Herkese merhabalar.
Öncelikle şunu belirteyim. 😊😊Kitabımın her satırını hissederek yazıyorum. Desteklerinizden dolayı hepinize çok ama çok teşekkür ederim.
Begenmeniz dileğiyle. ♥
...
Yalnızlık. Tek kelime ama içerisinde bir çok duygu barındıran , bazıları için derin anlamı olan bir terim. Bu hayata hep yanlız başlayan biri olarak ne kadar bunaltıcı olduğunu biliyorum. Belki de sessizlikten hoşlanan tarafım her zaman yanlız olduğum içindi. Kim bilir , kalbimde ne fırtınlar estiğini. Sadece ben biliyordum. Ve bu şu an başlayan bir saçmalık da değildi. Küçüklüğümde dahi var olan bir engel çemberinin içerisinde olan bir kızın kaderiydi .
Gözlerim bir noktaya sabitlenmişken bir anı, hiç unutamadığım aklıma kazınan bir zaman dilimi , bütün zihnimi alı koydu.
Yıllar önce kreşin parkında bankta oturmuş , öylece etrafı izliyordum. O zaman da bir arkadaşım yoktu. Minicik bir kız çocuğu düşünün. Mutsuz, umutsuz, o zaman bile hayattan yorulmuş bir kız çocuğu. Herkes kreşin bahçesinde oyun oynarken o küçük kız çocuğunun yanlızca onları izlemesi . Çünkü annem dediğim kadın , arkadaş konusunda seçici olamam gerektiğini ve asla üzerimi kirletecek davranışlarda bulunmamamı söylerdi. Hiç istemesemde bunu yapmaya mecburdum. Aksi takdirde ceza alıyordum.
O gün benim için biraz aksiyonlu geçmiş ve en sonunda üzülen yine ben olmuştum. Ben öylece geniş bankta otururken bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. O minik ela gözlerim bir yere takılmıştı.
Bir kız salıncakta sallanıyor ve biraz kilolu bir çocuk da onu zorla indirmeye çalışıyor. Aslında hepimiz aynı yaştaydık ama bu iri yarı çocuk bizden büyük duruyordu. Bir an o kıza yardım etmek geldi önce cesaret edemesem de sonra dayanamayıp koşarak yanlarına gittim.
"Ya bıraksana beni " diye çırpınan kız salıncağın zincirini tutuyordu. Çocuk da onu kolundan çekiştiriyordu.
Çocuğun karşısına geçtim ve tüm cesaretimle "Hey onu rahat bırak "diyerek ikisinin de dikkatini çektim. birden bana dönünce çocuk alayla güldü . Beni baştan aşağı süzerken " Sen karışma , hem bu kadar boyunla bana napabilirsin. " deyince çok sinirlenmiştim.
"Sen görürsün şimdi " der demez kızın kolunu tutan elini ısırdım ve bacağına tekme atıp yere düşmesine sebep oldum. Acıyla bagırıp ağlamaya başlayınca ben ve o ağlayan kız biraz rahatlamıştık.
O günden sonra herkes benden korksada o iri yarı çocuk artık kimseye karışmıyordu. Tabi sonunda annemden yine ceza almış ve üstelik o çocuktan özür dilemiştim. Şimdi bu anım nereden aklıma geldi diye sorarsanız beni de ilk kez biri kurtarmıştı. Savaş beni tutan kişiyi dövmüştü.
Hala olayın şokunu üzerimden atamasam da bana yardım etmesine mi , yoksa beni tutan kişiyi ölümüne dövüp ağzını burnunu dağıtmasına mı şaşırmam lazım bilmiyordum.
Yerde yatan acıyla kıvranırken onun yanından uzaklaştım. Bir kaç kişi gelip onu yanımdan alıp götürdüler. Durumu kötü duruyordu. Bu kadar hırpalaması beni de korkutmuştu. Peki bana neden yardım ediyordu. Kendime gelip yerden gözlerimi alıp ona çevirdim.
İşini bitirip gideceği sırada bir an durup üzerime baktı. En son gözlerime gelirken ela gözlerim onun zifiri siyah gözlerinde kaybolmuştu. Saniyeler sonra gözlerini benden ayırıp arkasını döndü. Tam iki adım atmıştı ki arkasından " teşekkür ederim" diye sesli bir şekilde konuştum. Ortamın sessizliği ile biraz ürksemde kelimelerim onu durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK
Teen FictionBirbirinden ölümüne nefret eden ama aynı zamanda birbirlerine ihtiyaçları olan iki ölümlü beden. Ruhları bazen onlardan habersiz buluşur, onların kendi zihinleri ile yapamadıkları sevgiyi o ruhlar birbirbirlerine gösterirlerdi. Ne farkederdi ki , bi...