Konser!

43 1 0
                                    

-Biz Konser Alanına Gidiyoruz! Gidiyoruz! Can ile! Gidiyoruz! Gidiyoruz! Can ile! Can Gülümse! Gidiyoruz! Heeeey!!

Can güldü. Uzun zamandır mutlu görmediği Simge'yi böylesine mutlu görmek onu mutlu ediyordu. Konser alanına doğru gittikçe karavan için otopark yerleri azalıyordu. Bu yüzden konser alanına çok yakın olmayan bir yere karavanı park etmek zorunda kaldılar. Karavanı iyice kitledikten sonra konser alanına doğru yürümeye başladılar. Ve sahneye gerçekten çok yakındılar. Yaklaşık 1.30 saat ayakta bekledikten sonra Alexander Rybak sahneye çıkmıştı. Simge sürekli bağırıyor çağırıyor ıslık çalıp duruyordu. Can ise onu etraftan gelebilecek her türlü itişip kalkışmadan korumak için gözlerini pür dikkat açmış bekliyordu.

Simge sürekli parmak ucuna kalkıp duruyordu görebilmek için. Can Simge'nin kulağına doğru eğildi:

-İSTERSEN AYAĞIMA BASABİLİRSİN!

-EFENDİM!!!

-AYAĞIMAA! BAAS!

-OLMAZ!!!

-AMA GÖREMİYORSUN!!

-GÖRÜYORUM GÖRÜYORUM!!!

Konserin bitmesine yakın hava iyice soğumuştu. Ve yağmur çiselemeye başlamıştı. Can:

-ARTIK GİTSEK Mİ??

-HAYIR!

-AMA HERKES GİDİYOR!!

-YAĞMURUN ALTINDA KONSER HAYATINDA GÖREBİLECEĞİN EN NADİR ŞEY! EĞLENMENE BAK!

"Sanırım Simge haklı" diye düşündü Can.  Yağmuru aldırmayıp eğlencesini çıkartabilirdi. Sevdiği kız yanındaydı, mutluydu sonuçta. Değil mi?

Yavaşça da olsa kalabalık dağılıyor ve Simge ile Can öne geçtikçe geçiyorlardı. En sonunda en öne geçmişlerdi. Fakat yağmur gittikçe şiddetini arttırıyordu. Kalabalık büyük bir hız ile dağılmaya devam ediyordu. En sonunda onlar ve birkaç çift kalmıştı. Ve Alexander Rybak çoktan sahneyi terk etmişti. Simge ile Can yağmuru aldırmıyordu. Konser alanında onlar ve yağmurdan başka hiçbir şey kalmamıştı. Can ceketini çıkarttı. Simge'nin üzerine tuttu:

-Bu seni yağmurdan korur!

-Hayır Hayır Hayır! Üşürsün! Deli misin giy şunu!

-Olmaz!

-Can! Giy! Gerçekten ben şu an ıslanmak istiyorum.

-Üşütüceksin. Burnundan şıpır şıpır su damlıyor.

-Senin de öyle! Bana bir şey olmaz! Giy onu geri!

Can istemeye istemeye giydi ceketini. Bir an önce karavana kadar koştular. İkisi de sırılsıklam olmuştu. Gülmekten başka hiçbir şey yapmıyorlardı. İkisinin de saçları ıpıslaktı. Can:

-Ben sürücü kısmına geçiyim en iyisi, sen de üstünü hemen değiştir. Üşütmeden.

-İyi tamam.

Simge üzerini değiştirdikten sonra Can içeride üzerini değiştirdi. Simge ranzanın üstüne çıktı hemen. Yukarı ki kattan Can'ı izliyordu. Can bir bardak alıp su içecekti. Tam su dolu bardağı ağzına götürecekken Simge ile göz göze gelince bardağı ağzından uzaklaştırdı:

-Su ister misin?

Simge başını evet dercesine salladı. Can bir bardak da ona doldurup verdi. Beraber su içtikten sonra Simge bardağı Can'a uzattı:

-Koyabilir misin?

Dedi. Can bardağı tezgaha koydu. Kendi yatağına oturup çoraplarını çıkarttı. Simge kendi yatağından aşağı doğru bir anda sarktı.
Ve Can'a bakıp sırıttı. Can:

-N'oldu?

-Teşekkür ederim.

-Ne için?

-Beni konsere götürdüğün için.

-Rica ederim. Sen yeterki iste. Ben yine ayarlarım bir şeyler.

-Söz veriyorum ben de senin için bir şey yapacağım.

-Ne gibi?

-Hmm. Bilmem. Ne seversin.

-Hmm. Bir top dondurma.

-Hayır. Onu da yaparım ama böyle büyük bir şeyden bahsediyorum mesela Çin'de yavru pandalara yemek vermek filan.

-...

-Örneğim güzel olmadı farkındayım. Ama şey olabilir. Bilmem bulamadım. Ne istersen işte!

-İstediğim tek bir şey var. O da sıkıntı bir şey değil. Senin dediğin gibi zaman karar verecek gibi bir şey yani.

-...

-Başını sarkıtma artık! Beyninde kan toplanacak.

-İyi peki!

Dedi Simge kafasını geri topladı. Başını yastığına koyup üzerindeki battaniyeyi iyice yerleştirdi:

-Işığı kapatıyorum Simge!

-Tamam!

Can yatağına yattı:

-İyi geceler!

-Sana da!

İkisi de düşünüyordu. Zaman nerede onlara dur diyecek diye bekliyorlardı.

YolcuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin