×30× STIGMA

15K 1.5K 2K
                                    

Not: 9. bölümü hatırlamayan bu bölümü anlamaz

-

"Bak, şu ekrana bak!"

Onu bu odaya kapatan adamın ellerinden güçlükle kurtardı morluklarla dolu kolunu ve yüzünü aşağı eğdi. Baksa bile göremediğini telefonda ne yazdığını tahmin edebiliyordu zaten, Ji Min. Ondandı bu hırçınlığı.

"Okumayacak mısın? Şerefsiz kocanın sevgi dolu mesajını ben okuyayım madem." adamın iğrenç kahkahası odaya yayılınca çıplak bedenini elleriyle biraz daha örttü ve olduğu yere sindi.

"Sana olan borcumu ödeyemem. Ji Min'i ve Taehyung'u al. Ne yaparsan yap onlara, benden başka dayanakları yoktu zaten." adam bir kahkaha daha attığında Ji Min minik bir hıçkırık bıraktı havaya. Adamı daha da keyiflendirdi bu ses.

"Mesajın sonuna ne yazmış biliyor musun? 'artık gidiyorum.' sence kendini mi asacak? Güzel bir elveda, değil mi?" Ji Min'in cevap vermeyeceğini bildiği halde canını yakmak için soru sormaya devam ediyordu.

"Ee, konuşmayacak mısın? Artık kadrolu bir çalışansın." bunu söyledikten sonra arkasını dönmüştü, gidecekti. Ji Min'in başından beri takındığı umursamaz tavrı silindi bu sözlerle ve kafasını kaldırdı, ağrıyan yüreği daha da acırken yüzünden damlayan çaresizlik ona yardımcı olmuyor; aksine onu daha da zayıf gösteriyordu.

"Bugün sondu," dedi sesini bulabildiğinde. Gerçi ne dediği pek anlaşılmamıştı, çığlık atmaktan zedelenen ses telleri kelimeleri düzgün telaffuz etmesine izin vermemişti çünkü. "Bir ay dolunca gidebileceğimizi söylemiştin."

Kapıya yürürken yönünü değiştirdi ve soluğu Ji Min'in yanında aldı gözleri dünyanın tüm kirini taşıyan adam. Bir eli kadının keçeleşmiş saçlarını kavradı ve eline doladı, fazla uzun olmayan saçların tümü eline dolandığında çekerek kaldırdı kafasını.

"Şimdi de gidemeyeceğinizi söylüyorum. "

Çıplak ve zayıf bedeni öfke ile titrerken sustu kadın, sustu çünkü karşısındaki adama gücü yetmezdi. Neden böyle olmak zorundaydı? Sorgulamayı uzun zaman önce bırakmıştı çünkü her ne yaptıysa bunları hak edecek, acı acı çıkıyordu şimdi ahı ondan.

Yine de inanmıştı ona, belki tutunacak başka bir dalı olmadığından; belki sadece dünyanın bu kadar kötü bir yer olabileceğine inanmadığından.

"Yalancı," diye fısıldadı koyu gözlerini ona dikmiş adama.

"Orospu."

Duyduğuyla kaşları çatıldı Ji Min'in. Bunu kaldıramıyordu artık, dayanamadığı şey fiziksel acı değildi, her gece biraz daha kirlenen ruhuydu.

Kurumuş boğazını yokladı ve tükürük bezlerinin ürettiği az sıvıyı adamın suratına püskürttü hızla. Adam geri çekilirken onun saçlarını çekmiş, iki büklüm kalmasını sağlamıştı.

"Ne yaptığını sanıyorsun lan sen?" suratına yediği yersiz tükürük ile hiddetlenen adam tuttuğu saçları daha da çekti ve çıplak bedenin sindiği koltuktan yere düşmesini sağladı.

Hırsını alamamıştı. Sivri burunlu rugan ayakkabısıyla bir tekme geçirdi kadının karnına. Dayanamadı o acıya ve ağır bir inleme kaçtı Ji Min'in dudaklarından.

Bir an geri çekildi adam ve yerde ölü gibi uzanan bedene baktı. Öfkesi dinerken çıkışa yöneldi ve bu basık ortamdan kurtulmak için kapıyı araladı.

"Bundan sonra bir gecede iki adam yollayacağım sana. Kimle dans ettiğini anla." yapacağını yapıp, söyleyeceğini söyleyip gitti sonra.

Morgue × vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin