Simge yine sabahın erken saatinde kapıya dayandı:
-Günaydııııınnn!
-Günaydın Hoşgeldin! Gel içeri!
-....
-Bugün pek neşeliyiz bakıyorum.
-Aman dünü hiç hatırlatma. Ben diyorum ki. Gel bir kaç gün sonraya gidelim belediyenin yerine kıyalım nikahı. Ailelere evlenildikten sonra haber verilsin. Kimse duymasın abartmasın istiyorum.
-O zaman çıkalım hemen.
-Şimdi mi?
-Şimdi tabi!
Arabaya bindiler. Simge:
-Evet nereye gidiyoruz?
-Vesikalıkçıya.
-Gerçekten mi?
-Evet.
-Benim önceden çektirmiş olduğum güzel bir tane var. Ben onu çoğaltırayım.
-Olur. Ben yeni bir tane çektirmek zorundayım maalesef elimde hiç yok.
-Peki.
Fotoğrafçıya gittiler. Vesikalık işini hallettiler. Ardından arabaya tekrar bindiler:
-Bu sefer nereye?
-Hastaneye.
-Nee??
-Sağlık raporu alıcağız.
-O nasıl oluyor?
-Nasıl yani nasıl oluyor?
-Damardan mı?
-Evet.
-Emin misin?
-Evet eminim.
-...
-Yoksa korkuyor musun?
-Yok canııım. Peh! Korkmak mı?
-Korkuyorsun değil mi? Doğruyu söyle.
-Iıııııı. Evet.
-Eee ne yapacaksın orada.
-Valla en son kan aldırdığımda 18 yaşındaydım. Bayıldım. Zor ayılttılar. Hemşire baktı ayılamıyorum. Eter koklattı.
-Hahaha! Ciddi misin?
-Ciddiyim. Bak gerçekten söylüyorum bayılırsam eğer ayaklarımı havaya kaldıracaksın. Şeker bulursan şeker sok ağzıma ve su. Su bulabilirsen sevinirim.
-Emredersiniz Kraliçem.
-Ciddiyim. Gülme.
-Sen bayılmazsın. Sen de o göz yok.
-Valla hiç belli olmaz.
Hastaneye geldiler. Hemşire küheylan gibi bir kadındı:
-Önce hanginiz gelecek?
Diye sordu kalın bir ses ile. Simge:
-Ben önce olursam iyi olur. Bayılırsam tutarsın, umarım!
-Valla bilmiyorum duruma göre bakarız.
Simge koltuğa oturdu. Hemşire'nin elinin sert olmasından korkuyordu. Can'a bakıyordu ama Can bütünüyle kan'a odaklanmıştı:
-İyi misin?
-Hıhı! İyiyim.
Sonra hemşire şırıngayı çıkarttı. Simge kendini iyi hissediyordu. Ayağa kalktı. Can: