Kabuslar ve çığlıklar... Durmuştu.
Kim Taehyung'un garajına geleli iki gün, tüm bu karmaşa yavaşlayalı bir hafta olmuştu ki bu süreç her ikisine de ilaç olmuştu bir bağlamda. Park Jimin mental açıdan güçlenmiş ve zihnini toparlamış, Kim Taehyung ise planındaki son rötuşları halletmişti, artık sadece uygulaması kalmıştı; son dört adamı da öldürdükten sonra özgürdüler eğer istedikleri gibi giderse planları.
Tabi sonrasını da düşünmüşlerdi, Kim Taehyung son adamı öldürdüğünde terk edeceklerdi Kore'yi. Arkalarına bile bakmadan kendilerine yeni bir hayat kuracaklardı bambaşka bir ülkede, 'dünyanın öbür ucu' diye tanımadıkları o yerde.
Bu süreçte Park Jimin'in davası da sonuçlanmıştı. Dosyasına nefsi müdafaa kaşesi basılmıştı ki bu ikisi içinde kendi içlerinde son çare süpürdükleri umut kırıntılarının yerine yeni tohumlar serpmişti, garipti fakat onların yoluna dikilen duvarı elleriyle kırmış gibi hissetmişlerdi bu haberi aldıklarında.
İlk defa rüzgar onların istedikleri yönden esmeye başlamışken onlara yelkenleri açıp onu kullanmak düşerdi.
Böyleydi işte, hayatları bir anda gereğinden normal bir hal almıştı, belki de gitmedikleri ve görmedikleri için haberleri olmadığındandı çoğu şeyden fakat Yoongi'nin ölümünün Bayan Jeon ve Jungkook'un ağzını kapattığı kesindi.
Eh, hallerinden şikayetçi olduğu söylenemezdi, gözden uzak oldukça akıllardan da uzak kalıyorlardı, onlara göre tabi.
Şu an arabalarına binmiş, iki gün önce planladıkları şeyi yapmaya gidiyorlardı. 26. Caddedeki pizzacıya, siparişlerini götürmeye.
"Bankada biraz birikmişliğim var, onları dolara çevirsem iyi olacak." Park Jimin kendi kendine mırıldandığında, Kim Taehyung arabayı elemanı olduğunu iddia ettiği pizzacının yüz metre gerisine park etmişti. Sandığının aksine ara sokakta bir yerdi burası, havanın yeni yeni kararmaya başlamasına rağmen cadde tamamen boştu.
"Parayı sorun etme, Chim. Ben de ondan bol bir şey yok." Kim Taehyung arkaya uzanıp iki yelek çıkarttı ve birini Park Jimin'e verdi. Üzerinde 'Extra Cheese' yazan turuncu yeleği üzerine geçirirken tam ortasında kocaman bir pizza dilimi olan şapkayı da başına takmıştı.
İşte yine oluyordu. Park Jimin gözlerini ona dikmiş bakarken, karşısındaki şaheserin hayattaki konumunu ve işlevini sorguluyordu ama mantıklı bir cevap alamıyordu, Kim Taehyung normal zamanlarda fazla sıradandı.
"Komik gözüküyorum."
"Hayır, tatlısın." onu hayran hayran izleyen sarı saçlı konuşunca, duyduğuyla yüzünü buruşturdu pizza şapkalı seri katil.
"Bu daha kötü."
Park Jimin kıkırdadı, Kim Taehyung bileğini kaldırıp saatine baktı bu arada.
"Gelmek üzeredir." arabanın kapısını açtı ve çıktı, Park Jimin de onu taklit edip peşine takıldı.
Ne yapması gerektiğini biliyordu fakat gergindi. İki girişi olan pizzacının ön kapısına ilerlerken göz ucuyla arka kapıya yürüyen sevgilisine baktı, arkasına bile bakmadan dar sokağa karışınca o tekrar önüne döndü. Oyunculuk konusunda iyi olduğu söylenemezdi fakat bir şeyler yapacaktı işte, zaten zor bir şey değildi Kim Taehyung'un ona verdiği görev.
Kapıdan içeri girdi, kazağını altına sakladığı yeleği tutuyordu düşmesin diye. Kasaya yürüdü ve iki orta boy pizza ve büyük boy bardak kola sipariş etti, Kim Taehyung'un söylediği gibi zaten küçük olan pizzacıda yalnızca bir çalışan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morgue × vmin ✓
Fanfiction[angst] Seri katil Kim Taehyung ve morg çalışanı Park Jimin'in hikayesi. ©fiorejade 13.08.2017 - 19.04.2018