Bölüm+Hikayenin Şarkısı: Can Bonomo - Kal Bugün
Annem sık sık beni ne kadar çok sevdiğini ve benim için çok üzüldüğünü söylerdi. Dediğine göre babamın büyük amcasına çekmişim, onun da saçları tıpkı benim gibi turuncu ve vücudunun her tarafı neredeyse çillerle kaplıymış. Annem büyük amcama hiç dokunamazmış, temas etmek istemezmiş. Şükürler olsun ki Fransız falan değilmişiz de selamlaşmak için önünde hafifçe eğilmesi yeterli kalıyormuş. Annem büyük amcamın eline bir kereliğine bile olsa yakından dahi bakmamış. Sanki çiller bulaşıcı bir hastalıkmış gibi.
Annem ellerimden tutardı, ellerimde çillerim yoktu. Kollarımda vardı, yüzümün her yerinde, vücudumun her yerinde ama ellerimde yoktu bu yüzden annem ellerimden tutardı. Okula giderken ya da markete falan gittiğimizde. Benden tiksindiğini hiçbir zaman düşünmedim, ne çocukluğumda ne de şimdi. Annem bana bayılırdı. En azından bana bayılırmış gibi görünürdü ama eğer birbirimizden uzakta değilsek ve ben okuldan çıkıp da eve gidiyorsam bana nasıl olduğumu sormazdı. Sanki bununla pek ilgilenmiyormuş gibi, nasıl olduğum onu alakadar etmiyormuş gibi ya da nasılsın sorusuna cevap verecek nitelikle bir insan değilmişim gibi. Beni severdi. Sevgisini hissederdim. Bazı nadir anlarda beni sevdiğini cidden hissederdim.
Annem aynı zamanda Baekhyun'a da bayılırdı. Ne kadar güzel bir çocuk olduğunu sürekli söyler dururdu, onunla arkadaş olmam için beni zorlayan kendisiydi. Sırtımdan beni Baekhyun'a doğru ittirmiş ve hadi arkadaş olun demişti bize. Tanrı'nın ailemizi seçmesi yetmezmiş gibi bir de o zamanlar ailelerimiz arkadaşlarımızı seçiyordu. Hadi arkadaş olun. Ben bir şey dememiştim, Baekhyun ise gülümsemişti. Baekhyun çok güzel gülümserdi, bunu söyleyemeyen tek bir kişiyi bile hatırlamıyordum. Yani, kısaca annem Byun Baekhyun'a bayılırdı. Annesi onu bırakıp giderek çok büyük bir kötülük etmiş, öyle derdi. Benim yanımda kalarak beni terk etmişti ama farkında değildi. Annem çillerin bulaşıcı olmadığını kabullenmek zorunda kalmıştı.
"Sence kim?"
Sabırlı olduğumu düşünmezdim. Bizim ailede sabır sadece babamdan sorulurdu, varlığıyla yokluğu birdi ve onu bir kere bile sinirli gördüğümü hatırlamazdım. Bense onun tam aksine dünyanın en sabırsız insanıydım. Ama o gün ona özenmiş, biraz babam gibi olmalıyım demiştim. Bu yüzden Chanyeol'ün aynı şeyi binbeşyüzüncü defa sormasını görmezden geldim. Güzel sanatların bahçesinde oturuyorduk, kulübün dersi olmayan kısmı bizimle birlikteydi, çoğu kişinin dersi vardı. Jongin biraz ötemde elindeki deftere bir şeyler karalıyordu. Johnny neredeyse tüm fakültenin duyabileceği yükseklikte bir şeyler anlatırken o oldukça odaklanmış gibiydi. Arada bakışlarını üstümde hissediyordum ama kafamı her kaldırdığımda gözleri kağıdındaydı ve büyük ihtimal o his benim kendi kendimi kandırmamdan başka hiçbir şey değildi.
"Bilmiyorum Chanyeol." dedim derin bir nefes alıp. Tüm gün boyunca en çok kullandığım kelime 'bilmiyorum'du ki bu bir yalandı. Ve Chanyeol pes etmiyordu. "Gerçekten aklıma hiç kimse gelmiyor."
"Bizim sınıftan olduğunu söyledi, bizim sınıftan kim Byun Baekhyun'un en yakın arkadaşı olabilir."
"Çok yakın arkadaşı." diye düzelttim. Chanyeol şaşkınlıkla yüzüme baktı. "En yakın arkadaşı değil, Kyungsoo çok yakın bir arkadaşı olduğunu söyledi."
"Ne farkı var?" Chanyeol konumuz bu mu şimdi der gibi yüzüme baktı, omuz silktim. Konu sıkıcıydı.
"Arada çok fark var, her çok yakın arkadaşın en yakın arkadaşın olmuyor."
"Ne dediğini anlamıyorum bile."
Kafamı yolduğum çimlerden kaldırdım ve bir kere daha üstümde hissettiğim bakışlarla bakışlarımı denk getirmeye çalıştım. Yanılgı yakamı bırakmıyordu. Jongin son birkaç gündür yüzüme dahi bakmamıştı. En son sarhoş olduğu gece onunla konuşmuştuk, o gecenin her bir saniyesini hatırlayabiliyordum. Gözlerimin tam içine bakmıştı. Şimdiyse benim olduğum tarafa dönüp bakmıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/121135270-288-k949267.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
أدب الهواةDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..