'Nasıl bir soru bu?'
Bunu anlayabiliyorsun da seni sevdiğimi nasıl anlayamıyorsun Görkem?
'Soruya soruyla cevap verilmez.'
İlk kez otoriter sesini duyuyordum.Bir şeye adım atmıştım ve devam ettirmek zorundaydım.En azından onun yakınında olacaktım.Hem bundan böyle herşeyi bitirmek hiç bir işime yaramayacak aksine kesinlikle beni rezil edecekti.Onun bana ne hakla hesap sorduğunu bile sorgulayamayacak durumdaydım.Hoşuma gitmediğini söyleyemeyecek olsam da hesap verdiğim konu pek iç açıcı değildi.Yine karmaşa içerisindeydim işte.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Gözlerime bakıyordu.Böyle bir durumda nasıl yalan söyleyebilirdim ki?Fakat gözlerimi çeviremezdim.Güçsüz duramazdım onun karşısında.
'Evet seviyorum.'
Dedim güçlü çıkmasını umup güçsüz çıkan sesimle.İşte yine canım acıyordu.Lanet olsun her durumda hasar bende kalıyordu.Sevdiğim çocuğun gözlerine bakarken başkasını sevdiğimi söylüyordum.Yada yalandan sevdiğimi mi demeliyim?
'Peki.'
Dedikten sonra yürümeye başladı.Ne hissettiği hakkında en küçük bir fikrim yoktu ve bu çok zorlayıcıydı.Gözlerini okuyacak süre bile vermemiş hemen hızlanmıştı.Zaten ne bekliyordum ki başkasını sevdiğim için ağlamasını dizlerime kapanmasını filan mı?Ap açık beni umursamıyordu işte.Ama bunu gözüme sokmasına gerek yoktu.En azından arkasını dönüp gitmeyebilirdi.Sanki yüzünden çok hayır gördüm de kıçını döndü!Gözlerim dolarken şu sıralar ne kadar çok ağladığımı düşündüm.Her gün olmak üzere üç öğün ağlıyordum.Hala kendimle dalga geçecek enerjiye sahip olmam ise ayrı bir ironiydi.Gerçi ben kendimi aşağılamaya alışmıştım.Başkalarının aşağılamasından sonra insanın kendini aşağılaması pek zor olmuyordu.Serin hava yüzüme çarparken biraz olsun kendime gelmiştim fakat kendim olamamıştım.Gittikçe değişiyordum bunun farkında olsam da dur diyemiyordum.Belli bir amacım vardı ve ben bu amaç doğrultusunda yürüyordum tehlikeli olsa da.Hiçbir yalan uzun sürmediği gibi hiçbir masalda uzun sürmüyordu ve ben tam olarak bir Sinderellaydım.Saat on ikiyi değil Efe'nin gerçekleri öğrenmesini korkarak bekliyordum.Efe'den ayrılmak yada tüm okulda rezil etmeleri zerre umurumda değildi.En fazla okulumu değiştirirdim fakat Görkem'den uzaklaşma fikri ürkütücüydü.Bu yüzden içim ve dilim yana yana Efe'yi sevdiğimi söylemiştim.Eve geldiğimi fark edince kaç dakikadır düşündüğümü farkına vardım.Zili çaldım.Apartmandan girdikten sonra kapıyı arkamdan kapatırken gözüm tekrar onun evine gitti.Kafamı sağa sola sallayıp silkenlendikten sonra hızla merdivenleri çıktım.Asansörle çıkamazdım çünkü durdukça bir şeyler düşünüyordum.Hepside benim lehimeydi.Kapıya geldikten sonra tekrar zili çaldım.Evdekilerle konuşmak istemiyordum.
'Hoş geldin kızım.Yemek hazır.'
'Sağol annecim benim midem kötü yemiyeceğim.'
'Olur mu hiç öyle?'
'Olur olur.'
Yanaklarına öpücüklerimi bırakıp odama gittim.Kendimi yatağa atarken bu gece uyuyamayacağımı biliyordum.Yine de deneyecektim çünkü daha iyi yapacak bir şey bulamıyordum.Üzerimi değiştirip yorganın içine girdim.Kafamı sertçe yastığa bastırırken kulaklarıma dolan kelimeleri duymamaya çalıştım.'Efe'yi seviyor musun?' 'Yenge.' 'Hayırlı olsun.' Sırayla geçiyorlardı ve ben onları durduramıyordum.En sonunda ellerimi kulaklarıma kapattım.Olmuyordu ses beynimin içindeydi.Delirmek üzereydim resmen.Zaten bir tek delirmediğim kalmıştı..
.......................................................
Sağa sola göz attım.Bombuştu ve çokta ürkütücüydü.Kapıdan adımımı attığım anda gözlerim etrafı taradı tek bir normal insan aradım fakat normali bırak bir insan bile yoktu.Gittikçe korktuğumu hissediyordum buraya nerden gelmiştim ki ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmeyecek Sus Artık!(1.Kitap)
Teen FictionVazgeçme diyor içimden bir ses. Nefesin kesilinceye kadar değil umudun kesilinceye kadar koşmaya devam et diyor. Şu dilinden düşürmediğin aşk şarkılarını kendine değil o'nun kulağına fısılda artık. Defalarca okuyup aynı hüznü yaşadığın şiirleri o'na...