(Övgü''nün ağzından)
Sevgili Günlük,
Nihayet artık son provaydı bugün. Bunca zamandır gösterdiğimiz sabır, bunca emek yarın akşam izleyicilerin alkışlarıyla karşılığını alacaktı. Prova genel olarak iyi geçmişti. Zaten çok eğleniyorduk. Biraz heyecanlı ama çok güzeldi. Tarihi bir aşk, tiyatromuzun konusu olduğundan, okulun diğer sınıflarından da çok ilgi görüyor, sık sık bizim provamızı izlemeye geliyorlardı. Kızlar ise en çok giydiğimiz kaftanlar ve kullandığımız aksesuarlara hayran kalmışlardı. ''Nurbanu Sultan'' olarak çok ihtişamlı kaftanlarım vardı.
Bu kaftanlar genellikle mor, kırmızı,yeşil ve lacivertti. Işıl ışıl kıyafetler, öğretmenlerin bile ilgi odağıydı. Kıyafetlere uygun imitasyon gerdanlık, küpe, yüzük ve Sultanların vazgeçilmezi taçlarımla herkesin dikkati üstümdeydi.
Sıra bir ay içinde neler olduğunu anlatmaya gelirse...
Oldukça durgun bir ay... Neler olduğunu sıralıyayım:
İlk olarak Eylül ile aram bozulmuştu. Ona gerçekleri göstermeye çalışıyordum. Eray'ın onu kullandığını, onu sevmediğini anlatmaya çalıştıkça birbirimizden uzaklaştık. O, beni dinlemeyip Eray ile çıkmaya devam etti. Ediyor da. Tiyatroda Eylül, Gevherhan Sultan'a, Eray ise Sokullu Mehmet Paşa'ya hayat verdiği için tiyatroda da birbirlerine oldukça yakınlaştılar. Çeşitli aşk sözleri, şiirler onları birbirine daha da yakınlaştırdı.
Kerim ile aram iyice bozuldu. Eski güzel günlerimiz bir hatıra olarak kaldı. Bir zamanlar sürekli yatağımın baş ucunda duran çerçeveli fotoğrafımızı ters çevirerek çekmeceye sakladım. Böylece canım daha az yanıyordu. Görmemek daha iyiydi.
İnanamayacaksınız ama Gaye diyetisyene gitmeye başladı. Fazla kilolarından kurtulmak için elinden geleni yapıyor. O hiç sevmediği egzersizleri yapmaya başladığında, onun bu konuda ne kadar hırslı olduğunu anladım. Gaye spordan nefret ederdi çünkü.
Çağan, hayatının aşkını buldu diyebilirim. Berrin ile o kadar iyi anlaşıyorlar ki onların bu düzenli ilişkisine imrenmemek çok zor. Çağan, ilk kez ciddi ciddi birine aşık oldu ama Çağan ile olan arkadaşlığımız sonsuz. Berrin'den arda kalan zamanlarını yine benimle değerlendiriyor. ''Kerim'' konusunda eskisi kadar beni suçlamıyor. Aksine Kerim'in benden ayrılmasından sonra beni haklı buluyor ve her daim benim yanımda. Bu yüzden Kerim, Çağan'a küs. Onu sattığını düşünüyormuş. Düşünsün dursun.
Berkin ile aram ise kötünün kötüsü. Eylül ile onun yüzünden kavga ettikten sonra soluğu Berkin'in yanında aldım. Ağzıma gelen her şeyi söyledim ve büyük bir curcuna çıktı.
-Bir Ay Önce-
''Tamam ağlama artık Övgü. Eylül ilk defa birisine karşı böyle derin duygular besliyor. Bu yüzden yapıyor böyle. Alışkın olmadığı için kafası karıştı sadece. Ben inanıyorum, er yada geç senin dediklerine inanacaktır.'' dedi Gaye bana morel vermeye çalışarak.
''Ne zaman inanacak Gaye? Kendisini küçük düşürdüğü zaman mı anlayacak Eray'ın gerçek yüzünü?'' diye sordum ağlayarak.
''Kendi haline bırak. Nasılsa doğruyu anlayıp yine sana gelecek. Biraz zaman tanı.'' dedi.
''Onunla çıkmaya başlamış, bana anlatmadı bile!'' dedim sitem ederek.
''Senden saklamış. Çünkü senin vereceğin tepkiden korkmuş.'' dedi hemen onu savunarak.
''Senin de haberin vardı yani ve bana söylemedin! '' dedim kızarak. Gaye, sessizce yüzüme bakmaya devam etti. Benden saklamışlardı. Dayanamayarak devam ettim. ''Berkin'in arkadaşı o! Öyle bir insandan ne bekliyor ki, ömrünün sonuna kadar ona sadakatle bağlı kalacağını mı?'' diye sordum olanlara inanamayarak. İnanmak gerçekten çok zordu. Eylül gibi uyanık bir kız resmen tav oluyordu.
''Övgü, yanlış anlama ama o zaten başından beri sana layık bir arkadaş değildi. Senin ona verdiğin değerin karşılığını hiç vermedi sana. Hak etmedi arkadaşlığını.'' dedi birden.
Gaye'nin bu tepkisine çok şaşırmıştım. Ondan beklenmeyen bir tepkiydi. Ama belki de haklıydı. Belki de Eylül bana göre değildi ya da ben ona çok kızgın ve kırgın olduğum için saçmalıyordum. Gaye'nin de çok çabuk değişmesi gözümden kaçmıyor değildi. Sanki kilo verdikçe kendine olan güveni yerine geliyor, değişiyor gibiydi. İnşallah ben yanılıyorumdur!
