Benimle Gelmek İster Misin?

85 1 14
                                    




Araba ile bir köye girdiler. Simge:

-Beni atölyene götürdüğünden pek emin değilim.

-Merak etme! Kaçırdığım filan yok Bayan Yalnız.

Çok geçmeden Can arabayı tek katlı ilkel bir bagaj kapısı olan bir evin yanında durdurdu. İkisi de arabadan indi. Saat daha sabahın 5.30'uydu. Can'ın cebinden anahtar çıkartma sesi bütün sokakta yankılanıyordu. Can evin kapısını açtı. İçeri girdi. Simge ise girmeden dışarıdan içeri bakıyordu. Can içeriden garaj kapısını açtı büyük bir gıcırtıyla. Dışarıdaki Simge ile göz göze geldi. Can güldü:

-Hala dışarıda mısın sen? Gel!

Dedi. Simge utangaç adımlarla garaj kapısından içeri girdi. Eski mi eski bir karavan tam karşısında onu bekliyordu. Gerçekten böyle bir karavan beklemiyordu şok olmuştu. Can:

-N'oldu? Beğenmedin mi yoksa?

-Yok. Beğendim beğendim.

-Bir garip bakıyorsun?

-Şey dışı, sadece dış görünüşü onun dışında güzel.

-Dış görünüşünün iyi olmadığının ben de farkındayım. En son onun dış görünüşünü halledeceğim.

-....

-Motorlar?

-Motorlar?

-Senden istediğim motorlar?

-Arabada valizimin içinde.

-Tamam gel o zaman onları alalım.

Dedi. Can ile dışarı çıktı. Arabanın bagajını açtı. Simge valizi çıkarttı ve içindeki motorları Can'a verdi. Can:

-Bunlara ne kadar verdin?

-Tahmin et.

-Toplam 100 euro.

-Hayır. İn!

-80 vermişsindir garanti.

-Hayıır!

-Bedava mı? Dedi Can. Simge güldü:

-Hayır günümüzde böyle şeyleri bedava vermiyorlar.

-Kaça aldın?

-Biraz daha insen bulabilirdin aslında.

-60?

-10 daha in!

-50 mi?

-Evet!

-Gerçekten mi?

-Evet!

-Bunu, bunu nasıl yaptın yani internette en düşük fiyat 35 euro iken sen nasıl 25'e aldın?

-Meslek sırrı diyelim.

-Vay. Benim de acilen öğrenmem lazım.

Can bir merdiven dayadı karavana:

-Simge! Bak bunu görmen lazım!

Simge garaja girdi. Can merdivenden indi:

-Çık merdivenlerden yukarı. Bak orada ne model var?

Simge Can'ın dediklerine anlam verememişti. Merdivene çıktı. Karavanın üzerinden büyük iki tane güneş paneli vardı. Can:

-Görmüş olduğun paneller Rising marka Solar Power Increaser. Yani sadece camı kırık olan.

Simge çok şaşırmıştı:

-Gerçekten mi? Onu nereden buldun? Bu, bu çok pahalı bir ürün. Yani imkanı yok. Gerçekten aldın mı?

-Hayır almadım. İzmit'e girerken bir fabrika vardı. Fabrikanın kapanmadan önceki projelerinden biri buydu. Fakat fabrika kapanınca başı boş kalan yavrucuğu ben sahiplendim. İnanır mısın? Normal bir 2.el panele verdiğim parayla eş değer bir paraya sattılar.

-Bu süper bir şey, gerçekten inanması çok zor.

Can bir tane daha merdiven dayadı karavanın üzerine. Motorları karavanın üzerine koydu:

-Bak bu motorları panelin şu kısımlarına takacağım. Güneşin geldiği yöne doğru dönebilecekler.

-Bunu niye normal motorla yapmadın ki?

-Panel ağır geldiği için fazla dönüyor o zamanda. Kademeli döndürmesi çok daha iyi oluyor.

-...

-İçini görmek ister misin?

-Neyin?

-Karavanın!

-Olabilir.

Can bir çocuk gibiydi. Çok heyecanlıydı. Yaptığı her şey ile gurur duyuyor ve ayrıca Simge'nin de bundan mutlu olmasını istiyordu. Merdivenlerden inip hemen karavanın kapısını açtı. Simge karavanın içine başını soktu:

-Bunun içi boş?

-Çünkü daha içini yapmadım ama içinin böyle olmasını planlıyorum. Dedi elindeki kağıdı Simge'ye uzattı. Can:

-Bak burada hemen girince ranza şeklinde yataklar bulunacak. Sola dönünce ikili tezgah bulunacak. Üzerinde de iki tane kıyafet dolabı...

-Pardon bölüyorum ama neden iki tane? Yani oraya tek gitmeyecek misin?

-Iıı evet. Yani bu aslında eski çizim yanımda arkadaşım vardı. Orkun. Fakat Orkun daha sonra bunun büyük bir saçmalık olduğunu söyledi. Bana inanmadı. Gitti. Proje böyle kaldı.

-....

-Simge! Peki sen bana yardım edip, benimle gelmek ister misin? Seninle Avrupa'yı gezeriz. Dedi. Simge donup kalmıştı:

-Olmaz. Yani bu çok çılgınca olur. Bu çok çılgınca bir şey. Akıl kârı değil.

-Sen de mi inanmıyorsun bana?

-Hayır öyle demek istemedim. Yani biraz empati kursan anlayacaksın benim ne demek istediğimi. Yani bu çok güzel bir şey tabi ki ama bunca hazırlık sence de küçücük bir yarışma için değer mi?

-Yarışma uluslararası alanda yapılıyor. Ödül 1.ye 30.000 € 2.ye 20.000€ 3.ye 10.000€ ve ayrıca bütün gazetelerde bangır bangır adımız duyulacak.

-Bunu sadece ünlü olmak için yapıyorum desene.

-Hayır! Saçmalıyorsun bunu çocuklar için yapıyorum.

-Hangi çocuklar?

-Bu köyün çocukları için. Daha sonra başka bir köyün çocuğu için belki de Brezilya veya Afrika veya Rusya'daki bir başka köy çocuğu için. Amacım şimdilik elimden gelen bu eğitim çabasını bir tık daha yükseğe taşıyıp bu binayı daha donanımlı hale getirip onlara daha iyi bir eğitim vermek.

-Sen? Sen eğitim mi veriyorsun?

-Evet! Her gün okul çıkışından bir saat sonra 1 saatlik bir elektronik bir şeyler gösteriyorum. Büyük küçük demeden hepsini topluyorum, biraz daha ilerleme kaydedersem onlara yazılım öğretmek istiyorum. Gönül ister ki içerideki sınıfa bir sürü bilgisayar koyayım. Hepsi uygulamalı öğrensin. Daha çok genç yaştayken projelerini üretsin. İnanır mısın şu an ki okullarını sevdiklerinden daha çok seviyorlar burayı. Esas gerçek eğitim dediğimiz şeyi veriyorum ben. Bugün bu köy yarın tüm Türkiye derken belki eğitim sistemine çok daha yeni bir bakış açısı getirebiliriz. İnanırsak! Başarabiliriz. Bütün çocuklar birbirinden zeki. Çocukların hayal güçleri o kadar geniş ki. Yarattıkları projeleri bir duysan.

-Okuldan ne zaman çıkacaklar?

-Saat 3'te.

-Saat 5'ten sonra işin var mı yani beni eve o zaman bırakabilir misin? Zahmet olmazsa. Bugün ki derse girmek istiyorum da.

-Seve seve.

-Ama bu şey anlamına gelmiyor. Yarışmaya katıldığım anlamına. Fakat düşüneceğim.

YolcuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin