Hadi ama amca iki akçeden versen ne olurdu ki sanki… dedim sana iki akçeden verseydin kesin beş kile alacaktı. Böyle pahalı satmaya devam edersen yakında iki akçeye muhtaç olacaksın…. Çocuklar biraz yavaş koşun birbirinizi yaralıcaksınız…. Sana da dedim o çuval ağır diye bak belin iki büklüm oldu…
-sultanım ölmemi mi istiyorsunuz, neden saraydan kaçıp buraya geliyorsunuz
-ölmeni hiç istemem şirin hatun, ne yapabilirim sarayda çok sıkılıyorum, tek eğlence yerim herkesin bir arada olduğu şu Pazar yeri…hem merak etme bak cevriye yanımda o beni korur.
Şirin hatun kesik kesik nefes alırken ben hafif hafif gülüyordum. Ne yapabilirdim ama saray çok sıkıcıydı.
-sultanım yapmayın etmeyin. Mara sultana ne diyeceğimi şaşırttım. Fatih sultan mehmed han hazretleri sizi huzuruna bekliyorlar. Çabuk olalım. Sizin dışarıda olduğunuzu duyarsa tiz kellemizi alır vallahi.
-tamam tamam, merak etme.
Şirin hatun etrafımda dört dönerek beni korumaya çalışıyordu. Çok komik göründüğünün farkında bile değil.. oysa burada kimse beni tanımıyor. Şirin hatunun hareketlerine kahkahalarla karşılık verirken Topkapı sarayına kadar gelmiştik, neyse ki bazı hanedan ailelerinin bildiği gizli bir bölmeden geçerek kendimi saray bahçesinde bulmuştum.
-sultanım çabuk olalım, cihan imparatorunu bekletmeyelim.
-tamam cevriye hatun. Sende başlama lütfen, gidiyorum işte
Bazen beni çok sıkıyorlardı, hatta bazen değil çoğu zaman,sarayda hayat hep tek düze idi. Haremde musiki dersleri, dokuma, yazma, okuma ooooooo birçok ders vardı. vakit bulduğumda dışarı kaçardım. Vallahi bunu sultan duysa vay halime
Kendimle konuşurken cihan imparatorunun kapısına kadar gelmiştim.her zamanki gibi heyecanım tavan yapıyordu. Nede olsa Herkesin önünde titrediği, tek sözüne tek hareketine dünyanın korktuğu, güçlü,kuvvetli, mert,onurlu, bir o kadar da yakışıklı bir adam. Velhasıl kelam dizlerimin titremesi de heyecanımda doğaldır. Ha şimdi sen bu cihan imparatorunun neyi oluyorsun dediğinizi duyar gibiyim. ben Annem gülbahar, babam fatih sultan mehmedden olma cihan güzeli gevherhan sultan. Cihan imparatorunun tek kızı. Padişahı daha fazla bekletmeyelim. Zira kapıda durduğum yetti bile, saçları tuhaf kapı ağalarının bana bakmamak için kafalarını eğip durmaları da cabasıydı zaten. Kapıyı naif ve zarif bir şekilde tıklattım. Kapı ağası hemen “ gevherhan sultan hazretleri huzurunuza kabul edilmeyi bekler sultanım” dedi. her an bayılabilirdim. Derin bir nefes verdim. Sonra verdiğimi geri aldım. Ne yaptığımdan haberim bile yoktu. Bir süre sonra “gelsin” dedi. Karizmatik sesli babam.
Kapılar açılır açılmaz içeriye adım attım. İçeriye davet edilmiştim ama sultanın yanına yaklaşmam için bir izin daha gerekliydi. Ellerim önümde bağlı başım eğik hafif dizlerimi kırarak selamımı verdim. Ancak ne bir ses, ne bir hareket vardı. korkmaya başlamıştım doğrusu. Yavaş yavaş kafamı kaldırmaya karar verdiğimde gördüğüm manzara beni niyeyse hiç şaşırtmadı. Babam önündeki fermanları inceliyor bazılarını damgalıyordu. Bir süre öylece babamı izledim. İşi bitince muhteşem yüzü ile bana baktı. Hiçbir ifade yoktu. Gözlerimi yere eğme ihtiyacı duydum. Çok mu geç kalmıştım ki…
-gevherhan sultan yaklaş…
Kızım, yavrucuğum demesini beklediyseniz üzgünüm ama çok beklersiniz. Babam bana hep ismimle hitap eder. Saraydaki herkese öyle hitap ederdi ya neyse, aynı şey benim içinde geçerli bende babama bir kere bile baba diye seslenmemişimdir. Arada cehriye ve şirinin yanında söylerim ama onlar da hemen beni uyarırlar. Kaideler, kaideler…
Yavaş ve emin adımlarla babama doğru yaklaştım. Ortam fazla mı gergindi bana mı öyle geliyor.fatih sultan mehmed oturduğu yerden kalkıp balkon kısmına doğru ilerlemeye başladı. E tabi bende babamı takip ettim. Sarayın bu balkonuna bayılıyorum. Çok güzel ve ferah, hem tüm payitaht ayaklarının altında gibi. Bir süre ayakta manzaraya bakındım. Fatih sultan mehmed de benimle manzarayı izliyordu. Ne o konuşuyordu ne de ben. Gerçi babam konuşmadan benim cevap vermem ihtimaller dâhilinde değil. Korktuğumdan felan değil ki Allah şahidim ölesiye korkuyordum gerçi bu saygımdan cihan imparatoru konuşmadan konuşmak istemiyordum ki bu anlar babamın “gevherhan sultan geç, otur bakalım” demesiyle ben heyecandan tekrar dizlerim hafif kırık selam verdim. Hızlı bir şekilde yan tarafına oturdum. Az kaslında düşüyordum ama durumu hemen toparladım. Zaten bütün aksilikler beni bulur. Başım önde otururken babam söze başladı
-“Biliyorsun ki yakın zamanda sefer vardır. Gitmeden seni görmek istedim. Sağlığın sıhhatin yerindedir inşallah gevherhan sultan”
Vuuhhh ucuz yırttık sanki. Bir an saraydan kaçtığımı falan duydu sandım az kalsın atıyordum kendimi aşağıya, tabi can tatlı be atmazdım
Babam fatih sultan mehmed hanla biraz sohbet ettikten sonra yanından ayrılıp hareme doğru yol aldım.bu aralar mara sultanın gözü fazlasıyla üzerimdeydi. Kendisi babamın analığı olur. aynı zamanda sırp despotunun kızı. Bizimle birlikte sarayda yaşıyor. Normalde eski saraya postalanması gerekiyordu ama babam kalmasında bir sakınca görmedi. Bizim ise yıldızlarımız hiç barışmadı. Tek ben değil annem gülhahar hatunda pek sevmez. Ben davranışlarından dolayı sevmezken annem dinini değiştirmeyip hala Hıristiyan oluşundan dolayı sevmez.
harem kapısındaki şu yazıya bayılıyorum ya “ ey iman edenler size ait evlere izinsiz girmeyiniz” ne kadar anlamlı, bu söz haremin erkeklere yasaklığını bildirir. Buraya öyle herkes giremez. Harem, yasaklı bölgedir. Bizim harem de iki bölümden oluşuyor. İkinci bölüme bayanlardan başka kimse giremez. Ama birinci bölüme hadım ağalar ve hanedan erkekleri girebilir. Hadım ağalar demişken sizi benim en çok sevdiğim canoşla tanıştırayım. Adı her ne kadar Cüneyt olsa da ben canoş derim. Bir kadından daha kıvrak, daha alımlı ve daha zekidir. Haremdeki kızlara belli başlı dersler verir.
Haremin kapısından , arkamda bir ordu yardımcı kızlarla girdim. Sürekli benimle dolaşırlardı. On kişi vardır diye tahmin ediyorum. Çoğunun ismini bile bilmem. Bi on tanede odamda var, demem o ki arkam sağlam
Kapı ağası kapıyı açıp tam ismimi söyleyecekken susmasını söyleyip içeriye ilerledim. Merak ediyordum doğrusu kızlar ne yapıyor diye. Eğer ismimi duysalar hepsi boncuk gibi dizilip selam verirlerdi. Ben gidene kadarda bir şey yapmazlar, emrini beklerlerdi. Sıkıcı diye düşünmeden edemezken gülme sesleri kulaklarımı dolduruyordu. Sesin olduğu tarafa doğru gittim. Harem kızları oturmuş benim canoşum da onlara dans gösterisi yapıyordu. Gerçekten çok komik görünüyordu. Kendimi tutamayıp bir kıkırdama ağzımdan çıkınca hepsi birden bana bakıp toparlanmaya başladı. Yine önümde boncuk gibi dizildiler. Oysa bir süre daha onları izlemeyi isterdim. Canoşum yanıma gelip, başı eğik elleri önünde bağlı “sultanım af buyurun geldiğinizi görmedim” dedi.ben hala kıkırdıyordum. “ o halin neydi öyle, bana hiç öyle dans etmiyorsun ama kıskandım” son sözümle omzuna hafif vurmuştum. Canoş ise dizlerime kapanıp “ sultanım affedin, canımı bağışlayın, lütfen yalvarırım”
Canoşun yaptığı hareketle şok üstüne şok yaşarken, sebebini de kendi içimde tartıyordum. Ben canoşa hep böyle davranırdım. Şimdi ne olmuştu da kendisi böyle garip davranıyordu. Sebebini çok düşünmeme gerek kalmadı zira sebebi arkamdan adımı sesleniyordu.
-gevherhan sultan
Bu kadının saçlarını yolup,derisini yüzüp köpeklere atmalıydı. Benimle alıp veremediği ne bunun
Adıma karşılık adı diyerek, bastırarak “mara sultan” dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Osmanlı Klasiği
Historical FictionCihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed'in tek kızı gevherhan sultan, sarayın disiplinli yaşamından sıkılmış bir genç kız iki erkek; birisi fatih sultan Mehmedin fedaisi yakışıklı, kadın ruhundan anlayan Turahan bey; diğer yanda Fatih sultan Mehmede sa...