Can en arka sırada çocukların arasında oturuyordu. Simge dikkatini dağıtmaması için Can'a bakmaktan o kadar çok çekiniyordu ki. Can küçük bir çocuk bir misali parmak kaldırdı en arka sıradan:-Öğğğğ-reeeet-meniiiiiiiim!
-Buyur Can söyle!
Dedi Simge. Bütün çocuklar gülmeye başladı. Can devam etti:
-Öğretmenim? GND yazan şey de ne?
-Bunun adı toprak hattı. Belki aileleriniz size elektriğizi atmanız için toprağa basmanızı söylemiştir. Doğru mu? İşte bu küçük girişte o işi yapıyor. Daha önce bir LEDe veya bir başka aygıta verdiğiniz elektriği hop diye çekiveriyor.
Can yine parmak kaldırdı:
-Öğğğğ-riiiet-miiiin-immmm!!
-Buyur Can!
-Öğritminim? Tuvalete gidebilir miyim? Sıkıştım da!
Dedi Can. Sınıftaki çocuklar kahkaha atmaktan yerlerde yuvarlanıyordu. Simge "Allahım nereye geldim ben böyle" diye düşündü:
-Gidebilirsin Can!
-Tişkirlir İğritminim! Dedi. Sınıftan komik bir penguen yürüyüşü ile çıktı. Simge Can'ı artık hiç olmadığı kadar tuhaf bulmaya başlamıştı. Dersi o kadar çok dağıtmıştı ki. Çocukları toparlamak çok zor olacaktı. Gerçekten doğru eğitim eğlenerek öğrenmek miydi? Gerçekten bunu çok merak ediyordu.
Simge dersten o kadar memnun kalmıştı ki. Artık İngiliz ailelerin çocukları yerine Türk çocuklarını eğitmeye başlaması onun için harikulade bir şeydi. Fakat işin şey boyutuda vardı tabi. Annesi bu işe ne diyecekti.
Saat çoktan 5 olmuş öğrenciler gitmişti. Can sürekli karavanın tepesinde motorları panellere sabitlemek derdindeydi.
-Can!
-Efendim!
-İşin uzun sürecek mi? Eğer sürecekse otobüs ile gidebilirim. Benim için sıkıntı olmaz.
-Yok yok. Valizin fazlasıyla ağır o valizle o kadar yolu gidemezsin.
-Alt tarafı 45 dakika. Alışığım burada büyüdüm sonuçta.
-Yok. Olmaz götürmeme izin ver.
-Bak eğer kibarlık olsun diye...
-Hayır kibarlık olsun diye değil.
-Pekala.
-...
-Şey bu arada papatyalar için teşekkür ederim. Papatyaları eve götürmesem burada kalsalar olur mu? Buraya çok yakıştılar da.
-Olabilir. Olabilir.
Dedi. Merdivenden indi. Elini ovuşturdu. Papatya buketinden en güzelinden bir papatya seçti, kopardı:
-Bu sende kalsın. Dedi. Mümkün olduğunca saçına dokunmamaya çalışarak o papatyayı saçına taktı Simge'nin:
-Belki defterin arasına koyar kurutursun.
Dedi. Simge ile Can o ara göz göze geldi. Simge utancından o anı bölmek için:
-Ee! Hazırsan çıkalım mı artık?
-Eee evet! Evet! Çıkalım. Dedi Can. "Ne yapıyorum ben böyle? Bir daha asla böyle bir şey yapma sakın" dedi içinden. Çok mahçup olmuştu ikisi de. Simge hemen arabaya bindi. Yanakları kıpkırmızıydı.
Yolda 15 dakika boyunca sessiz kalmalarının üzerine Simge sessizliği bozdu:
-Daha önce hiç kovuldun mu işten?
