×-1× PROLOGUE

81.8K 4.2K 5.5K
                                    

"Dur." Park Jimin, yatağının yanındaki abajura uzanıp ışığı açacağı sırada, kadın ıslak ellerini onun kollarında gezdiriyordu.

"Daha yeni başlamıştık." kadın tekrar işine döndüğünde ve sanki bundan büyük bir haz alıyormuşçasına yapmacık sesler çıkarmaya başladığında, Park Jimin eliyle onu durdurmak zorunda kaldı.

Bir süre boş bir şekilde kadının yüzüne baktıktan sonra başladığı işi tamamlayıp ışığı açtı ve yataktan doğruldu.

"Paran aynanın önünde."

"Anneniz gerekli ödemeyi yaptı Bay Park." dedi kadın Park Jimin'in kusursuz olduğunu düşündüğü yüzünü incelerken.

Zavallı adam, dedi içinden. Gencecikti, yakışıklıydı, güzel bir vücudu vardı. Yaptığı iş ürkütücü olsa da, işinde en iyilerindendi, zengindi. Eğer mümkün olsaydı, tüm bunları kullanarak kendine bir harem bile kurabilirdi. Fakat Tanrı ona birçok yerden verirken, en can alıcı noktayı almıştı.

Park Jimin vücudunu kadının ellerinin arasından kurtarıp yataktan kalktı, dolabını açıp temiz kıyafetler aldı. Hava kararmıştı. Kontrol etmesi gereken e-postalar, tamamlaması gereken raporlar vardı ama ertelemek zorunda kalmıştı bu iş yüzünden. Elindeki kıyafetleri yatağına fırlattı, zaman kaybı diye düşündü. Tüm bunlar, bir ölüyü diriltmeye çalışmak gibiydi.

Bir ölünün dirilmeyeceğini en iyi Park Jimin bilirdi.

Zaten çıplak olduğundan, suyu açıp altına girdi direkt. Park Jimin, asla sıcak suda yıkanmazdı. Soğuğu hissetmeyi seviyordu. Zaten ona her gün, günün birinde donmuş bir et yığınına dönüşeceğini hatırlatan bir işi vardı. Onun gibi bir adam soğuktan çekinseydi bu çok garip olurdu.

"Hayır, Bayan Park... Hayır, olmadı... Özür dilerim... Hoşça kalın." kadın annesine rapor veriyor olmalıydı. Dış kapının kapanma sesi kulaklarına ulaştığında hışımla elini banyonun soğuk mermerine geçirdi, bıkmıştı artık her gün aynı şeyi yaşamaktan, zorlanmaktan.

Annesi ona soğuk insanlarla uğraşmaktan bu hale geldiğini söylüyordu. İş arkadaşları zaten günün on saati açık saçık bu şeyleri görmek zorunda kaldığı için bağışıklık kazandığını söyleyip dalga geçiyordu. Fakat Park Jimin, kendini bildi bileli böyleydi ve artık pes etmişti. Bir aile kurmak, çocuklarının olması... Bu tarz hayalleri de yoktu zaten. Fakat bunu annesine anlatabilmesi mümkün değildi. Sırf torun sevme hevesiyle, annesinin bir fahişe olacağını umursamadan her gün onun evine farklı kadınlar yollamaktan vazgeçmeyecekti, biliyordu.

Duştan çıktı, üzerine bornozunu geçirdi ve kendine bir viski doldurdu. Deri koltuğuna yayılmadan hemen önce telefonunu eline aldı. Yapacağı aramayı yapmadan derin bir nefes alıp duvar olması gereken yerde boydan boya cam olan odasından şehre baktı. Dairesi yirmi ikinci kattaydı ve çevredeki tüm apartmanlar on katlı olduğundan, gökyüzünde yalnızdı Park Jimin. O yüzden sessizdi şehir onun olduğu yerden. Gökyüzü bulutluydu ve dolunay vardı o gece. Viskisinden bir yudum aldı ve araması gereken kişiyi aradı.

"Namjoon, sonuçlar çıktı mı?" karşı taraftan istediği cevabı almıştı, bir yudum daha aldı ve gülümsedi boşluğa doğru.

"Birilerinin görmediğine eminsin, değil mi?" ikinci kez istediği cevabı aldığında, az önce kaçan keyfinin geri geldiğini hissetti Park Jimin.