Kapının birden açılmasıyla gözlerimizi kapıdan içeri giren kişiye doğru çevirdik. En önde Berkin, arkasında Akın, birlikte içeri girdiler. Kendimi tutamayarak Berkin'in önüne geçtim.
Berkin şaşkınlıkla ''Ne yapıyorsun ruh hastası mısın ?'' diye sordu.
''Korktun mu? Bence de kork!'' dedim ve gözlerimi gözlerine sabitleyerek üstüne doğru yürümeye başladım. Berkin, hiç kıpırdamadan önümde dimdik duruyordu. ''Senden nefret ediyorum, biliyor musun? Senden o kadar çok nefret ediyorum ki seninle aynı havayı solumaktan iğreniyorum. Senin sesini duymaya tahammülüm yok. Kibirle kapıdan her içeri girmene de ayrı bir gıcık oluyorum.'' dedim.
Bir yandan da Gaye kolumu tutuyor, beni geriye doğru çekiyordu.
''Övgü, bırak boşver, gidelim burdan! '' dedi Gaye.
Berkin kibirle '' Gaye haklı. Git bence de elimden bir kaza çıkmadan! İyi değilsin sen. Değerli vaktimden sana ayıracak tek bir saniyem bile yok. Çekil önümden! '' dedi gülerek. Akın'ın iğrenç sırıtışı sinirlerimi iyice tepeme çıkardı.
Tamam, artık çığrımdan çıkıyordum.
''Sen kimsin Berkin? Kimsin sen? Neyin var ki neyine kibirleniyorsun? Sen var ya kendini bir şey sanan ama bir hiç bile olamayan, kendini beğenmiş bir salaksın sadece! Senden nefret ediyorum! Bu kadar söz sarfetmeme bile değmeyen birisin! Kendini adamdan sayıyorsun.'' dedim.
''İstersen göstereyim ne kadar adamım?'' dedi tehditkar bir sesle.
''Herkes erkek olabilir ama herkes adam olamaz. Adam olmak senin fıtratında yok!'' dedim.
Bu sözümün karşısında yüzü sinirden kasıldı. Dişlerini sıktığı için çenesi gerildi.
''Gizli numaralarla beni Kerimden ayıramazsın! Böyle aptal numaralara karnım tok benim. Böyle mi ayıracaksın bizi? Böyle mi bitireceksin ilişkimizi? Sana hiç yakıştıramadım. Senden daha şeytanca planlar beklerdim. Bu planlar sana basit kalmış.'' dedim.
Dalga geçerek '' Sen koskoca Berkinsin sonuçta! '' deyip sinirle dalga karşımı korkunç bir kahkaha attım.
Cevap vermesini bekleyerek yüzüne baktım. Yüzü azevelkinin aksine iyice gevşemiş. Yumuşak bir yüz ifadesi, yumuşak bir bakış hakimdi yüzünde. Bana hafif bir şekilde gülümseyerek ''Sana acıyorum. Sen hakikaten bir ruh hastası olmuşsun. Olmayan şeyleri uyduruyorsun. Durumun vahim.'' dedi ve ciddileşerek devam etti. '' Bak kızım, benim seninle uzaktan yakından alakam yok! Özel numara da ben değilim. Birileri seni işletiyor, dalga geçiyor, anladın mı? Hem nerden çıkarıyorsun ben olduğumu? Neden her türlü şeyi benim yapabileceğimi düşünüyorsun? Bana mı aşıksın?'' dedi beni taklit ederek.
''Dünya erkek kıtlığına kalsa, geriye bir tek sen kalsan, ölürüm de sana yine bakmam.'' dedim kesin bir ses tonuyla.
''Hislerimiz karşılıklı.'' dedi sakinlikle ve Gaye'ye dönerek '' Arkadaşını psikoloğa götür. Kendisi pek iyi değil. Daha önce söyledim mi bilmiyorum ama arkadaşın tam bir paranoyak!'' dedi.
Akın, Berkinden cesaretlenerek ''Belki de sana aşıktır kanka! Sana hayrandır. Sevgilisi senin gibi olmadığı için sana ilgi duyuyordur.'' dedi sırıtarak.
''Bunların çift olarak sana gizli hayranlığı var.'' diye ekledi Akın.
Tam cevap verecekken, Berkin araya girdi ve ''Sevgilinden ayrılınca haber ver. Birkaç gün takılırız seninle.'' dedi ve bana göz kırpıp yanımdan uzaklaştı. Şaşkınlıkla Gaye ve ben öylece kalakaldık.
Berkin'in arkasından giden Akın'ın son sözleri beni çılgına çevirmeye yetmişti. '' Bunlar çift olarak ruh hastası cidden. Zavvallı kız, Kerim'e benzemiş zamanla. Onun gibi paranoyak bir sinir hastası olmuş!'' dedi dalga geçerek.
''Ben alacağım onun sinirini!'' dedi gülerek Berkin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI: İlk Aşk
RomanceSaplantı serisinin ilk kitabıdır. BU HİKAYE GERÇEK,YAŞANMIŞ BİR HAYATTAN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR.BU HİKAYENİN KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP,KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Aşk, Hayal Kırıklığı ve İhanet... Saplantı'nın ikinci kitabı: https://my...