20.Bölüm

1K 201 49
                                    

...

Azra:

Bıkkınlıkla elimdeki telefonu kenara atarken , Eylül'ün yatağında usul usul  kitap okuyan Aslı'yı izledim. Benim aksime fazla kitap okuyan biriydi. Günde bir kalın kitabı bitirdiğine bile şahit olmuştum. Kitaplarla yaşayan asi kız.

"Aslı, ben çok sıkıldım ya. Keşke bir olay olsa da izlesek. "

Aslı kitaptan kafasını kaldırmadan gülümsedi. Bu kıza gülümsemeyi çok yakıştırdığımı söylemiş miydim ?

"Olaylar içinde büyüdük zaten. Bırak  biraz da sıradan geçsin boktan hayatımız. " diyip kitap okumaya devam eden Aslı ya burun kıvırıp pencere kenarına gittim. Kolay şeyler yaşamamıştık. Hiçbir zaman basit olmamıştı dünyamız. Buraya yanık kokulu bedenim, paramparça bir ruhla gelmiştim. Burada bana sahip çıkan tek dostumdu Aslı. Bana insanlara yardım etmeyi o öğretmişti. Evet 21 yaşında benden üç yaş büyüktü. Ama hiç bir zaman abla olmamıştı. Küçük kardeş olmuştuk birbirimize.

Ailemi kaybedeli on seneyi geçmişti. Zor zamanlarımızı birlikte atlatmayı başarmıştık. O da gerçekten acılarla dolu bir hayattan buraya kadar gelmişti. Sahi buraya mutlu gelen birinin olması biraz saçma olabilirdi. Herkes kendi acısıyla bu cehenneme kıstırılmıştı. Bize düşen bazı yaşanmışlıları yok sayarak hayata devam etmek. Gülümseyerek dışarıyı izlerken karşı caddeden geçen Mete'nin arabasını görmem ile bir anda tüm düşüncelerim uçup gidivermişti. Araba bizim yurdun önünde hızla  durdu. Galiba Eylül'ü  getirmişti. Halbuki daha Eylül gideli bir saat yeni olmuştu. Bu kadar çabuk geleceklerini tahmin etmemiştim.

Pekala onları  çok yakıştırıyordum. Mete Eylül'ü  seviyordu. Onun ağzından zorla birkaç   itiraf kelimesi yakalayabilmiştim. O söylemese bile zaten anlamıştım. Sadece onun çekine çekine anlatması çok eglenceliydi.

Arabadan inen Mete ve o an çalan telefonum ile masanın üzerindeki telefona uzandım. Mete'nin dışarıdan gergin yüzünü görmemle hemen açıverdim telefonu.

"Azra aşağı gelin acil gitmemiz lazım."
İlk kez sinirli gelen sesiyle birlikte Aslı ya kalk işareti yaparken dolabımdan hırkamı ve çantamı çıkarmaya çalıştım.

"Tamam da Eylül nerede, ne oldu ?"

Aslı'da odasına çıkma girişiminde bulunmadan benim bir hırkamdan alırken hızla koridora çıktım. Neler oluyordu anlayamamıştım.

"Siz gelin , anlatacam herşeyi. "

Koşarak aşağı indik Mete'nin önceden çalıştırdığı arabaya binerken yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu anlamıştım. Biz biner binmez tozu dumana katarak gaza yüklendi.

"Mete neler oluyor , nereye gidiyoruz?"

Mete sinirden çenesi kasılırken direksiyona vururken "siktir " diye bağırdı. Onu ilk kez böyle gördüğüm için anlamsızcaina bakındım.

"Eylül yok. "

Sinirle önüme dönerken saçma bir şekilde gülümsedim. "O seninle buluşmaya gitti ya Aptal. "

"Lanet olsun, Savaş aradı ona bir not gitmiş.  Eylül'ün nerede olduğunu bilmiyoruz. "

Arkada oturan Aslı'nın küfürlerini duymazdan gelerek öfkeyle gözlerimi Mete'ye diktim. "  Ne saçmalıyorsun sen ya Eylül buralardadır. "

"Bok kafam geç kalmıştım oraya , bugün onu sevdigimi açıklayacaktım. Siktir. "

Gözlerimden yaşlar istemsiz akarken edebsiz küfürlerimi dışarı savurdum.

ZOR AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin