Birkaç yasa dışı eyleme katılmaktan başka hiçbir sabıkası olmayan kızın bir dosyasına bir de sabıka kaydına bakıyordu genç adam. Şaşkındı. Böylesi pis bir ailenin mensubu olup da nasıl sadece sokaklarda 'Özgürlük ! Özgürlük !' diye bağırmakla yetinmişti ? Ya kız özel olarak bu pislik çukurundan korunuyordu ya da emniyet birimine yerleştirilen adamlarından biri tarafından bütün suçları örtbas ediliyordu. Bunu anlamanın tek yolunu ise İsa Amir'i ona göstermişti. Kıza ulaştıkları an gerisi çorap söküğü gibi gelecek; örgütün şehir yapılanmasını yürüten Rafet Gürsoy'a, yani kızın amcasına ulaşıp yapılanmayı çökerteceklerdi. Birkaç gündür üzerinde yoğun çalışma yürüttükleri operasyonu ise Âsaf noktalayacaktı.
Üzerindeki yükün farkında olan genç adam umursamadan elindeki fotoğrafa baktı birkaç saniye. Masanın üzerinden aldığı turuncu başlı raptiyeyi kızın tupturuncu kabarık saçlarının başladığı yerden iki parmak aşağıya, tam olarak alnının ortasına sapladığı gibi çalışma odasındaki panoya astı. Turuncu raptiye ise tesadüf değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞARNA
General Fiction"Kaçılacak biri miyim? Tahammül edilemeyecek hatta? Hani tahammül görecelidir demiştin ya, ben o söylediğine de inanmıştım. O da yalanmış. Tahammül göreceli falan değilmiş. Bir insan tahammülsüzse herkese göre tahammülsüzmüş. Anneme göre de sana gör...