Ertesi gün kulüp odasına girdiğimde Jongin'in çizdiği kulüp çizelgesi projeksiyon perdesinin hemen yanında baş köşeye asılı haldeydi. Hala çok güzel duruyordu ve dünden farklı olarak bu defa benim ismimin altında kalan daire boş değildi. Diğerlerinin sulu boya portrelerinin aksine kara kalem çizimim işte oradaydı, artık çizelgede ben de vardım.
Yakından bakma isteğimi bastırmayıp hemen çizelgenin yanına gittim. Gözlerim diğer çizimleri hızla geçip benim olduğum yere vardı. Jongin'in kendi çiziminin hemen yanında ben, aslında pek de ben gibi durmayan bir ben, gülümsüyordum. Bana benzemiyordu fakat ben olduğuna emindim.
Her şeyden önce bu çizim diğerlerinden çok farklıydı, öylesine ayak üstü çizilmiş bir şey olduğu çok belliydi. Gülümsüyordum ve o kadar uzun zamandır kendimi gülümserken görmemiştim ki çok farklı bir görüntü oluşturuyordu bu, ya da çizen kişinin de beni gülümserken görmemesinden kaynaklı bir şeydi, yüzümde eğreti duran bir ifade vardı. Saçlarım düzenliydi, şekil almış gibi, her zaman olduğu halde darmadağınık değil. Yüz hatlarım olduğundan daha belirgindi ve parıldıyordum. Bunlar çizimin bana benzememesinin başlıca sebebiydi ama daha da önemlisi, çizimde çillerim yoktu. Bir tane bile, yüzümün her tarafı tertemizdi.
Eğer sıradan bir insan olsaydım tam da buna benzerdim diye düşünüyordum, aynen böyle olurdum böyle gülümser ve böyle bakardım. Belki de böyle olmam diğer insanların da işini kolaylaştırırdı. Fakat değildim ve ben olmayan bir bana bakmak işleri daha da zorlaştırıyordu.
Yeri yanıma gelip benimle birlikte çizime bakmaya başlayana kadar öylece bekledim. Onun varlığını fark ettiğimde ağır ağır ona döndüm aramızda belirgin bir boy farkı vardı, kafası sadece omzuma geliyordu, ufak tefekti.
"Jongin tenezzül edip beni de çizmiş." dedim. Ne kadar diğer tüm çizimlerden farklı da olsa işte oradaydım, Jongin'in iyi yanına denk gelmiş olmalı diye düşündüm fakat anlaşılan yanılmıştım, Yeri inatçı bir tavırla kolumu yumrukladı.
"Jongin falan çizmedi." dedi mızmızlanarak. "Sensiz kulübün eksik olacağını düşünerek ben çizdim, teşekkür edeceksen bana et."
Jongin sadece güzel şeyleri çizerdi. Yanıldığımı fark ettiğimde bozuntuya vermemek için uğraştım, tam ne diyeceğimi düşünürken Jongin'in sesi beni bu dertten kurtardı.
"Pek de başarılı bir çalışma değil." dedi Yeri'ye gözlerini dikip, hemen ardından bana baktı. "Ama pek de şaşırtıcı değil öyle değil mi?"
Yeri'nin atacağı fırçayı teğet geçip kürsüye ulaştı. Elindeki birkaç dosyayı düzeltirken kaşlarını çatmıştı. Yönetimle toplantıda olduğunu biliyordum, Beyzbol Sopası Koleksiyoncuları kapanmamız için özellikle yönetime bir dilekçe yazmıştı. Jongin'i o kadar da iyi tanımıyordum fakat ikna yeteneğinin kuvvetli olmasını umuyordum.
Jongin dosyalarını düzene koyarken kulüp de yavaş yavaş dolmaya başlıyordu. Çoğu kişi zaten gelmişti. Dışarısı yağmurlu olduğu için herkeste tatlı bir uyuşukluk vardı bu yüzden yerdeki armut koltukların hemen hemen hepsi dolmuştu.
"Sonunda kış geldi." Sicheng içeriye girdiğinde hafiften ıslanmış bir haldeydi fakat bundan şikayetçiymiş gibi bir hali yoktu, elindeki şemsiyeyi bir köşeye bırakıp o da armut koltuklardan birine kendini bıraktı. "Bir an hiç kışa giremeyeceğiz sandım."
"Kıştan nefret ediyorum." dedi Joy yüzünü buruşturarak, anlaşılan kulüp üyelerinin geri kalanı onunla aynı fikirde değildi.
"Çünkü zevksizin." dedi Yeri.
"Sürekli etrafta üşüyerek ve ıslak bir halde gezmenin nesini seviyorsunuz anlamıyorum." Joy sorduğunda ben de onların yanına gittim.
"Çünkü emoyuz." dedim Sicheng'in yanına oturup. "Kapalı hava, yağmur, şimşek, tüm bunlar depresyonumu doya doya yaşamama yardımcı oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beauty Behind Oh Sehun // sekai
FanfictionDedim: Siz sevgili oldunuz? Dedi: Yok, biz birbirimize belamızı sürmüşüz..