Nihayet ders bitmişti. Eve gitme vaktiydi artık. Kerim ile Çağan'ın beni okulun önünde beklediğini görünce, kızlarla vedalaşıp onların yanına gittim. Yanlarına gittiğimde Çağan, telefonda biriyle konuşuyordu. Konuşmasından ve davranışlarından anladığım kadarıyla yine bir kız tavlamaya çalışıyordu.
''Selam aşkım.'''diyerek Kerim'i öptüm.
''Selam birtanem! Bugün okul çıkışı beraber kokoreç yemeye gideriz diye düşündük. Çağan aşeriyor da bugün.''' dedi alaylı bir şekilde Çağan'a bakarak. Çağan, pek oralı olmuyordu. Bize arkasını dönüp ağzı kulaklarında telefondaki kişiyle konuşmaya devam ediyordu.
Telefonla konuşurken kendinden geçen Çağan'a baktım. Kızlarla konuşurken çok farklı ve komik görünüyordu. İster istemez bu haline güldüm.
''Tamam, süper olur. Hadi gidelim!'' dedim.
Bizim konuşmamızı duyan Çağan da telefon konuşmasını sona erdirdi. Telefonu kapattıktan sonra ''Ayy çok güzel kız be!'' dedi. Sesli güldük ona.
''Sen dişi sineğe bile aşık oluyorsun oğlum! Yoldan geçen kızdan bile telefon numarasını istiyorsun sen!'' dedi alayla Kerim.
''Bu sefer farklı. Bu sefer ciddiyim ben.'' dedi kendinden gayet emin bir tavırla Çağan.
Kerimle aynı anda ''Tabii canııım.'' diyerek güldük.
O da bizim dediğimizi takmayarak önden yürümeye başladı. '' Hadi bırakın makarayı! Karnım çok aç!'' dedi. Hep konuyu değiştirme çabaları bunlar!
Yürürken anahtarım montumun cebinden yere düştü. Eğilip anahtarımı yerden alırken, gözüm bir anlık arkamızda bıraktığımız ağaca kaydı. Ağacın arkasında oradan iki çift gözün, bize dik dik baktığını farkettim. Bu bakışlar Eray ve Berkin'e aitti. Bakışlarını beğenmemiştim ikisininkininde. Kerim ile sevgili olmam, Çağanla hala yakın arkadaş olmam hoşlarına gitmemiş gibi görünüyordu. Şimdilik Berkin ve arkadaşlarının bizim okula geldiğini, hatta yine aynı sınıfa düştüğümüzü Kerimle Çağan'a söylemeyecektim. Bu mutlu anımızı bozmak istemiyordum. Eğer şimdi anlatırsam her ikiside kızacak ve yemek yerken konuşacağımız tek konu ''Berkin'' olacaktı. Ben de böyle olsun istemiyordum. Benim ne yaptığım neden ikisini bu kadar ilgilendiriyordu, anlamıyordum. Yol boyunca Çağan ve Kerim'e çaktırmadan arkama baktım. Resmen gözleniyordum ve takip ediliyordum. Bir süre arkamızdan geldiler fakat sonra birden yok oldular.
Kokoreçciye gittiğimizde kendimiz için üç tane kokoreç yaptırdık. Yanına da üç ayran aldık. Köşede bir masaya oturduk ve kokoreçlerimizi yemeye başladık.
''Eee anlat bakalım ellinci ciddi sevgilini, kimmiş?'' dedim Çağan'a takılarak.
''Adı Berrin. Çoook güzel bir kız! Gözlerimi onun güzelliğinden alamıyorum. Ben hayattımda ondan daha güzel bir kız görmedim. Hem biliyor musun? Gözleri gölgede yeşil, güneşte mavi oluyor!'' dedi gözlerini büyüterek konuşan Çağan. Beş yaşındaki bir çocuğun, gördüğü rüyayı abartması gibi abartırdı her aşık olduğu kızı. Ama bir haftada ayrılır, ''Çevrede çok kız var. Ben bağlanmaya karşıyım zaten.'' derdi.
''Yok ebenin şeyi! Abartıyor, yok öyle bir şey. Kızın gözü bildiğin yeşil.'' dedi Kerim. Yine Çağan'ı kızdırmaya çalışıyordu.
''Aynen ya, o ne öyle? Bukelamun mu o?'' dedim gülerek.
''İnanma sen! Çok yakında tanıştıracağım seni, bana hak vereceksin.'' dedi ve bana göz kırptı Çağan.
''İçine kapanık, tuhaf bir kız. Sinsi bu kız sinsi! Nerde benim sevgilim? Benim aşkım daha güzel!'' dedi gülerek Kerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI: İlk Aşk
RomantizmSaplantı serisinin ilk kitabıdır. BU HİKAYE GERÇEK,YAŞANMIŞ BİR HAYATTAN İLHAM ALINARAK KURGULANMIŞTIR.BU HİKAYENİN KARAKTER İSİMLERİ HAYAL ÜRÜNÜ OLUP,KARAKTERLERİ GERÇEKTİR. Aşk, Hayal Kırıklığı ve İhanet... Saplantı'nın ikinci kitabı: https://my...