"Tamam, e-postamı kontrol edeceğim şimdi. Bu arada, anlaştığımız gibi, hediyen kapında bekliyor." ondan büyük olduğu halde gayrı resmi konuştuğu çalışanı ona telefonda defalarca teşekkür ederken, suratına kapattı. İstediğini almıştı, devamı lüzumsuzdu.

Koltuğunu yatak odasındaki devasa çalışma masasına döndürdü ve hızla masanın üzerindeki laptopu açtı, sabırsızdı.

Sırf bir parmak izinin gizlice kime ait olduğunun tespit edilmesi için, son model bir araba almıştı yüzünü görse hatırlamayacağı birine, yine. Fakat konuşmasını göze alamazdı, bu konuda para hiçbir şeydi. Öyle ki, bu aldığı yirmi ikinci arabaydı. Bu işi kendi de yapabilirdi fakat yirmi iki kere aynı şeyi yapsaydı, çok dikkat çekerdi ve bunun olması iyi olmazdı.

Ekran açıldığında, ışık gözünü aldı Park Jimin'in. Karanlıkta yaşamaya alışmıştı, ekran parlaklığı en düşükte olduğu halde bu kadar ışık fazlaydı ona. Vakit kaybetmeden e-postalarına girdi ve son gelenin üzerine tıkladı. Yazılar yüklendiğinde, sakin bir şekilde okudu hepsini. Hatta iki kez okudu. İçinde yükselen merak öncekine göre artmıştı fakat şu an yanına bir duygu daha eklenmişti.

Mutluluk.

Evet, mutluydu. Çünkü az önce, kim tarafından öldürüldüğü belli olmayan tam yirmi iki cesedin katilini bulmuştu. Kıkırdadı, oturduğu kat ile aynı sayıydı bu. Tesadüflere ve kadere inancı olmayan bir adamdı Park Jimin. O yüzden komik gelmişti ona bu.

E-postalarını kapatıp, daha karmaşık bir dosyaya girdi bu sefer. Binlerce fotoğrafın olduğu dosyada eliyle koymuş gibi buldu onun fotoğrafını. Katilin resmi ekrana yayıldığında, yüzünü inceledi. Kaçıncı bakışıydı bu yüze hatırlamıyordu. Tam bir yıldır bu adamı arıyordu. Hayır, zaten o olduğunu henüz ikinci cesedi incelerken biliyordu, devam edeceğini de anlamıştı. Fakat ona kanıt lazımdı. Ve şu an işte yirmi iki cesedin katili bu adam diyebilecek kadar net delillere sahipti fakat hala onu ihbar etmemişti. Oysa telefonunu kaldırıp amirini arayacağını, "Ben adli tıptan Park Jimin, efendim. Çok büyük bir davayı, an itibariyle çözdüm." diyeceğini hayal ediyordu bir yıldır. Fakat şu an, yapmak istediği bu değildi.

Bu adam yüzünden, işini tam yapamamıştı. İnceleme dosyasını eksik iletiyor, içinden aldığı parçalarla bu güne kadar tamamlamaya çalıştığı yapbozu yapıyordu yavaş yavaş. Şimdi o yapboz tamamlanmıştı ve ortaya çıkan işte bu adamdı. Kendinden taviz vermişti onun için, bu kadar kolay olamazdı.

Onu bulup, kendisi yakalayacaktı. Onu adaletin karşısına kendi elleriyle teslim ederse, işte o zaman bu iş tam anlamıyla biterdi ve Park Jimin de biraz olsun eğlenmiş olurdu.

Gülüşüne engel olamadı. Tek hamlede tüm viskiyi yuttu ve fısıldadı.

"Daha dikkatli olmalıydın, Kim Taehyung."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(not: Jimin ereksiyon olamıyor, sıkıntısı bu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(not: Jimin ereksiyon olamıyor, sıkıntısı bu. Anlayamamış olma ihtimalinize karşı.)

Selam!! Bu ne yapıyor, amacı ne bunun diyebilirsiniz.
Demeyiniz.
Yazarken aşırı zevk aldığım ve televizyonda duyduğum tek bir kelimeden bir anda aklıma gelen bir kurgu oldu.

Ve evet, sadece yazarın ağzından olacak. Umarım batırmam.
Şuan beş bölümlük kurgum hazır.
Sizi seviyorum, bir sonraki bölümü merakla ve sabırla bekleyin lütfen!

Morgue × vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin