planlar bölüm 19

517 21 5
                                    

Kocam bana, ben ona baka kalırken, yatağa pusmuştum. Sözleri karşısında hareketsiz kalmama rağmen hala beni rahat bırakmamıştı. Gözleri dudaklarıma kayıp dururken, ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırtmıştım. Ancak daha fazla böyle kalırsak bir kaza çıkacaktı.
“-tamam. Kalk artık üstümden” derken uğursuzun gözlerine bakamamıştım. O ise sözlerimin karşısında transtan çıkmış bir ada ile üstümden kalktı. Hemen derin bir nefes alıp rahatlamıştım.
“-ne yapacağım seninle ben” diyen kocama yavaşca bakıp “-hiçbir şey yapmana gerek yok” dedim. O ise oflayıp “-bana bak gevherhan. Sakın ha Dilruba hatunla uğraşmayasın. Senin sandığın gibi bir durum yok ortada”
O hatunu savunmasına sinirlenmiş, normalin biraz üstünde bir ses tonu ile “-unuttuysan hatırlatayım mehmed bey. Ben ki cihan imparatorunun kızı gevherhan sultanım. Ne seninle ne de o kıçı kırık hatunla işim olmaz” dedim.  Yine yalanlarımı sıralamıştım. Çünkü sabahın ilk ışıkları ile hatunla ve kocamla uğraşacaktım. Beni aldatmak ne demek ikisine de en ağır şekilde ödetecektim.
Yavaş yavaş yatakta kalkmaya çalışıyordum ki kocam “-bunları duyduğuma sevindim. “ diyerek odada volta atmaya başlamıştı. Ben ise yataktan kalkmaya çalışmak derdindeydim. Zira tuvalete gitmeliydim. Ancak bileğimdeki sızı buna izin vermiyordu. Uğursuz ise odada bir iki dolandıktan sonra benim kalkmaya çalıştığımı fark etmiş olmalı ki dibimde bitiverdi. Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalışacaktı ancak buna fırsat vermedim.
“yardımına ihtiyacım yok. Altı üstü bileğim burkuldu. Kendim kalkabilirim”
“-inat etmede yardım edeyim. Daha yeni burkuldu bileğin.”
“-beni düşünüyormuş gibi yapmana gerek yok. Zira burada bizden başka kimse yok”
Sözlerime oflayan kocam aniden kolumdan tutmuş hışımla beni kaldırmıştı. Ben ise hafif bir bağırış ile ayağa kalkmış bir halde korkudan kocama yapışmıştım. İncinmiş bileğim havada asılı kalırken, tek ayak üzerinde kocama yapışık bir vaziyette ayakta durmaya çalışıyordum.
“-ne yapıyorsun be adam. Deli misin! Aniden ne diye kaldırdın. Kendim yavaş yavaş kalkacaktım”
Sinirle söylediğim bu sözler havada asılı kalırken uğursuz “-çok konuşmada söyle. Neye ihtiyacın var”
Tabii ki de söylemem. Hele uğursuza hiç söylemem. Hem desem ne diyeceğim. Çok sıkıştım. Aciliyetim var. Kapıya dayandılar mı diyecektim. Asla zinhar demem.
“-şirini ya da cevriyeyi çağır. Sana söyleyecek bir şeyim yok” yanaklarım kızarmış bir halde uğursuza bakmadan söylediğim bu sözler benim rezillik damgamdı.
Kocam ise hafif bir şekilde gülüp “-anladım ben senin neye ihtiyacın olduğunu” derken ben aniden kocama bakmış sonra utanmış yere bakmıştım. Kısık bir ses tonuyla “-neye ihtiyacım varmış” derken içimden dualar okuyup  hatim indiriyordum. Ancak boşunaydı.
“-tuvaletin geldi bes belli”
Daha fazla yerin dibine girebilir miyim. Zira az gömülmüşüm.
Kocamın sözleri karşısında domates gibi kıp kırmızı kesilen ben inkar etmek için ağzımı açacaktım ki “-sakın inkar etmeyesin gevherhan. Duruşundan belli ihtiyacın.”
Kendi bedenime şöyle bir göz gezdireyim dedim ama o da ne iki bacağım birbirine dolanmış kıvranıyorum. Vücuduma küfretmek istesem de nafile zira idrar torbam patladı patlayacak. Utanma ve rezillik kotamda dolduğuna göre artık gerçekleri söyleme vakti.
“-ne durursun o zaman be adam yetiştir çabuk beni” derken kocamın gözleri içine bakmıştım. Ve hala kıvranıyordum. Kocamın ise çabuk olması için dua ediyordum.  Uğursuz ise gülmeyi kesmiş ciddi bir yüz ifadesine bürünmüş beni yatağa fırlatır gibi bırakmıştı. Yatağa düştüğüm an sinirden köpürmüş bir halde kocama bakıp “-ne yaptığını zannediyorsun” dedim. Uğursuz ise “ diyeceklerimi iyi dinle, yoksa tuvalete felan gidemezsin.”
Artık son noktaya gelmiş bir vaziyette dişlerimin arasından “-çabul ol” dedim.
“- birincisi turahan denen adamla bir daha görüşmüyorsun. İkinci olarak gerçekten Dilruba hatunun peşine düşmüyorsun ve üçüncüsü de …” kocam maddelerini sıralarken ağzım açık bir şekilde onu dinliyordum. Ancak artık itiraz etme vaktim gelmişti. Tabi vücudum sus birşey deme  kabul et her şeyi derken. Bir dil çıkarıp itirazıma başladım.
“-yeter. Orda dur bakalım. Zaten Dilruba ile uğraşmayacağımı söyledim. Ancak turahanla görüşmemi yasaklayamazsın. Böyle bir hakkın yok” dedim.
“-kocan olduğumu unuttun galiba. Hem öyle bir yasaklarım ki sen bile şaşırırsın. Ya kabul et yada buraya bırak içindeki tüm her şeyi”  son sözlerini ile gülmesi gözümden kaçmamış ama ne yapacağımı bilememiştim. Zira daha fazla dayanamayacaktım. Birden aklıma kapıda duran kapı ağaları gelmiş hafif neşelenmiştim.
“-ağalar ağalar” derken sanki genç kızın  son çığlıklarıydı. Uğursuz ise hiç akıllanmaz bu kız bakışlarını bana atarken, benim gözler kapıdaydı. Kapı ağaları kapıyı açmış kafaları önlerine eğik bir şekilde diyeceklerimi beklerlerdi. Ben ise kapı ağalarını gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Tam  söze başlayacaktım ki kocam son umudumu da yerle bir etti.
“-bir şey yok ağalar. Kapıyı kapatın da kellenizden olmayın” derken bıyık altından bana gülüyordu. Ağalar ise kapıyı kapatmış ben ise ellerimi onlara uzatmış “yardım edin” diyordum.
“-eee gevherhan sultan. Tamam mı devam mı???”
Sinirle “-senin bu yaptığına adilik denir. Mağduriyetimden faydalanacak kadar adi bir adamsın çünkü.” Dedim. Kocam ise aldırış etmeden “- daha fazla dayanamazsın. İnat etme de kabul et. Yoksa yerler ıslanacak ve tüm saraya rezil olacaksın”
Doğru söylüyordu. Daha fazla dayanamayacaktım. Ancak son bir sözüm daha vardı söylenecek “kabul desem inanacak, güveneceksin yani bana . Ya kabul edip sonra dediklerini yapmazsam” sözlerim ile bağırsaklarım ve aklım bana beddualar yağdırırken ben hiç duruşumu bozmamıştım. Zira bozamazdım da yoksa odayı sel basardı.
Uğursuz ise bana doğru yaklaşıp, hafif üzerime eğildi. Ben ise doğal olarak geriye doğru yatmıştım. Gözlerini gözlerime kenetleyip “-eğer ki verdiğin sözden çıkarsan, bu sefer gerçekten bana bir varis doğurmak zorunda kalacaksın. Çünkü cezan yatakta bitecek”
Söylediği sözler ile elimle uğursuzu iteleyip telaşla  “tamam be tamam. Kabul. Turahanla da görüşmeyeceğim. Hatunlada uğraşmayacağım.oldu mu?”
Odun gibi “oldu” diyen kocam kolumdan tutarak beni tuvalete götürmüş, ben ise ne haltlar yiyeceğimi düşünüyordum. Zira hatunuda araştıracaktım, turahanla da görüşecektim. Her şey uğruna uğursuza inat yapacaktım hemde. Cezamın geldiği gün ise elbet bir yolunu bulacak her zamanki gibi de bu işten sıyrılacaktım.
Tuvalet faslı bitmiş odamıza dönerken tilki gibi planlarımı yapıyordum. Sessizliğim uğursuzun gözünden kaçmamıştı ama ses te etmedi. İkimizde mesafeli bir şekilde yataklarda yerimizi alırken, beynimi yiyen bir düşünceyi sormaktan kendimi alamadım.
“-Turahan dan neden bu kadar nefret ediyorsun?”
“-sus ta uyu”
“-cevaplasan ölür müsün sanki”
Arkası dönük bir şekilde yatan kocam oflayıp sırtüstü yatmış, gözlerini tavana dikerek konuşmaya başlamıştı.
“-otukbeli savaşında öz babam bana ihanet etmiş, savaş sonunda beni öldürmeyi planlamışlardı. Yinede ülkem adına mertçe savaştım. Ordularınızın sağ kolunu kırmayı başardım. Ancak siz daha güçlüydünüz. Sonunda yenildik. Babam beni öldürmek için çadırda beklerken ben Fatih sultan mehmed han’a sığındım. Ve bir anlaşma yaptık. Ancak Turahan bunu hiç istememiş, padişahı bu düşüncesinden vaz geçirmek için dil dökmüştü. Fakat baban Fatih’in kararı kesindi. Turahan’ın istediği olmamış, bu saraya gelmiştim.Bu sebeptendir ki birbirimizden nefret ederiz. Şimdi anladın mı?” “-gevherhan sana diyorum, uyudun mu yoksa”
Koluyla beni dürten bir adet kocaya uykulu gözlerle bakıp “-o kadar uzun anlattın ki uyuya kalmışım” derken uykuma kaldığım yerden devam ettim. Yarın yapılacak pis işlerim vardı.
Kocam ise yatak da debelenip……. ….. Sonra ne yaptı bilmiyorum. Çünkü ben çoktan uyumuş ve Dilruba denen hatunun kafasına ok sapladığım rüyamı görüyordum.


Bir Osmanlı KlasiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin