Çok geçmeden gümrüğe yaklaştılar. İşlemleri tamamladıktan sonra yarım saat daha sonra yol gittikten sonra artık yorulmuştular. Can karavanı Mreznica Nehri'nin yanına çekti. Orada bir ateş yaktı. Simge ise kalan son sucukları da kesti. Onları mangal yaptılar ve yediler. Güzel bir yemeğin ardından Simge ateşin başına oturmuştu. Can ise hala blog açma derdindeydi.
Simge bir anda şarkı söylemeye başlamıştı. Can onun sesini duyunca kulağını kabarttı. Bu şarkı "Someone Like You" idi. Bilgisayarı hemen kapattı. Kapı eşiğine doğru usulca yaklaştı ve onu dinlemeye başladı. Çok güzel söylüyordu.
Can kendi üstüne polar battaniye alıp karavandan çıktı. Ve Simge hemen şarkı söylemeyi bıraktı. Can, Simge'nin karşısına oturdu:
-Ee? Söylemeyecek misin?
-Hayır. Dedi Simge güldü.
-Ama güzel söylüyordun.
-İnsanların içinde pek söylemeyi tercih etmiyorum.
-Ama burada sadece ben varım. İnsanlar yok.
-Olsun.
-Never mind I find someone like you!
-...
-E hadi söylesene.
-Hayır.
-....
-Senin sesin de fena değilmiş. Dedi Simge yan bir gülüş attı. Can garipsemiş bakışıyla:
-Benim mi? Hıh! Güldürme.
-Piyano çalarken hiç söylemiyor musun? Veya duş alırken filan.
-Söylüyorum.
-Çav bella filan değil mi?
-Ah hayır! O çok eskiydi.
-Hahaha!
-Hem sen nereden biliyorsun?
-Stalk.
-Stalker Girl!
-Yeap! It's me.
Simge üşümeye başlamıştı. Ellerini koltuk altına soktu. Biraz ısınmaya çalıştı kendince. Can durumu hemen fırsat kollayıp Simge'nin yanına gitti. Battaniyenin tek kanadını açtı Simge'ye doğru:
-Gel!
Dedi. Simge ölsede o battaniyeyi onunla paylaşmazdı:
-Ne?
-Gel! Üşüyorsun.
-Hayır üşümüyorum.
-Simge?
-Üşümüyorum dedim ya!
-Simge grip olacaksın.
-Eğer çok isteseydim kendim gider battaniyemi alırdım değil mi?
-İnat etme. Battaniyenin ucunu al işte. Dokunmayacağım herhalde.
Simge bir an durdu, düşündü:
-Üff! İyi!
Dedi. Simge battaniyenin ucunu tuttu, Can kendi kolunu geri aldı. Simge iyice battaniyeye sarıldı. Gerçekten çok üşümüştü. Sağa doğru kafasına çevirdi. Can'a fazlasıyla yakındı, tekrar önüne döndü: