Aşk Tuzağı (AyTol) (BİTTİ)

SEN TOLGAYA SIRILSIKLAM AŞIKSIN!

Selammm:) sonunda yeni bölüm geldi. Umarım beklediğinize değen bir bölüm olmuştur. Artık sınır koyacağım yine yeniden. O zaman daha hızlı yb geliyo:D
BU BÖLÜM SINIR
-52 BEĞENİ-
-60 YORUM-
*Satır arası yorumlarda yapabilirsiniz ..*
Olunca diğer bölüm gelecek.
Bu arada diğer bölüm için aklımda çok hoş şeyler var. Bayılıcağınıza eminim. Ama ilk bu bölümün sınırları dolmalı. :)
Neyse siz artık bölüme başlayın. Yine çok konuştum. 😄
*Bölüm sonunda Ekine sövebilirisniz. okuyunca neden olduğunu anlayacaksınız. *

(Aybüke)
Baş ucumda duran telefonun alarm sesiyle uyanmıştım. Bi kaç saniye etrafa bakıp geri yatıp yatmamak arasında kalsam da sonra dan setin olduğu aklıma gelmişti. Yataktan kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra, üzerimi de değiştip arabanın anahtarını alıp dışarı çıktım.

Arabanın içinde oturup, tam çalıştırmaya başlıyacağım sırada aniden aklıma dünkü Tolga ile çektiğimiz dans ve malum 3 kere çekmiş olduğumuz öpüşme sahnesi geldi. Bide eve gelince kendi kendime yaptığım açıklamalar, Dün ne demiştim sahi ben"ben Ekine değil, Tolga ya aşıktım. Onu ölümüne seviyordum."  demiştim. Dün bu olanları düşünürken saat kaçta uyuduğumu bilmiyorum bile..
Bugün onun yüzüne nasıl bakıcaktım. Hiç bilmiyordum..

Arada Ekin varken, Tolgayı seviyor olmam ona haksızlık değilmiydi?
Benim onu sevdiğimi düşünmesi onu da üzmezmiydi?

Artık bu işe bir son vermem lazımdı. Kendimi böyle düşünceler arasında kayboluyor gibi hissediyorum çünkü...
Bugün kesinlikle bir şey yapıcağım

'İlk işim setten sonra, Ekin le buluşup onu artık sevmediğimi, ayrılmak istediğimi söylüyeceğim'

Bunları söylemek benim için de zor olucak, artık onu sevmesemde ona bu sözleri söylerken kırılmasından korkuyorum. Ama
Bunu yapmak zorundayım..

Yine böyle uzun uzun düşünürken
Kendimi setin kapısında buldum. Bu düşünceli hallerimle nasıl geldim bilmiyorum ya.. Neyse.
Arabayı park edip derin bir nefes aldıktan sonra karavanıma doğru yol aldım. Tam içeri girecekken aniden yağmurun bastırması bir oldu. O kadar hızlı hızlı yağıyordu ki, karavanın içine giremeden sırıl sıklam olmuştum bile. Daha fazla oyalanmadan içeri geçtim. Hemen kapıya yaslandım, üzerime yapışmış olan ıslak kıyafetlerime bakıyordum. Hemen değiştirmem gerekiyordu. Vücudum böyle havalarda hemen yenik düşüyor haliyle bende hasta oluyordum.
Ben tam üzerimi değiştirmek için dolabımdan kıyafetlerimi almış karavanın banyo kısmına girdim
Ama içerde üstü çıplak olan bir adet Tolga yı beklemiyordum.
Onu orda o şekilde görünce birden ağzımdan " Oha! Taş," sözleri çıktı. Hemen kapıyı kapattım. Dışarı çıktım. Ardımdan hemen Tolga da dışarı çıktı.. 

- Bb-en  ö-özür dilerim Tolga. Yani içerde olduğunu bilmiyordum. Kusura bakma.
Allah ım neden kekeliyorum!

(Tolga)
-Peki ya kusura bakarsam..
Ona doğru birkaç adım atıyordum. O da geri geri adımlar atıyordu. En son yine birkaç adım daha attıktan sonra duvara yaslanmıştı. Ben de kollarımı iki kenara koyup onu tam ortama almıştım. Yine yüzüme bakmıyordu. Çünkü biliyorum utanıyordu. Hemde çok.

(Aybüke)
Şu an onun kas yığını kollarının arasındaydım, kaçmak için yol arıyordum ama o çekilmediği sürece kurtulamıyacağımı da biliyordum. Ona bakmıyordum, doğrusu bakamıyordum. O ise
Ellerini çeneme getirdi,hafifçe yüzümü kaldırıp, ona bakmamı sağladı. Hah şimdi daha beter durumdaydım. İçimde kocaman bir utanç duygusu varken ona karşı, nasıl o okyanus gözlerine bakabilirdim.