25. Bölüm

777 114 18
                                    

Keyifli okumalar ❣

#
#
#

Hiçbir çaba sarfetmeden bu hayata gelişim ve kendimi uçsuz bucaksız kirli bir dünyada bulmam benim şansızlığımdı. Bazen kalbimde kocaman bir yara ve orayı daha da derince açmaya çalışan kötü bir çocuk olduğunu düşünüyordum. Böyle hissetmekle haksız sayılmazdım. Sonuçta kolay şeyler yaşamayan bedenim çok yorulmuştu. Ve hala da yoruluyordu.

Sonra bambaşka bir his doğdu rıhtımda. Göklere yükselen tarifsiz bir duygu. Kaybolmak.

Kaybolmak bazen herkese kötü veya zor bir an gibi gelebilirdi. Ama bana göre kaybolmak , bir adamın göğsünde onun kendine has güzel kokusunu cigerlerine kadar çekmekti. İşte ben o koku da kayboluyordum. Bu küçücük kalbi olan adamın kalbine zorla sığmış sonra orası öyle geniş bir alan olmuştu ki ben orda da kaybolmuştum. Bir de siyah irisleri vardı. Gözlerinde kaybolmamın bana derin bir iz bırakması gibi, benim gözlerime imzasını atmıştı. Bu adam beni tamamlamış ve iyileştirmişti.

Yanımda sessizce inip kalkan sert göğsü ve düzenli alıp verdiği nefesiyle birlikte kapalı olan göz kapaklarına baktım. Kim bilir ne kadar yormuştum onu. Ben de çok da iyi sayılmazdım. Üzerimde milyonlarca ağırlık var gibi hissediyordum. Ve başım felaket ağrıyordu. Bu o an huzur veren adamı izlerken pek umrumda olmasa da daha da şiddetlenen baş ağrımla kafamı yastığa gömdüm. Savaş'ın kolu belimde , başı ise boynumdaydı. Sanki tüm akşam olanlara inat , beni iyileştirmeye çalışmamışcasına masumca uyuyordu.

Dün geldi aklıma. Bok gibi olan bedenim ve içtiğim içkiden dolayı bolca ağlamalı bir geceydi. Annemin zorlu hayatı , hizmetlimiz olan kadının söyledikleri zihnimi kurcaladı. Bundan sonra ne olurdu bilinmez ama artık o eve ait olmadığım aşikardı. Sahi bundan sonra kendime yeni bir hayat kurmalı en önce bir ev sorununu halletmeliydik. Bunları daha sonra kızlarla konuşacaktım.

Sonra yine dün düşüverdi zihnime.
Dün gecenin sonunu pek hatırlamasam da beni bulmuştu sevgilim. Yaralarımı sarmış üzerimi değiştirmiş ve beni güzelce yatırmıştı.

Bir dakika...

Üzerimi değiştirmiş. Yani Savaş benim üzerimi mi indirmişti. Ah, lanet olsun. Dün gece beni çıplak mı görmüştü. Üzerimde genişçe bir tişört vardı. Bu ona aitti. Tüm vücudum , her bir zerrem utançla yanmaya başladı. Bu çok ayıp ve utanç bir durumdu.

Ah ahh.... gerçekten nasıl yüzüne bakacaktım.

Fazla düşünmeden gözlerimi kapadım. Başım çok ağrıyordu ve ne yapacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. Başımı yastığa bastırdım tüm gücümle. Sonra kucağımda uyuyan adamın güzel mırıltıları kulağımı doldurdu istemsiz. Gözlerimle inceledim her zerresini, aklıma çiziyordum resmini. Yavaştan açtığı gözleri ile gözlerime baktı, beni kendine çekip daha da sıkı sarıldı bedenime.

"Her sabah böyle uyanacaksam, sen hep kaybol ben seni bulayım güzelim"

Sesi uykudan yeni uyandığını belli edercesine çatlak ama bir o kadar tatlıydı. Bu koca adam kucağımda küçük bir çocuktan farksızdı ve bu fazlasıyla hoşuma gidiyordu.

Elim uzunca dağılmış saçlarına gitti. Arasında kayboldu ince parmaklarım. Beni saran kolları hiç gevşemeden hala bir sarmaşık misali sarmalamıştı. " Daha iyi misin "

Başımı olumsuzca iki yana sallarken , halsiz olan vücudum ve ağrıdan zonklayan başım ile zorlukla göz kapaklarımı açık tutabiliyordum. Yatakta oturur pozisyona giren Savaş beni de kaldırdı ve oturttu. O kadar yorgundu ki bedenim, dizimde ki sızıyı dahi hissedemez olmuştum. Arkama geçen sevgilim, dizlerinin üzerinde ayağa kalktı ve parmakları başımın iki yanında yerlerini aldı. Çok nazik hareketlerle ovalamaya başladığında müthiş bir rahatlama ve tüylerimi kaldıran bir ürperti tenimi savurdu geçti.

ZOR AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin