Aşkın Peşinde( Düzenlendi)

7.2K 250 15
                                    

(Övgü'nün ağzından)

Kafede oturmuş Çağan'ın gelmesini bekliyordum. Her zamanki gibi beni şaşırtmamış, yine geç kalmıştı. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Vakit öldürmek için  telefonumu elime aldım. Telefonumla uğraşırken, birden masama birisinin sert bir şekilde vurunca, kafamı kaldırıp kimin böyle bir şeye cürret ettiğine baktım. Önümde bana hesap sorarcasına duran Berrin'i görünce, şaşkınlığıma engel olamadım. Merakla onun yüzüne  bakarken birden bağırmaya başladı.

''Ne zaman çıkacaksın hayatımızdan sen? '' dedi bağırarak.

''Anlamıyorum Berrin. Sakin ol. Otur şöyle.'' diyerek karşımdaki sandalyeyi gösterdim.

''Düş yakasından artık Çağan'ın. Her şeyi mahvediyorsun! Kerim'e yaptıkların yetmedi, şimdi Çağan ile  beni ayırmaya çalışıyorsun! Sen busun zaten. İyi giden her şeyi bozarsın! İnsanlarla aranı açarsın! Herkesi birbirine düşürürsün! Sonra herkes üstüne gelince, ağlayacak bir omuz ararsın! Gerçekler kaldıramazsın çünkü! Herkesi suçlarsın sadece! ''  dedi.

Sesini alçaltıp kaşlarını çatarak devam etti. '' Hep sen haklısın değil mi? Herkes suçlu, bir sen masumsun! '' dedi ve gözlerini yumdu. Biraz bekledikten sonra diliyle dudağını ıslatıp gözlerini açtı. Parmağını bana doğru sallayarak ''Kaç senelik ilişkini bitirdin. Onun düşmanlarıyla iş birliği yaptın. Çocuğu rezil ettin! Çağan ile ne ilgisi var bunun? İstediğin buydu ve istediğini aldın! Senin dağıttığını Çağan toplamak zorunda değil!'' dedi hiddetlenerek. Sinirden titriyordu.

Dedikleri kalbimi delip geçmişti. Bana yaptığı haksızlık karşısında şaşkınlıktan konuşamamıştım bile. Biraz sakinleşince zorlukla konuşmaya başladım.

''Hiçbir şeyi bildiğin yok. Kerim beni aldattı. O beni üzdü. Ben de onu üzmek istedim. Hepsi bu!'' dedim. Gözlerim dolmuştu ve kendimi çok güçsüz hissediyordum. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerimin içi yanıyordu.

''Banane bundan?'' dedi gülerek omzunu silkip.

''Sen herkesi kendi etrafında toplamak isteyen birisin. Hep sana olsun istiyorsun! Dünya senin etrafında dönmüyor. Bunun farkına var artık!  Nasıl doldurdun bana karşı Çağan'ı? Aramıza kara kedi  gibi girdiğine göre uzun bir zamandan beri uğraşıyorsun bunun için.'' dedi.

''Benimle düzgün konuş!'' dedim sesimi yükselterek. Ayağa kalktım ve ''Çağan, benim kardeşim gibidir. Onun mutluluğu, benim mutluluğum! Ben asla seninle Çağan'ın arasını bozmaya çalışmam!'' dedim.

''Ya, kesin öyledir! Bir kere de sağduyulu ol ya! Bir kere! Bu çocuğu sürekli yanıma çağırıyorum ama onun da bir özel hayatı var, bir kız arkadaşı var de. Belki birlikteler ve baş başa kalmak istiyorlar de. Bir gün de arama şu çocuğu da nefes alsın biraz.'' dedi.

''Berrin!'' dedi sert bir ses. İkimiz de sesin geldiği yöne baktık. Sesin sahibi Çağandı.

''Ne yapmaya çalışıyorsun sen?'' dedi hızlıca yanımıza gelip Berrin'in tam karşısında durarak.

Berrin, ağlayarak Çağan'ın boynuna sarıldı ve '' Yol yakınken dönelim. Ben sensiz yapamam!'' dedi.

''Berrin, bu konuyu konuştuk. Ayrılmamızın Övgü ile bir alakası yok! Uzun zamandır düşündüğüm bir konuydu. Açıklığa kavuşturduk sadece.'' dedi ve Berrin'in ellerini boynundan çekti.

''Ama Çağan...'' dedi güçlükle Berrin.

''Git burdan Berrin! Sen ve ben olamayız artık. Bir daha asla Övgü'ye böyle davranma. Boş yere suçluyorsun çünkü onu .'' dedi.

Berrin, başı eğik bir şekilde sessizce mekandan çıktı. Herkes dönmüş bize bakıyordu.

''Biz  de gidelim burdan Çağan! Herkes bize bakıyor!'' dedim ve mekandan çıktık. Uzun bir süre yan yana yürüdük fakat bir şey konuşmadık. En sonunda dayanamayarak '' Berrin ile ayrıldınız mı yani ciddi ciddi?'' diye sordum.

''Evet.'' dedi kısaca.

''Neden peki?'' diye sordum.

''Anlaşamıyoruz. Sürekli kavga ediyoruz.'' dedi.

Kısa cevaplar...

''Konu bana nasıl geldi peki? Neden beni suçluyor?'' diye sordum.

''Yersiz bir kıskançlık. Boşver! Seninle alakası yok. Ayrılığımız için birisini suçlaması gerekiyordu, günah keçisi olarak seni seçti sadece. Kendi laflarına dikkat etse ve hatalarını düzeltse, ne bileyim, ders alsa yaptıklarından mesela; her şey yoluna girebilirdi o zaman ama aynen devam ediyor ve bu şekilde her şeyi daha çok çıkmaza sokuyor.'' dedi.

''Bu kadar mı?'' diye sordum inanmayarak. Tam olarak cevabımı alamamıştım ve bence yalan söylüyordu. Çünkü Berrinden ayrılmaya hiç niyeti olmadığını biliyordum.

''Tamam, açık konuşayım. Seninle arkadaşlığımı bitirmemi istiyordu. Kabul etmedim. Kavga ettik. Ayrıldık. Oldu mu? Of! Çok meraklısın!'' dedi.

''Ama neden? Ben bir şey yapmadım ki ona! Aranızı bozacak hiçbir şey söylemedim.'' dedim anlam veremeyerek.

''Diyorum ya yersiz bir kıskançlık.'' dedi.

''Sen Berrin'i seviyordun. O da seni. Berrin, böyle istiyorsa böyle  olsun. Aranızı bozmak istemem.''dedim.

Çağan, birden durdu ve bana döndü. Gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.

''Övgü, o yokken de sen vardın. Sen, iyi günümde kötü günümde hep yanımdaydın. Yeri geldi güldük. Yeri geldi  ağladık. Çocukluğumdan bu yana bir seni bildim hayatımda bir de Kerim'i zaten, biliyorsun. Asla ve asla seni hayatımdan çıkarmam, çıkaramam. Çünkü sen benim için çok değerli, bulunmaz, kaybedilmeyecek bir arkadaşsın. Sevgililerin hepsi gelip geçicidir. Bir gün illa giderler çünkü. Hiç gitmez gözüyle baktığın bile gider fakat dostlar kalıcıdır. Sevgiliden ayrılınır, yerine başkası konulur ancak dostla aran bozulur. Yeri başkasıyla doldurulamaz. Çünkü çok az insanla dost olabilirsin ve her dostunla yaşadığın ayrı güzeldir. Bir dostun ile yaşadığın güzel anları başka bir dostla yaşayamazsın. O yüzden her dostun yeri ayrıdır. Sen ise bende apayrı bir yere sahipsin.'' dedi.

Söyledikleri beni duygulandırmıştı. Benim hakkımda olan düşünceleri çok hoşuma gitmişti. Elimde olmadan birden ona sarıldım. O da sesli gülerek bana sarıldı. Onu kollarından tutarak yüzüne baktım ve ''Çağan, sen gerçek bir dostsun. İyiki benim dostumsun. Seni çok seviyorum.'' diyerek ona bir kez daha sarıldım.

''Ben de seni seviyorum.'' diyerek o da bana sarıldı tekrar. Gözlerim yola kaydığında karşı yolda bize bakan bir çift yeşil gözle karşılaştım. Bize nefret edercesine bakıyordu. Bu gözleri, bu bakışları iyi tanıyordum. Kerimden  intikam alacağım gün, ben de Kerim'e böyle bakıyordum. İçinden nelerin geçtiğini, kopan fırtınaları tahmin edebiliyordum ama aramızda tek bir fark vardı. Ben haklıydım, o ise bize haksızlık ediyordu. Biz Çağan ile sadece dosttuk. O, boş yere bizi suçluyordu.

Berrin, iyi giden bir aşkı kendi elleriyle bitiriyordu. Berrin, hayatında belki tanıdığı en muhteşem insanı yok yere kaybediyordu ve  onu üzüyordu.

Hala sarılmakta olduğum Çağan'ın kulağına fısıldayarak ''Berrin, burada, gitmemiş. Bizi izliyor.'' dedim. Çağan, dönüp arkasına baktığında Berrin yoktu. Çoktan gitmişti.

''Gitmiş.'' dedi sesi titreyerek. Gözleri dolmuştu. Böyle bir şeye sebebiyet verdiğim için çok üzgündüm. Benim yüzümden bitmişti. Keşke elimde olsaydı da onları barıştırabilseydim ama ne yazık ki elimden hiçbir şey gelmiyordu. Çaresizce ona baktım ve destek olmak istercesine omzuna dokundum.

'' Biraz zaman geçsin. Ben, inannıyorum ki zamanla her şey düzelecek. Siz barışacaksınız. '' dedim.

Çağan, üzgün bir şekilde ''Umarım.'' dedi.

SAPLANTI: İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin