14. Bölüm

1.7K 469 109
                                    


Severek dinlediğim bu şarkıyı da buraya bıraktım. Şarkıyla birlikte okuyabilirsiniz. Kalplerimiz aynı şarkıyla atsın.

İyi okumalar...

Eylül Karaman ;

Gökte bir ruh dolaşıyordu sanki. İkimizin intiharını bekleyen bir ruh . Bir ben bir de yanımda ki bu adam görüyordu. Belki de görmüyordu . Sızmıştı. Aslında şu an ne halde onu bile bilmezken , yaramaz kız çocuğu tarafım onu bırakıp titreyen yüreğimi de alıp buradan defolmamı söylüyordu. Ama bir yanım da onu yalnız bırakmanın pek akıllıca olmadığını yineleyip duruyor beni avare dolaşan bir kelebek gibi oradan oraya savuruyordu. Tedirgin ve solgun bedenim bu adamla ne yapacağını bilmez bir çareydi.  Ve Savaş beni kimsesiz bir gece karanlığına çekip kaybolmamı sağlıyordu.

Bugün Savaş 'ın yaptıkları  ona has davranışlar değildi. O böyle biri hiç değildi. Ona ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama normal olmayan bir şeyler dönüyordu. Eninde sonunda ne olup bittiğini öğrenecektim .

Omuzumda ki serserinin suretini görmeye çalıştım . Ne yazık ki yüzünü
göremesemde düzenli inip kalkan göğsünden uyuduğunu anlayabiliyordum. Denize gitti bakışlarım. Sonra onun delici bakışları geldi gözümün önüne. Tutuşmana neden olan cansız köz gibiydi. İlk kez bu kadar zayıf kalışı , ölümle sırt sırta vermiş intihar ipiydi sanki . O güçlü beden nasılda sarsılmıştı . Aslında onunla birlikte çektiğimiz tüm acılar özgürlüğümüzdü. Her acımda biraz daha yoğrulup, büyümüştüm. Ve nedense bunu hep Savaş ile birlikteyken farkediyordum.

Karanlığım dediğim ve sürekli olarak bir şekilde karşılaştığım bu bitik bedenin omuzuma baskısıyla bir kez daha kendime gelmeye çalıştım . Ağırlığı yetmezmiş gibi bir de o tarif edemediğim mükemmel kokusu beni neredeyse sarhoş etmişti. Aslında garip olan hala sessizce uyuyor olması ve benim buna izin vermemdi. Şu an o rahatsız olmasın diye nefes dahi zor alıyordum. Ne yapacağımı bilmez halde uyanmasını bekliyordum ama neredeyse bir saattir bu pozisyonda oturuyor ve artık sağ omuzumun uyuştuğunu hissediyordum .
Bir şekilde uyanmasını sağlamalıydım. Aksi takdirde omuzum felç kalacak durumdaydı .

Yerimde kıpranmaya başladığım da huysuzca mırıldanmaya başladı. Aptal.
Biraz daha hareket edince küfrederek uyandı. "S*ktir başım çatlıyor ."

Başını tutarak kalktığında kendine geldini anlamıştım. Bunu hala sessizce küfretmeye devam etmesinden anlayabiliyordum. Ben hafif kıkırdayarak önüme dönerken kucağımda beyaz şeffaf bir paket farkettim. Elime alırken paketin içinde beyaz toz gibi birşey vardı. Elimde ki paketin ne olduğunu anlamaya çalışırken aklıma düşen siyah düşünceyle kaşlarım kendiliğinden çatılmaya başladı. Ah lanet .

Bu elimde tuttuğum aptal paket beyaz zehir olan uyuşturucuydu. Gerçeğini ilk kez görüyordum. Ve bu hiç de iyi hissettirmiyordu.

Savaş ' a dönen bedenim onun acıdan kıvranan bedeniyle karşılaşınca daha da kuvvetli sinirlenmeme neden oldu . O yaptığı tüm aptallıklar zıkkımlandığı bu şey yüzündendi. Ansızın zehirlenen beynim bu kadar kötü bir şey içtiğini düşünmüyordu. Kahretsin .

Ayağa aniden kalkınca sızısı artan sağ omuzumu hiçe sayıp elimdeki zehiri üzerine attım. " Aptal herif."

Sesimi duymasıyla başını ovalayan eli durdu. Kısık ve kızarık gözleri bana döndüğünde elini kucağına indirip şeffaf paketi hiç de nazik olmayan bir biçimde baş ve orta parmağı arasına sıkıştırdı. Yan taraftaki çöp konteynırına atarken gözlerim yaptığı her hareketi salisesi ile beynime naklediyordu. İstemsizce.

ZOR AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin