı avukat Gideon ile konuşmuş ve ne yapması gerektiği konusunda ondan yardım almıştı. 


'İngiltere'ye neden gitmek istediğinizi anlıyorum Leydi Shaw. Annenizin tekrar memleketini göreceği için yaşadığı heyecan hala gözlerimin önünde... Fakat bilmeniz gerekir ki uzaktan da olsa kalan tek akrabanız Eglinton Dükü. Maalesef size onun yanınıza gitmenizi önermek durumundayım. '


 Cordelia'nın itiraz edecek durumu yoktu. Dünyada sadece bir akrabası kalmıştı ve kendisi de onun yanına gitmek istiyordu. Kafasını sallayarak onaylamıştı avukat Gideon'u. Kısa bir süre içinde de Eglinton Dükü onay mektubunu göndermiş ve genç kız kendini İngiltere'ye giden gemide bulmuştu.


  Yanında kendisine refakat eden yaşlı Leydi Isabella Jersey vardı. Amerika'daki kızını ziyaretten dönüyordu ve annesinin ailesini de tanıyordu. Baş sağlığı için evlerine uğradığı zaman tanışmışlardı. Birbirilerine hemen kanları ısınmış ve yıllardan beri tanışıyormuş gibi sohbet etmeye başlamışlardı. Leydi Jersey genç kızın da İngiltere'ye gideceğini öğreneceği zaman kendisiyle gitmesini teklif etmişti.

 

  Cordelia'nın aklı bu seferde tek akrabası olan Eglinton Düküne  kaydı. Kendisinin nüfuzlu bir Lord olduğundan başka bir şey bilmediğini fark etti. Yanındaki Leydi Jersey'e dönerek konuşmaya başladı.


'Leydi Jersey rica etsem bana akrabam Eglinton Dükü hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?'


  Leydi Isabella Jersey müzikal sesli kıza dönerek şefkatle baktı. Onun için üzülüyordu. Annesi Elizabeth'i ve onun köklü ailesi Berbrooke'leri iyi tanırdı. Elizabeth'in annesine kızlarını Amerikalı biriyle evlendiğinde ret ettikleri için hep kızardı. Ama olan olmuştu işte ve geriye sadece Cordelia'nın uzak akrabası Eglinton Dükü kalmıştı. Yaşlı kadın Brandon Eglinton'u düşününce üzgünce gözlerini kırpıştırdı. Anlatılanlara göre Lord Eglinton sinirli, ukala ve iflah olmaz derecede çapkın adamın tekiydi. O delici bakışlarıyla yatağa atamayacağı hiçbir kadın olmadığı söyleniyordu.


  Şu an karşısında bulunan melek gibi kızın o adamın yanına gideceğini hatırladığında telaşa kapılmaktan kendini alamıyordu. Leydi Cordelia zümrütleri kıskandıracak denli yeşil gözleri, kıskanılası vücudu, ipek teni ve bir çağlayan misali kafasından aşağı dökülen saçlarıyla melekler kadar güzeldi. Cemiyet çevresinde zarif sayılamayabilirdi fakat biçimli bir burnu ve çekici dudakları vardı. Ayrıca kız sadece görünüş olarak değil huy olarak da meleklere benziyordu. Yeşil tonlarındaki kıyafeti içinde olanca üzüntüsüne rağmen yine de kendisiyle sohbet etmiş hatta birçok kez güldürmeyi başarmıştı da. Bu yüzden kızı korkutmadan gerçekleri anlatmaya karar verdi.


'Kendisiyle birkaç kez balolarda karşılaştığımızda bana gayet kibar davranmıştı. Açıkçası herkese kibar davranıyordu. Fakat kulağıma onunla ilgili birkaç dedikodu da gelmedi değil. Elbette bunların doğru olması gerekmez fakat bilmen gerektiğini düşünüyorum.'


'Devam edin lütfen Leydi Jersey. Dedikodulara fazla önem vermem fakat bana anlatmanız gerektiğini düşünüyorsanız dinlemek isterim.'


'Duyduğuma göre Lord Eglinton biraz sinirli ve fazlaca çapkın bir adammış. Ayrıca ukala olduğundan da çokça bahsedilir.' Genç kız gülerek yaşlı kadına baktı.


'Endişelerini anlıyorum Leydi Jersey fakat söylediklerinizin hemen hemen her erkekte bulunan özellikler olduğunu kabul etmek zorundasınız. Ukala olmasının da ünvanından kaynaklandığını düşünüyorum. Sanırım Lord Eglinton'un konumunda olan herhangi bir kişi istese de istemese de ukala olur.'


  Yaşlı kadın iç çekerek onu onaylamak zorunda kaldı. Genç kızın her şeyin iyisini düşünmek gibi bir huyu olduğunu fark etmişti. Ona Eglinton Dükünün sinirlendiğinde bir kaplana dönüştüğü ve o yakışıklı şeytana kalbini kaptırmaması gerektiğini söylemeye içi el vermedi. Fakat yine de gemileri limana yanaşırken Cordelia'nın ellerini tuttu ve yumuşak bir sesle konuştu.


'Cordelia unutma ki ne olursa olsun istediğin zaman bana gelebilirsin.' Cordelia gülümseyerek yaşlı kadına baktı. Onunla tanıştığı için kendini şanslı hissediyordu.

 

'Nazik teklifiniz için teşekkür ederim Leydi Jersey. Herhangi bir sorunda sizden yardım istemekten çekinmeyeceğim.'


  Gemiden indiklerinde yaşlı kadının içi rahatlamıştı. Kendi kendine bu melek gibi kızın durumunu sürekli takip edeceğine söz verdi. Fakat yine de genç kız kendisiyle vedalaşıp Eglinton'un at arabasına bindiğinde arkasından endişeyle bakmaktan kendini alamadı...

Beklenmeden GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin