3

11.3K 1.3K 781
                                    




Hayatınızın herhangi bir döneminde birileri tarafından sürekli geriye itildiğinizi hissettiniz mi bilmiyorum fakat bu çok iğrenç bir şeydir. Ortada somut anlamda bir itilme, eyleme dökülmüş herhangi bir şey yoktur fakat o pasiflik hissi her zaman oralarda bir yerdedir. Geridesinizdir, önünüzdeki kişi geride kalmanızı istemiştir ve işte, geridesinizdir. Bu kadar basit. Ve bu his sizi neredeyse cinnet geçirmenin eşiğine kadar getirir.

Ben tüm hayatım boyunca bunu hissettim. Lisedeyken, Baekhyun'la evlerimiz hemen yanyana olduğu için eve birlikte dönmek zorunda kalırdık. O günlerde, ikimiz de sırtımızda ağır sırt çantalarımızla yürürken, ben kamburumu çıkartırdım Baekhyun ise tüm omurları aynı hizada başı dik bir şekilde yürürdü. İşte o zamanlar, yanyana yürüyor bile olsak, ondan her daim birkaç adım geride olduğumu hissedebilirdim. Baekhyun sadece olduğu kişiyle beni geriye itebiliyordu, dediğim gibi bir eylem yoktu fakat bize bakan birinin bile ilk önce hangimizi gördüğünü anlayabiliyordum. Ben her zaman bir adım gerideydim. Bundan nefret ediyordum.

Kimsesiz Karıncaları Koruma Kulübü, benim önde olabileceğim çünkü tek başıma kalma fırsatını bulabileceğim tek yer olabilirdi. Orayı kurmamın bir diğer sebebi de buydu. Kendime ait bir şeyler istiyordum. Fakat olmamıştı. Bu yüzden gergindim. Bir ayağımı seri bir hızla sürekli yere vururken bir yandan da yanağımın içini dişliyordum çünkü gergindim. Çığlık çığlığa bağırıp tüm kulübü birbirine katmayı düşünüyordum çünkü gergindim. Bedenimin her bir noktası alev alev yanıyordu çünkü sıçtığımın Kim Jongin'i tüm her şey kendi fikriymiş gibi etrafta dolanıyordu ve ben sadece gergindim ve bir kere daha geri planda kalmaktan nefret ediyordum. Öte yandan Chanyeol yanı başımda dırdır etmekten kendini alamıyordu.

"Bana neden yalan söyledin?" diye başlamıştı konuşmasına, gözlerimi devirecek gücü bile kendimde bulamamıştım çünkü tam da o an Jongin'e ölümcül bakışlar atıyordum. O ise beni hiç umursamadan etrafına topladığı insanlara hararetli bir şeyler anlatıyordu.  "Sana kulüple ilgili soru sorduğumda zaten bildiğini söylemeliydin."

"Bahsettiğin kulübün bu olduğunu bilmiyordum." dedim kızgın bir şekilde. "Burası benim kulübümdü, Kim Jongin üzerine kondu."

"Yine de bana bir kulübünün olduğunu söylemeliydin, en yakın arkadaşlar olduğumuzu sanıyordum."

Bu defa hiç çekinmeden gözlerimi devirdim, Chanyeol ise surat asmaya devam etti. O an ne derece bir kızgınlıkla dolu olduğumun farkında değil gibiydi. İçten içe kendimi yiyordum. Her şey o kadar anlamsız geliyordu ki.

"Sence nereden öğrenmiştir?" diye sordum gözlerimi Jongin'den ayırmadan.

"Cidden bilmiyor muydun yani?"

"Bilsem neden bu kadar yaygara kopartayım ki? Üstelik neden Kim Jongin'i kendim için açtığım bir kulübe ortak edeyim."

"Bilmem o Kim Jongin sonuçta."

Chanyeol haklıydı, ama standart toplumsal görüşler göz önüne alındığında haklıydı, ben standartın üstünde kaldığım için dediği şeyi oldukça saçma bulmuştum. Kim Jongin'e oldukça vurgun olsam da ki bunun popüler olmakla alakası yoktu.

Hemen savunmaya geçtim. "Onunla ilk defa bugün konuştum."

"Adını biliyordun ama?"

"Evet, her gün başımda Kim Jongin diye dırdır yaptığın için biliyordum."

"Baekhyun'u tanıyor musun peki?"

Derin bir nefes aldım, Chanyeol günde on beş defa Baekhyun'dan bahsederdi ve ben de bunu görmezden gelmeye çalışırdım.

Beauty Behind Oh Sehun // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin