Bölüm Şarkısı: Ahmet Kaya-Sevemezsin
"O kimdi?"
Kulüpten çıktığımızda hava çoktan kararmıştı. Jongin biraz ilerimden Jongdae ile konuşarak yürüyordu. Johnny bizim gerimizdeydi, elindeki telefona kafasını gömmüş yolda yürürken önüne bakmak gibi bir niyeti yoktu. Ben ve Sicheng ise bu iki hattın tam ortasında yanyana yürüyorduk. Ant-Man izlerken o da uykuya dalmıştı, Jongin'in bize belgesel izleteceğini düşündüğü için hafif kızgın çokça da hayal kırıklığıyla doluydu. Kulüp çıkışı birlikte yürümeye başlamıştık ve şimdi de hep birlikte markete gidiyorduk. Gözlerim Jongin'in üzerindeydi. Bu yüzden Sicheng konuştuğunda ona fazla odaklanamamıştım.
"Kim?" diye sordum umursamaz bir tavırla, Sicheng bu tavrıma kızdığını açık açık belli eden bir ses tonuyla konuştu.
"Kulüpte konuştuğun çocuğu soruyorum?"
Yuta'nın nasıl herkesin ilgisini bir anda çekmeyi başardığına anlam veremiyordum, omuz silktim. Jongin üşüyordu, kendini iyice toparlamıştı.
"Liseden bir arkadaşım."
"Jongin pek sevmiş gibi görünmüyordu." Dedi, bu doğal diye düşündüm. Jongin normalde oldukça cana yakın biriydi. Kulüpteki herkesle arası iyiydi ve herkese iyi davranıyordu. Kimseyi terslediğini ya da kötü herhangi bir şey söylediğini duymamıştım. Küçücük bir çatışmanın çıktığı anlarda bile Jongin ara bulucu taraf olurdu. Fakat bu ruh hali sadece ben işin içine girene kadar devam ediyordu. Garip bir şekilde ben onun hep hırçın yanına denk gelmiştim. Ben ve benimle ilgili her şey. Yuta'nın benim arkadaşım olduğunu duymadan önce onunla gayet kibar konuşuyordu. Fakat Yuta benim yanıma geldiği an her şey değişmişti. Omurgamdan aşağı bir ürpertinin yayıldığını hissettim. Aklım başka şeyleri düşünmeye beni itiyordu fakat bir yandan da buna cesaret edemiyor, kendimi Jongin'in kıskandığı kişi konumunda göremiyordum. Bu düşünce nefesimi kesiyordu.
"Jongin ayarsız." Dedim Sicheng'e doğru dönerek, olabildiğince sesimi kısık tutmaya çalıştım fakat Jongin anında yüzünü bana çevirip gözlerini kıstı.
"Sensin ayarsız!"
Sicheng şaşkın bir tavırla ona baktı. "Vuah nasıl duydun?"
Jongin eliyle gözünü işaret edip parmaklarını bana doğrultu, gözlerini kısmıştı, gözüm üzerinde tavrını zerre kadar umursamayıp kafamı çevirdim. O da tekrar Jongdae'ye döndü. Hasta olduğu için kendimi üzgün hissediyordum, ama onun dışında ona hala kızgındım ve bunu da ondan gizlemek gibi bir amacım yoktu.
"Neden sürekli kavga ediyorsunuz ki?" Sicheng sorduğunda ona benim de bir türlü buna anlam veremediğimi söylemedim.
"Çünkü birbirimize katlanamıyoruz." Dedim sadece. Bu defa sesimi kısık tutmadım, duyacağını biliyordum. Ama herhangi bir tepki vermesi beklediğim bir şey değildi. Jongin önce olduğu yerde durdu, daha sonra ise tamamen bana döndü. Gözlerinde inatçı bir kızgınlık vardı.
"Öyle bir şey yok." dedi Sicheng'e doğru. Bunu demesine şaşırdım. Benim böyle bir şey dediğimi duyduğu anda yapacağı ilk şey daha beterini söylemeye çalışmak olurdu, şimdi ise inkar etmişti. Bununla anılmak istemiyormuş gibi bir hali vardı.
"Bana bayılıyor değilsin." dedim Jongin'e, kaşlarını kaldırdı. Artık bizimle yürümeye başlamıştı. Jongdae ise şimdi Johnny'nin yanındaydı. Jongin tekrar bir şey söylemek için kendini hazırladığında Sicheng derin bir nefes alıp geriledi, "Kavgalarınız ruhumu zedeliyor." dedi, Johnny ve Jongdae'nin yanında yürümeye karar vermişti anlaşılan. "Annem ve babamın ayrı yataklarda uyuyan versiyonları gibisiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
FanfictionDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..