"Şimdi nereye gidiyoruz?"
"25. Caddeye." Kim Taehyung rahatlıkla konuşurken, Park Jimin yutkundu, cevap veremedi. Kalabalıkta öylece yürüdüler.
Gecenin bir yarısı burada bu kadar insan olması garipti fakat buna takılmadı Park Jimin, ışıkların arasında, her kafadan başka bir ses çıkan hareketli caddenin geniş kaldırımlarında gözleri Kim Taehyung'un sırtındaki çantada sabitli, yürüdü yalnızca.
"Neden cadde isimlerini sırayla seçiyorsun? Olayı ne?" dedi konuyu değiştirmek ister gibi.
"Bir numarası yok aslında. Dikkat çekmek için. Ayrıca, hepsini bir kişinin yaptığı daha kolay anlaşılsın diye. O orospu çocukları sıralarını korkudan delire delire beklesin diye."
"Nasıl denk geliyor bu insanlar bu sıraya?"
"Denk gelmiyorlar, bir ara anlatırım."
Kim Taehyung arkasını dönüp göz kırptı Park Jimin'e, sonra eliyle 'dur' işareti yaptı ona. Söyleneni yapıp caddenin köşesinde durdu, sırt çantasını ayağının dibine bırakıp kalabalığa karışan sevgilisini izledi öylece. Bir an onu gözden kaybetti fakat sonra tekrar buldu.
Sarhoş rolü mü yapıyordu? Anlayamamıştı, öylece oraya buraya yürüyordu sevgilisi sarsak adımlarla. Park Jimin merakla izlemeye devam etti onu.
Kim Taehyung, genç bir kızın kucağına attı kendini sonra. Olduğu yerde yumruklarını sıkarken gözlerini bile kırpmıyordu sarı saçlı.
Ellerini kızın vücudunda dolaştırırken kız şikâyetçi gözükmüyordu, çünkü Kim Taehyung'un aksine, o gerçekten sarhoştu. Birkaç bir şey konuştular, Kim Taehyung elini telefon şekline sokup kulağına salladı serseri bir gülüş eşliğinde. Park Jimin daha fazla izlemek istemiyordu bu görüntüyü.
Kız cebinden telefonunu çıkartıp Kim Taehyung'un ağzından çıkan numaraları yazdı oraya. Sonra telefonunu cebine koydu, mutlu gözüküyordu. Park Jimin gözlerini devirdi, tabi mutlu gözükürdü. Kim Taehyung sarhoşken(!) ayrı bir seksiydi. Kelimeleri yalandan ağzında yuvarladığına emindi, biraz içince bile peltekleşiyordu konuşması hemen. Ah!
Park Jimin dişlerini birbirine bastırırken kızın telefonunu cebine koyuşunu izledi. Buraya kadar her şey normaldi. Kim Taehyung kızın kulağına eğildi, yüzündeki çapkın gülüş yoktu artık. Bir şeyler söylemeye devam ederken gözleri saniyelik bir şekilde kızın cebine gidip geldi ve kendini ondan geri çekti. Kız Kim Taehyung'a 'ara beni' diye bağırmıştı, Park Jimin aralarındaki mesafeye rağmen dudaklarını okumuştu kızın.
Sonra Kim Taehyung eski haline döndü az önce yaşananlar hiç olmamış gibi ve insanların bakışlarını umursamadan dümdüz sevgilisinin olduğu köşeye yürümeye başladı, işi bittikten sonra daha fazla rol yapmasına gerek kalmamıştı çünkü. Park Jimin meraktan çatlayacaktı, Kim Taehyung'un bu minik gösteriyle ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı.
"Bu neydi?" dedi fakat Kim Taehyung ona cevap vermeyip yerden sırt çantasını aldı ve yürümeye başladı tekrar. Ah, sinir bozucu olmaya başlamıştı bu.
Kalabalık caddenin bittiği yerde, ışıklarının tamamen sönük olduğu bir sokak başlıyordu. Kim Taehyung tekrar saatine baktı, yüzünde oluşan gülümseme Park Jimin'in tüylerini ürpertmişti.
Kim Taehyung adımlarını yan taraflarındaki apartmana yönlendirdi, Park Jimin o binanın varlığını fark etmemişti bile. Eski püskü, boyası kalkmış, camlarının demirleri paslanmıştı. İçeri girdiklerinde suratına çarpan rutubet kokusu midesini bulandırmıştı fakat buna takılmamaya çalıştı. Dördüncü kata çıktılar, apartman zaten beş katlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morgue × vmin ✓
Fanfiction[angst] Seri katil Kim Taehyung ve morg çalışanı Park Jimin'in hikayesi. ©fiorejade 13.08.2017 - 19.04.2018